Allah'ım;
Güçsüz kaldığımı, çaremin tükendiğini, insanların beni hor gördüğünü sana şikâyet ediyorum.
Ey merhamet edenlerin en merhametlisi.
Sen gerçekten erhamurrahiminsin.
Beni kime bıraktın?
Beni bir yabancının eline mi ittin?
Yoksa bana zulmedecek bir düşmanın eline mi saldın beni Allah'ım?
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır, Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır Ey sevgili.
Hasta olanlarımız için Hazreti Eyyûb'un duası işte burada:
"Rabbî innî messeniye'ddurru ve ente erhamürrâhimîn"
"Ey Allah'ım, zarar bana dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin."
(Enbiya Suresi 21: 83)
Hazreti Eyyûb, her tarafı yara bere içinde hastalıktan kıvranırken Rabbine yönelerek diyor ki; "Ey Allah'ım, zarar bana dokundu." Dönüp "Allah'ım bana şifa ver" bile demiyor. Çünkü şifanın kendisi hakkındaki en hayırlı şey olup olmadığını bilmiyor. Sadece Rabbine dönüp şöyle söylüyor; "Ey Allah'ım, bana Senden daha çok sevgi, merhamet ve şefkat gösteren kimse yoktur. Bunu biliyorum. Duyduğum acı inancımı sarsmadı, ıstırabım imanımı sarsmıyor."
Gönlünü aç ama dilini değil! Sofranı aç ama belini değil! Kapını aç ama elini değil! Yiğit isen; şarap içme, zina işleme, dedikodu etme, gururlanma, merhamet et ki merhametle nasiplen, kıskanma, kin besleme, yalan söyleme, sözümde dur, emanete hıyanetlik etme! Varlık nedenimiz hizmette mükemmelliğimizdir. Halkına hizmet et! Mal biriktirme, mazlumuz koru, zalime boyun eğme! İbadet eder gibi çalış, çalışarak ibadet et! Gözü tok ol, alçakgönüllü o, ahde vefa et! Arkadaşlarına vefa göster, iyilerle dostluk kur, kötülerden uzak ol, örfüne uy! Büyüklerine saygı duy! Sır tut, sırları açığa verme! Aza kanaat, çoğa şükür et! Gerekirse kendi nefsinden fedakarlık ve feragat et!
Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı, beraat kararı gibi her türkü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil midir?
Evrimin doğal seçilimle işlediğini açıklayan Darwinci görüş, sahip olduğumuz iyilik, ahlak, namus, duygudaşlık ve merhamet gibi eğilimlerimizi açıklamakta ilk bakışta yetersiz kalır gibi görünür. Doğal seçilim, açlığı, korkuyu ve cinsel arzuyu kolayca açıklayabilir, ki bunların hepsinin sağ kalmakta ya da genlerimizin korunmasında kolayca anlaşılır katkıları vardır. Fakat yetim bir çocuğu bir kenarda ağlarken fark ettiğimizde, yaşlı bir dulun yalnızlığına ve umutsuzluğuna tanık olduğumuzda ya da acılar içinde inleyen bir hayvanı gördüğümüzde hissettiğimiz iç burkucu merhamet hissi ne anlama gelir? Dünyanın öbür ucunda yaşayan, asla tanışmayacağımız ve yüksek olasılıkla yaptığımız iyiliğin karşılığını veremeyecek olan tsunami mağdurlarına, ismimizi vermeden, giysi, para gibi hediyeler göndermemizi sağlayan güçlü dürtüyü bize ne verir? İçimizdeki bu şefkatli kimse nereden gelir? İyi olmak, "bencil gen" teorisiyle uyumsuz değil midir? Hayır. Bu, teorinin yaygın bir yanlış anlaşılmasıdır; üzücü (ve biraz öngörüyle tahmin edilebilecek) bir yanlış anlaşılmasıdır.** Vurguyu doğru kelimeye vermek gerekir. Bencil gen doğru vurgudur çünkü örneğin bencil canlı bireyi ya da bencil tür ifadeleriyle zıtlık oluşturur.
Allah'ım, eğer bana para verirsen, mutluluğumu alma. Bana güç verirsen, insaf ve adaleti benden alma. Eğer başarı verirsen, alçakgönüllülüğü alma. Alçakgönüllülük verirsen, saygınlığımı alma. Kendimi sever gibi diğerlerini sevmeyi ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi yargılamayı öğret bana. Başarısızlığın başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla. Hoşgörünün güçlerin en büyüğü; intikam arzusunun zayıflığın ilk görünümü olduğunu öğret bana. Eğer beni paradan yoksun bırakırsan, başarısızlığı yenecek irade ver bana. Eğer insanlara zarar verirsem, özür dileme gücü ver. Eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücü ver bana. Ben seni unutursam, Sen beni unutma!