Giden kuşlar değildi belki de,
Belki de giden iyi yürekli, güzel kalpli, merhametli insanlardı..
Olay her ne kadar kuşlar üzerine kurgulanmış olsa da, asıl anlatılmak istenen, bizlere verilen mesaj, insanlığın yitip gittiğidir. Bugün kiminle oturup sohbet etsek, kiminle muhabbette bulunsak, eski zamanlardan ve eskinin insanlarından dem
Para mı, aile mi, ev mi yoksa hiçbiri değil sevgili mi? Hangisi o çok arzuladığımız mutlululuğa bizi ulaştıran ? Bu güncel Fransız romanı bu klişe sorunun cevabını tam olarak vermese de bunun üzerine bizleri düşündürüp bazı cevaplara çıkarıyor. Bazı yollar sunarak ve fikir çatışmaları üzerinden kendimizce birtakım cevaplara ulaşmamıza yardımcılık rolü üstleniyor. Roman olarak geçen ama aslında özüne baktığımızda küçük bir hikaye olan bu kitap sade bir hayat süren, tuhafiyeci dükkanı olan eşi ve çocukları olan Jo’nun hayatının piyango kazanmasıyla birlikte hayatının değişmesini konu alıyor. Jo, bir anda milyoner olduktan sonra kendisine birçok kez “Arzularının Listesini” hazırlıyor ancak görüyoruz ki bu liste aslında hiçbir zaman tek seferde bitecek bir liste olmayacak çünkü o da çok iyi biliyor ki insan, arzuları sürekli yenilenen ve asla açlığı bitmeyen bir hırs abidesidir. Jo, kocasının piyango çekini alıp kaçmasıyla şoka uğruyor ancak bu şok hayatta gerçek duyguları tanımasına sebep oluyor. Jo bu şekilde gerçek mutluluğu, güveni, ihaneti, aşkı ve acı gibi ortak duyguları tecrübe ediyor. Bu kitap sonunda bizi aslında hepimizin bildiği ama ne kadar farkında olursak olalım hepimizin farklı yollardan geçip aynı ya da benzer sonuçlara ulaştığımız mutluluk arayışı için güzel bir örnek gözler önüne seriyor.
-Senin bana verdiklerini de istiyor musun, onları geri veremem. Elimde değil. Sıcacık bişeydi, elle tutulamayan, hissedilen sadece, yürek çarpıntısı gibi…
Men of the Falls serisinin ikinci kitabı ilk kitap Aldo gayet güzeldi bunun çıkmasını bekliyordum ve değdi :D Zaten ilk kitapta Roman abiyi pek beğenmiştim haller tavırlar.
Roman ve ailesinin iş dinamiğini ilk kitaptan zaten biliyordum . Yasal iş olarak işletilen
Niagara Şelalesi manzaralı ultra lüks kumarhane ve otelin başında Roman duruyor sağ kolu Aldo. Kumarhanede bir gece tonla para kaybeden bir kadın müşteri ile olay çıkıyor . Kadın parayı kız kardeşinden zorla alacağını iş yerini ve anlatıyor . Roman bahsedilen bu kız kardeşin yolunun üzerinde olan fırınına uğruyor . Ve orada aslında çok sonra kabul etse bile kumarbaz iğrenç kadının kardeşi Effie'yi görüp aşık oluyor .
Yazar Effie'yi o kadar şahane anlattı ki ben bile aşık oldum kıza iaşaksjkalaka.
Ufacık tefecik biblocuk simsiyah saçlar menekşe gözler hayır birde nasıl iyi huylu tatlıcık bir şey :D Neyse bu kumarbaz adi üvey kardeş Effie'den para bulamayınca sen git kızı mafyaya sat allahtan Roman olayı acayip takibe aldığı için kızı kurtardı . Yanına aldı olayı anlattı gerçi kız yine kaçırılıp darp edildi kötü şekilde adam kur tarana kadar .
Neyse Roman bir yandan kıza bunu yapanların bir yandan Effie'nin kız kardeşinin peşine düşüyor . Bu sırada kızı otelde kendi dairesinde bakıma alıyor . Tabi burada aşk olayı ilerliyor adım adım . Yaş aralığı falanda gayet iyi kız 27 yaşında erkek 36 yaşında mesela :)
Hikaye ilerledikçe Roman'ın hayatı annesinin ölümünden önceki ailesi ve annesi gittikten sonraki hayatı hakkında daha fazla şey öğreniyoruz. bu kadar güçlü mesafeli bir adamanın nefis şekilde aşık olmasını izlemek çok güzeldi :)
Ama Juliet'i görmeliydin! Bir kız hayal et; on yedisinde ancak var, küçücük, çiçek yüzlü, Yunan heykellerindeki gibi küçücük bir kafa, kestane rengi saç örgüleri, gözler menekşe rengi arzu çeşmeleri, dudaklar kırmızı gül yaprakları… Hayatımda gördüğüm en güzel şeydi. Bir keresinde bana acıklı şeylerin seni zerre kadar etkilemediğini ama güzelliğin seni ağlatabileceğini söylemiştin. Harry, benim o anda gözlerim öyle dolmuştu ki kızı neredeyse göremiyordum. Hele o sesi; hayatımda hiç böyle bir ses duymamıştım. Bazen bir ses insanı nasıl da kendinden geçirir bilirsin.
Sayfa 60 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu