Ağrı Dağı'nın yamacında, dört bin iki yüz metrede bir göl vardır, adına Küp gölü derler. Göl bir harman yeri büyüklüğündedir. Çok derinlerdedir. Göl değil bir kuyu. Gölün dört bir yanı, yani kuyunun ağzı, fırdolayı kırmızı, keskin, bıçak ağzı gibi ışıltılı kayalarla çevrilidir. Kayalardan göle kadar daralarak inen yumuşak bakır rengi toprak belli bir aşıntıyla yol yoldur. Bakır rengi toprağın üstüne yer yer taze bir yeşil çimen serpilir. Sonra gölün mavisi başlar. Bu, bambaşka bir mavidir. Hiçbir suda, hiçbir mavide böyle bir mavi yoktur. Laciverdi, yumuşak, kadife bir mavidir.
Gülüşlerini anımsıyorum
Kimi gün bir ustura gibi acımasız
Kimi gün bir gül gibi dokunaklı
Ve kimi gün gökyüzü kadar
Görkemli, mavi mavi, yalansız
Gülüşlerin inen tokattı aslında
İğrenç yüzlerine insanların
Gülüşlerin
İsyandı bilinmeyen bir tanrıya
Gülüşlerin, ta kendisiydi çaresizliğin
Gülüşlerin, gülüşlerin
Ah senin beşikten mezara değin
Ağlayan gülüşlerin
- [ ] #kübranınkitabı sevgili kitap dostlarım size bugün size yıllardır sürekli dikkatimi ünüversite de bile sunular hazırladığım bir konu üzerine hazırlanmış hemde çok akıcı ,sürükleyici bir dille yazılmış bir kitapla geldim kitabımız adı nemi Karşıyaka çernobil,çernobili duyunca bile duruyorum bi düşünüyorum çok acı ve yılları etkileyen bir olay,kitabımız da çernobil faciasının Türkiye etkilerini,siyasetin aldığı yada almadığı ,olmamış gibi davrandığı şeyleri anlatmış ve tebrik ederim o kadar güzel anlatmış ki .Kitabı iki gün de bitirdim,çalışmasam bi günde biterdi ama şunu da söyleyeyim kısa bir kitap da değil 187 sayfa .Bide şunu da söylemek istiyorum Temele sinir oldum malesef heryerde var bir Temel,Fadime ile Memişin aşkını çok sevdim bende Memişin o yeşil gözlerine yandığı gibi mi çift mavi göze yanıp evlendiğim için ama kitabı mutlaka tavsiye ederim hiç sıkmadan kendini heyecanla okutuyor size çok ayrıntıya da girmedim o yüzden.umarım Okurunuz bol olsun yazarım,Kaleminiz hiç susmasın
Serenad
Alman asıllı profesör Maximilian Wagner'in 59 yıl aradan sonra İstanbul'a gelmesiyle başlayan tüyler ürpertici hikâye... Bu yolculukta profesöre üniversite görevlisi Maya Duran eşlik ediyor ve geçmişin acı tatlı tüm yüzü aralanıyor.Roman bize dolu dolu bir aşk hikâyesi sunmanın yanında Naziler , Yahudi Soykırımı , Struma ve Mavi Alaydan tutun da kültürel toplumsal çözülmeye varana kadar hemen her konuya değinmiştir. Kitap bir başyapıt. Sadece bunu ulusal edebiyatımıza adamak yanlış olur dünya çapında bir yapıt. Bilgilendirici, kan dondurucu , hüzünlendirici , şaşırtıcı enfes bi eser . Hissettirdiği çok fazla ancak yorum yapmaya çalışarak eserin değerinden düşürüyormuşum gibi hissediyorum. Lütfen okuyun, okutturun. Benim puanım 10/10.
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,5bin okunma
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Herkes kendi masalında masumdur . Bu masal ile kendi masallarından masum insanların hikayesini okuyacağız.
Yarım kalan aşk , yarım kalan hayaller yarım kalan umutlar... Hiç bir şey tesadüf değildir cümlesi bu eserde anlam bulmuş gibi.
Babasının Mavi'si yaralı yüreğini kızına adamış Kenan ve Aylin ile başlıyor Masal' ımız. Mavi artık büyümüş ve üniversite için kendi ayakları üzerinde durmaya hazırlanırken hep anne ile babasının arasındaki sorunu çözmeye çalışmıştır. Annesinin son tartışmada başka bir kadından söz etmesi , babasının onun ellerinden yitip gittiğini düşünmüştür . Kızların gözünde babaları her ne kadar büyüseler de birer kahramandırlar .
Mavi yıllar geçse de bu durum ile yüzleşecek o kapıya gidip zile bakacaktır. Kendi doğru bildikleri ile Masal'a gidip hesap soracaktır. Bütün cesaretini toplayıp artık onun karşısında dimdik ayaktadır . Ama Masal'ın masalsı anlatımı ile artık gerçekleri öğrenip , masalda masum olanları öğrenecektir.
Bu masalın kahramanları kim ve her masalda olduğu gibi kötü olanların sonunu akıcı, yalın bir anlatım ile yazarımız #yankılanancevaplar ile bizlere sunmuştur . İhanetin bedelini , sevginin önemini , arkadaşlığın dostluğun kıymetini ve yaşanılan hayal kırıklığı ile hayatın götürdüğü yılları yüreğiniz de hissederek okuyacaksınız .
Artık sizde masala ortak olup , sonu nasıl bitecek bu eser ile öğreneceksiniz.
Her aynaya baktığımda içimden keşke gözlerim daha nemli olsaydı diye geçiriyorum. Mavi bir göl gibi gözler, yeşil çimlere uzanmış gökyüzünü seyrederken arada bir yukarıda süzülen bulutları yansıtan gözler. Kuşların gölgelerini bile en ince ayrıntısına kadar yansıtan. Bir sürü güzel gözlü insanla tanışmak istiyorum.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
Nazım Hikmet
Hz. Yusuf’u anlamak, Hz. Musab’ı anlamak çok güç gelirdi. Onlar o zaman da yaşamış biri peygamber biri sahabi. Nasıl onlar gibi olabiliriz diye düşünüyordum hep. Ama Furkan’ı tanıyınca anladım ki İslamı yaşamak için ne peygamber ne de sahabi olmaya gerek yokmuş. Kalbinde imanın nurunu taşımak lazımmış. Şehit olabilmek için şehit gibi yaşamak lazımmış…
Kitabı okurken çoğu yerinde kitabın sayfalarını göremeyecek kadar ağladım. Asla nedenini anlamadım. Filistin ve Gazze olaylarını biliyorum ama öyle içselleştirmiş biri değildim sadece üstten bilip Allah’ım onlara yardım et diyip geçiyordum. Bu kitabı okurken ne kadar da eksik olduğumu gördüm. Hayatım da değiştirmeyi düşündüğüm çok yer oldu.
“İnşallah Furkan’a layık bir baba olmaya çalışacağım.”
Bu cümle aslında her şeyi özetliyor… Keşke sevdiğim herkese bu kitabı hediye edebilsem, keşke onlar da okuyup istifade edebilse…
Mavi KırmızıRamazan Kayan · Çıra Yayınevi · 20151,361 okunma
"Sevgili Mavi, deli gibi alkol tüketmek, önüne gelenle cinsel ilişkiye girmek ya da en sert uyuşturucuları denemek seni özgür ve havalı biri gibi göstermez. Bu inanılmaz zavallı bir fikirdir. Sırf Süperman kostümü giydin diye insanların uçabileceğine inanmasını beklemek kadar komiktir."
*~●。。。Canlarını sıkıyor mudur yapmak
aynı şeyleri tekrar tekrar,
ellerin beyaz çiçek toplaması
göl kenarinda ya da desenler çizmesi kuma,
bir sözün kazınana kadar yinelenmesi
sonsuza dek mavi semada?...