''karanlıkta yürürken ayağım kaymış ve bir boşluğun içinde yuvarlanmaya başlamışım gibi. kalbim mezarım olmuştu. kafamı uyuşturmaya başladım. kendimle aramdaki mesafe gitgide artmaya başladı. bir süre sonra tam ortadan ikiye bölündü hayatım. bir yanım diğer insanları oyalarken, diğer yanım yavaş yavaş ölüyordu.''
Kitabın içerisinde Tarık Tufan birçok başlık altında, İstanbul'un kaybolmaya yüz tutmuş mahallelerinden birinde yaşayan, dünyaya kırgın, umuda dargın; yaralı ruhların eksik ve acı dolu yaşamını bizlere sunuyor.
Her yaşam çok tanıdık, her sokak onca kalabalığın içerisinde kimsesiz.
Sayfaları okurken kendimde bir pencere açmayı sağlayan; kitap içerisinde karakterlere büründüğüm hikaye başlıklarını bırakıyorum buraya 'karanlık', 'yarım', 'inşirah' , 'fark etmez', 'yeraltı sayıklamaları'.
Keyifli Okumalar Dilerim
''İnsan ayrılıktan yaratıldı. insanın hakikati ayrılıktan ibaret; insanın hayatı. var olmak, ayrılıkla başlayıp ayrılıkla biten bir sancıdır.''
''O karanlık sokaklarda, güneşi az gören evlerde, duvarları rutubetli odalarda, kadınların ve çocukların apartman önlerinde oturdukları mahallelerde, birbirimize baka baka ömrümüzü ve henüz doğmamış çocuklarımızın ömrünü tüketiyorduk.''
''kırgınım. dünya kırgınlığımın da farkında değil. ''
''... sen olmayınca bu kalp, kalp değil yara oluyor bana, insanın kalbinde yara olmaz mı, olur elbette ama bu öyle değil, kalpte yara değil, kalbim yaranın kendisi oluyor.''