Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
672 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Muhteşemm!! Kesinlikle, açık ara bu sene okuduğum en iyi kitap. Her sayfasından büyük bir zevk aldım. Bu yüzden 671 sayfa bana az geldi. Kitapta aklınıza gelebilecek her şeyi bulabilirsiniz. Sadece cadiler, vampirler ve iblislerden ibaret değil. Mitolojiden tutunda biyoloji, simyaya kadar her şeyi içinde barındırıyor. Aynı zamanda farklı konulara sahip birkaç kitap okuyan birisi olaraktan bu kitabı okumaya başladığımda tamam bir bölüm okur sonra diğer kitaplarıma bakarım diyordum ki hiç bu kadar yanılmadım. Elime aldım ve bırakamadım. Her sayfayı soluksuz, büyük bir merakla ve açlıkla okudum. Uzun zamandır bir kitabın içine hiç bu kadar girmemiştim. Heralde bu kitabı çok rahat bu türde okuduğum en iyi 10 kitap arasına sokabilirim gönül rahatlığı ile. Yazar, kelimeler ile harika bir dünya yaratmış. Basit cümleler ile bizi etkilemeye çalışmamış. Buna rağmen o kadar akıcı ki ne zaman kitabı yarıladığınızı okurken farkedemeyeceksiniz. Şiddetle tavsiye ederim, okuyun:) Serinin diğer kitapları; 1. A Discovery of Witches - Cadıların Keşfi 2. Shadow of Night 3. The Book of Life " Ölmüyorum, yaşamıyorum, iyileşmiyorum, acısız bir hastalık bu çünkü aşık olabiliyorum. Sahip olacak mıyım bir gün bilmiyorum çünkü beni yaşatacak ya da yok edecek bütün merhamet onun ellerinde. "
Cadıların Keşfi
Cadıların KeşfiDeborah Harkness · Pegasus Yayınları · 2019791 okunma
Bu halimizle hepimiz acınmaya layıkız; ama kendi kendimize acımalıyız. Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkasını bu kadar zavallı görmeye hakkımız yoktur.
Sayfa 93
Reklam
’Yani, palto için gerekli olan paranın ilk yarısı elindeydi, ama diğer yarıyı nereden bulacaktı? Bir kırk ruble daha nereden bulabilirdi ki? Akakiy Akakiyeviç, düşündü… düşündü… ve sonunda günlük harcamalarını kısmak zorunda olduğuna karar verdi; en azından bir sene boyunca bunu yapması şarttı. Akşamları çay içmeyi bırakacak, mum da yakmayacaktı; eğer çalışması gerekiyorsa, ev sahibesinin odasına gidecek ve işini onun mumunun ışığında görecekti. Dışarı çıktığında ağırlığını ayaklarına vermeden, nerdeyse parmaklarının ucunda basarak yürüyecek ve elinden geldiği kadar adımlarını, düzgün kaldırım taşlarına denk getirmeye çalışacaktı, böylece ayakkabılarının tabanları hemen aşınmayacaktı. Çamaşırlarını da yıkamaya daha seyrek gönderecek, böylece onların da hemen yıpranmasını engelleyecekti. Eve döner dönmez eskimesinler diye derhal giysilerini çıkaracak, sadece umarsızca geçip giden zamanın bile merhamet ettiği eski pamuklu gecelik entarisiyle oturacaktı. Doğrusu ya, başlarda bu sıkıntılara alışmak Akakiy Akakiyeviç’e oldukça zor geldi, ama bir süre sonra teker teker hepsine alıştı ve işler rayına girdi; hatta akşamları aç açına uyumak bile onu rahatsız etmemeye başladı. Evet, belki karnı doymuyordu, ama tüm düşüncelerinde yer eden ‘gelecekte sahip olacağı paltoyla ilgili hayaller’, ruhunu yeterince besliyordu. Sanki yaşamında eksik olan bir şeyin yarattığı boşluk doldurulmuştu; sanki evlenmişti; sanki yanında, yaşamakta olduğu anı paylaşan biri vardı, artık yalnız başına değildi…’’
Ben en karanlık yanlarımdan ve gecenin hoyrat kollarından koparıp benliğimi senin aydınlığına yürüdüm sevdiğim... Sana bir ömür muhacir kalmaya âmade varlığım...İçimi karış karış saran aşk sızısının acısıyla döndürdüm yüzümü sana... "Hiç-mi insafı yok sevda yamaçlarının"... Nice yangınlar büyüterek doldurdum heybemi... İçinde bir tek sen kokan hasretim var... Eğer-ki bir parça merhamet süzülmez ise gözlerinden, gam deryasına düşmemem için hiç bir sebep olmayacak bilesin...
Sayfa 318 - Tek Gül
Yüce tanrım! Ya ona azacık merhamet ver,ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Tanrım! Ya onu bana ver, ya beni ona...
164 syf.
5/10 puan verdi
Etrafımdaki herkesin okuduğu ve şahsımın okumayarak çok şey -iyi ki bu şey var, yoksa halimiz nice olurdu- kaybettiği iddia edilen bir kitaptı. Esefle söylüyorum ki okuduktan sonra hayal kırıklığı yaşadım. Neden bu kadar çok kişi tarafından beğenildiğini de anlamıyor değilim. Konusu itibariyle insanımızı etkilemesi bariz aslında, güzel bir aşk
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,8bin okunma
Reklam
''Ah siz erkekler yok musunuz dedi. Sizde merhamet sıfır, biraz merhametli olsaydınız sizi seven kadınlara kötülük yapmazdınız.'' Sinan Akyüz
"Çocuklar masumdur ve adalet isterler oysa çoğumuz kötüyüz ve doğal olarak adalet değil, merhamet bekliyoruz."
...Ben, Ölüm'ün kızı, O'nun karanlık gölgesinde yürüyor olsam da, karanlık bir gün yerini aydınlığa bırakacaktı.
Sayfa 488Kitabı okudu
232 syf.
9/10 puan verdi
Kitap hakkında söyleyeceğim ilk şey Epsilon yayınevinden çıkmasının ne kadar isabetli olduğudur.Debbie’nin kitapları genellikle Martı’dan çıkar bu kitap farklı olmuş , iyi olmuş. Kitap tam da yılbaşında okuyacağım bir kitap ararken elime geçti. Adı, kapağı ve arka kapak yazısıyla yılbaşı için uygun göründü, aldım. Melekler Korusun’un tasarımı çok hoş olmuş.Kabartmalı yazıları , kapağı , iç tasarımı… Ve tüm bu ayrıntılarla birlikte 12.5 TL! Konusuna gelecek olursak ; temelde iki kişinin birbirine aşık olması var.Fakat Debbie’nin oluşturduğu yan karakterlerler olaya ilginçlik ve eğlence katmış.Üç meleğimiz var ; Shirley (mutlaka) , Goodness (iyilik) , Mercy (merhamet).Ve aralarına yeni katılmış Will.Bu dört meleğin iki insanı yakınlaştırmaya çalışma maceraları anlatılıyor: Lucie ve Aren. Lucie bir aşçı.Çok çalışan bir aşçı.Annesinin ısrarları üzerine Noel’i kutlamak için bir meydana gidiyor ve orada Aren ile karşılaşıyor.Bazı olumsuzluklar yüzünden devam edemeyen ilişkileri on bir ay sonra Aren’in gurme olarak Lucie’nin restoranına gelmesiyle yeniden başlıyor. Melekler Korusun , serinin dokuzuncu kitabıymış.Neden çevirmeye dokuzdan başladıkları hakkında bir fikrim yok.Şunu da söyleyeyim , anlamakta zorlanacak bir durum söz konusu değil. Son olarak kitabın arka kapağının içinde Debbie ile ilgili bazı bilgiler vardı.Her yazara yapmalılar.
Melekler Korusun
Melekler KorusunDebbie Macomber · Epsilon Yayıncılık · 2017642 okunma
Reklam
Gördüklerimi ve duyduklarımı derinlemesine düşünebilmek için bin yıl yalnız kalmak istiyordum - ve unutmak için. Dünyanın insan yapımı olmayan bir parçasını istiyordum, kusma raddesine geldiğim insandan tamamen bağımsız bir parçasını. Bütünüyle toprağa ait, fikirden yoksun bir şey istiyordum. Kanımın damarlarımda tekrar akmaya başladığım hissetmek istiyordum, yok olma pahasına bile. Taşı ve ışığı içimden söküp atmak istiyordum. Doğanın karanlık doğurganlığını istiyordum; rahmin derin kuyusunu, sessizliği ya da ölümün karanlık sularının kıyıya vurmasını. Acımasız gözün aydınlattığı gece olmak istiyordum; yıldızlarla, süzülen kuyruklu yıldızlarla bezeli bir gece. Geceye ait olmak; ürkütücü bir biçimde sessiz, aynı anda hem kavranamaz hem de anlaşılır olmak. Bir daha asla konuşmamak, dinlememek, düşünmemek. Hem kapsanan hem de kapsayan olmak. Merhamet yok, şefkat yok. Sadece toprağa ait bir insan olmak; bir bitki, bir solucan, bir nehir gibi. Ayrışmış olmak; ışık ve taştan mahrum, molekül kadar değişken, atom kadar dayanıklı, dünyanın kendisi kadar kalpsiz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.