Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

aslı

aslı bir yorumu yanıtladı.
430 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Kayıp Zamanın İzinde, upuzun bir yolculuk. Bir kez bu yolculuğa hazırlıklarımı yapmadan çıkmış biri olarak; gördüklerim, yaşadıklarım aklımı başımdan alsa da hep bir eksik vardı. Sayfalar dolusu betimlemeleri, hayalleri, hatıraları okurken ne kadar etkilensem de derinliğine inemiyordum. Sürekli kendime sorular soruyordum; geçmişi hatırlamayı
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,225 okunma
İbrahim okurunun profil resmi
Çok pis gaza geldim, her an Proust'a başlayabilirim :))
aslı okurunun profil resmi
Ne güzel bir istek, şimdiden iyi okumalar dilerim. :)
Reklam
aslı bir yorumu yanıtladı.
aslı
@mavibastankara·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Anlatının Söylemi
Anlatının SöylemiGerard Genette
7/10 · 12 okunma
İbrahim okurunun profil resmi
Sadece Proust mu anlatıyorki bu kitap 🤔
2 önceki yanıtı göster
aslı okurunun profil resmi
İnceleme olmasa da kitapla ilgili bilgi vermeye çalışırım.
1 sonraki yanıtı göster
İrâdi Bellek
İşte, uzun zaman boyunca, geceleri uyanıp tekrar tekra Combray'yi hatırladığımda, sadece, belirsiz bir karanlığın ortasında, bir havai fişeğin ya da projektörün, geri kalanı karanlığa gömülmüş olan bir binada aydınlattığı kesitleri andıran, ışıklı bir yüzey görürdüm hep: küçük salon, yemek odası, kederlerimin habersiz sorumlusu M. Swann'ın içinden geçip geleceği karanlık ağaçlı yolun başı ve holden oluşan, oldukça geniş bir taban, holü geçip ilk basamağına ulaştığım, çıkması bir işkence olan ve tek başına, bu eğri büğrü piramidin son derece dar gövdesini oluşturan merdiven; piramidin tepesinde de, annemin geçtiği, camlı kapılı küçük koridorla benim yatak odam; özetle, soyunma dramımın, hep aynı saatte görülen, etrafındaki her şeyden tecrit edilmiş, karanlıkta tek başına beliren (eski piyeslerin en başında, taşra gösterileri için tarif edilen dekoru andıran), vazgeçilmez dekoru; adeta Combray, dar bir merdivenle birbirine bağlanan iki kattan oluşmuş ve saat hep akşamın yedisiymiş gibi. Aslında sorulacak olsa, Combray'de başka şeyler de bulunduğunu, Combray'nin başka saatlerde de var olduğunu söylerdim. Ama bunlardan hatırlayacaklarımı bana sadece iradi hafıza, zihinsel hafıza sağlayacağı ve onun geçmişe ait bilgileri, geçmişten hiçbir şey barındırmadığı için, Combray'nin geri kalanını düşünmeyi canım hiçbir zaman istemezdi. Onların hepsi, aslında benim için ölmüş sayılırdı. Sonsuza dek ölmüşler miydi? Mümkündür.
Sayfa 55 - YKY, Çeviri: Roza HakmenKitabı okuyor
aslı okurunun profil resmi
Proust'un seriyi oluştururken başvurduğu; zihnin geçmişi hatırlama ya da yeniden oluşturma ânındaki seçiciliği ve tarafgirliğini örnekleyen bölümlerle ilgili Samuel Beckett ve Gilles Deleuze'ün kitaplarında yaptığı açıklamalar: #31804874 ''istemli bellek, fiili bir şimdiden "olup bitmiş" bir şimdiye, yani mevcut olup artık olmayan bir şeye gider. Demek ki istemli belleğin geçmişi iki bakımdan görecelidir: olduğu şimdiye ve artık geçmiş olduğu şimdiye göre. Bu da bu belleğin geçmişi doğrudan kavramadığı anlamına gelir: onu şimdilerle yeniden oluşturur. Bu nedenle Proust, istemli belleğe ve bilinçli algılamaya aynı eleştirileri yöneltir: Bilinçli algılama izlenimin sırrını nesnede bulduğunu zanneder, istemli bellek ise hatıranın sırrını şimdilerin birbirini izlemesinde bulduğunu sanır; kesin olmak gerekirse birbirini izleyen şimdileri ayırt eden nesnelerdir. istemli bellek anlarla hareket eder…'' (Proust ve Göstergeler, Gilles Deleuze, Sayfa 64) #28995928 ''... Proust ona "irade -dışı bellek" adını verir. Aslında bellek değil de bireyin Eski Ahidin uygulanması olan belleğe ise "iradi bellek" der. Bu ikincisi zekânın tekdüze belleğidir; geçmişin bilinçle ve akılla oluşturulmuş izlenimlerini bizim memnun bakışımız için yeniden-üreten de odur. En sıradan deneyimlerimizi renklendiren o gizemli dalgınlık öğesiyle hiç ilgilenmez. Geçmişi monokrom görünüşüyle sunar. Seçtiği imgeler, hayalgücünün seçtikleri kadar keyfi ve bir o kadar da gerçeklikten de uzaktır. Bir fotoğraf albümünün sayfalarını çevirmeye benzetmiştir etkisini Proust. Sunduğu malzemede geçmişe ait hiçbir şey yoktur, sadece bizim kaygımızın ve oportünizmimizin bulanık ve tekdüze bir yansıtması vardır -başka bir deyişle, hiçbir şey yoktur. Bir rüyanın anımsanmasıyla, der Proust, gerçekliğin anımsanması arasında büyük fark yoktur.'' (Samuel Beckett, Proust, Sayfa 37)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
aslı yorumladı.
Bir gün canım ne isterse yapıp söyleyeceğim, insanlar beğenmezse de umrumda olmayacak.
Sayfa 62 - Artemis Yay.Kitabı okudu
aslı okurunun profil resmi
İnsanın içinden geldiği gibi konuşması, davranması çok çılgınca geliyor. :) Düşünsenize ailenize, arkadaşlarınıza, müdürünüze, patronunuza, ev sahibinize vs. hiçbir şekilde sadece sözle değil, tavırla, mimiklerinizle bile yalan söyleyemediğinizi... Herkesin gerçek duygu ve düşüncelerini birbirine söylediği bir dünya nasıl olurdu acaba? Ütopik mi distopik mi, tartışırlır. Aklıma Jim Carrey'nin ''Yalancı Yalancı'' filmi geldi. Yalanın hayatımızda ne kadar yer ettiğinin güzel bir eleştirisiydi film. Papini de savaş açıyor genelde eserlerinde bu duruma. "İnsanların bugün, artık birkaç saatlik eğlence için kullanılan maskelere değil, ömürlük maskelere ihtiyacı var, diyor. Hatta görgü kurallarını yerden yere vurduğu bir de hikâyesi var. Nezaket kuralları, toplumsal alışkanlıklar, zafiyetler ya da çıkarların insanı nasıl sözle ya da davranışla az-çok yalancı yaptığını anlatıyor. Papini, insanın kendine ve başkalarına karşı taktığı maskeler arasındaki yaşadığı bunalımları biraz sivri bir dille de de olsa güzel anlatmış. ''Bir gün canım ne isterse yapıp söyleyeceğim, insanlar beğenmezse de umrumda olmayacak.'' gibi, dürüstlüğün biraz tehditvârî bir üslupla her zaman değil tercih edilen durumlarda kullanılabileceğini düşündüren bu cümleye maalesef sadece kitaplarda değil günlük hayatımızda da sıkça rastlayabiliyoruz.
Murat Sezgin okurunun profil resmi
Kitabın bir yerinde de "Sana daha önce de söylediğim gibi, bu, toplumda tek affedilmeyen günahtır. Farklı olursan lanetlenirsin!" diyordu. Pappini ne güzel demiş ömürlük maskelere ihtiyacımız var diye. İnsanlar toplum tarafından lanetlenmemek için, topluma bağlı kalmak için bu maskelere ihtiyaç duyuyor. Cioran “Hiç kimseye acı çektirmedim!” -etten kemikten yapılmış birine hepten yabancı bir ünlem." diyor. Her zaman dürüst olmak ya da hiç yalan söylememek de öyle sanırım.
aslı yorumladı.
Düşleyen
Bazen sadece düşlemek gerekir Her şeyi fark ederiz o zaman Denizin üstündeki yelkenli oluruz Üstümüzdekilere aldırmadan sevişiriz rüzgarla O ismini bilmediğimiz kuş oluruz Tepeden bakıp insan denen mahlukatlara Gece kayboluruz, karanlıkta görünmez çünkü kuşlar Uydu oluruz o zaman hava kararınca Yıldızlar uzakta çünkü baya Dünyayı
aslı okurunun profil resmi
Erhan hocam, Papini'yi hiç okudunuz mu bilmiyorum, eğer okumadıysanız bir şans verin derim. Özellikle
Düşsel Konçerto Cilt 1
Düşsel Konçerto Cilt 1
kitabına. Benziyorsunuz sanki düzensiz, serbest düşünme yönünden. :) Şiirinizin birçok dizesi son okuduğum hikâyelere götürdü beni. Kaleminize sağlık.
Erhan okurunun profil resmi
Gog'a başlayacağım bir ara fırsat bulduğumda, önerdiğiniz kitaba da bakarım tabi. Çok teşekkürler :)
352 öğeden 6 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.