Mehmed Kemal, solgun yüzüyle darağacının yanına kadar getirildi. Yavaşça meydanı süzdü ve kalabalığa bakarak konuşmaya başladı: "Sevgili vatandaşlarım. Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Yabancı devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer buna adalet diyorlarsa kahrolsun böyle adalet!"
...Görevliler Mehmed Kemal'i sehpaya çıkarmak istediyse de o, buna müsaade etmedi. Sehpaya kendisi çıktı. Son bir kez nefes alıp Kelime-i Şehadet getirdi ve gözlerini kapatıp ayağıyla sehpayı devirdi.
...Cenaze namazı sırasında imamın, "Nasıl bilirdiniz?" sorusuna, "Kahraman tanırız, vatanperver tanırız, milli şehit tanırız!" sesleriyle karşılık veren ahali etrafı inletmiş, "Onu alanlar kahrolsun!" sloganları atılmaya başlanmıştı.
Osmanlı töre devletidir. Ay yıldızlı Türk Bayrağı, Kosova Meydan Savaşı sonrası şehit kanlarının dolduğu çukurda gökteki hilal'in önüne gelen yıldız'ı gören gazilerin özlemi olarak ortaya çıkmıştır. Bayrak, milli birliğin en önemli unsurudur.
Eğer Türk Tarihi daha iyi öğrenmek istiyorsanız, Halil İnalcık Hoca'ya başvurun. O Tarihçilerin Kutbu'dur. Ben 11. sınıftayken vefat etmişti ve o dönemde Tarih öğretmenim, Halil İnalcık Hoca'nın eski öğrencilerindendi. Bize her zaman onun ne kadar değerli bir hoca olduğunu anlatmaya çalışırdı. Alanım gereği şimdi sürekli onun kitaplarından faydalanıyorum ve değerini yeni yeni anlayabiliyorum.
Eğer KPSS'ye ya da YKS'ye çalışıyorsanız da bu kitap size fayda sağlayacaktır. Ancak önerim sadece bunu değil tüm kitaplarını, Kronik kitapta yayımlanmış tüm kitaplarını okumanız yönündedir.
Dipnot: Kitabın sonlarında hayatı anlatılan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in hayatını özellikle okumalısınız. Kendisi TBBM tarafından “Milli Şehit” kabul edilmiş, Türklerin büyük şehidi olmuştur.
TV haber kanalları, gazete, internet haber kanalları ve sosyal medya da bulunan haber kanalları üzerinden olsun, karşılaştığımız haberlere bir bakıyorum da "cinayet, aldatma, fuhuş, uyuşturucu, cinsel istismar, dolandırma, hırsızlık, gasp" o kadar fazla ki 'yığınla bu şekilde haber var' desek mübalağa etmiş olmayız. Haber
Yorgun Savaşçı, Kemal Tahir'in önemli romanlarından biri. 1. Dünya Savaşı bitmiş, Kurtuluş Savaşı henüz başlamamış. Romanın kahramanı yani yorgun savaşçımız Cehennem Topçu Yüzbaşı Cemil’in, İstanbul'a dönüşüyle başlıyor kitap. Çok zor bir dönem. Önce İstanbul, sonra Anadolu var.
İstanbul faslında mağlubiyetin faturasının İttihatçılara
"Esir treni mi?"
"Esir treni ya. Sen nerelisin?"
"Tebrizliyim."
Adam dudak büktü, Settarhan'ın dünyadan habersiz biri olduğuna hükmetmişti. Kısaca anlattı.
"Osmanlı askerleridir bunlar, Kafkascephesinde Ruslara esir düşen askerler. Trenlerle Bakı açıklarında Hazar Denizi'ndeki yılanlı Nargin
Milli Mücadele’nin önemli başarılarından biri olan Antep Savunması, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında da büyük bir yeri vardır. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk; "Ben Anteplilerin gözlerinden nasıl öpmem ki, onlar yalnız Antep'i değil tüm Türkiye'yi kurtardılar." sözüyle bunu dile getirmiştir.
Antep Harbi’ne Yeniden Bakmak
Tarihin gördüğü, en tutkulu aşklardan birisi de hiç kuşkusuz Naciye Sultan ve Enver Paşa’nın aşkıdır.
Bu eser, kabaca Enver paşanın yurt dışına çıkmak zorunda kaldığı (Çünkü 1.Dünya Savaşı sonunda İngilizler, İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticilerine karşı bir tutuklama emri çıkartmıştır. Bu yüzden o ve diğer arkadaşları mücadelelerine yurt
Halide Edip Adıvar'ın hem Türk edebiyatında hem de dünya edebiyatında çokça ses getirdiği önemli bir Türk kadın yazar olması kitaplarına olan ilgimi bir tık daha artırdı. Adıvar, savaş yıllarındaki yaşamını ve savaşçı, güçlü kişiliğini eserlerine çok başarılı bir şekilde aktarmıştır.
Ateşten Gömlek romanının temelinde vatan aşkının varlığı
Millî Mücadele'nin anlatıldığı romanın mekânı Osmanlı 'nın da kurulduğu yer olan Söğüt. Romanın ana kahramanı Kuttül Ammare zaferini de yaşamış olan Yusuf. Anadolu işgal edilmeye başlandığında tüm yurtta olduğu gibi Söğüt'te de Kuvayi Milliye birlikleri kurulur. Söğütlü gençler gönüllü olarak cephe gider. Bunlardan kimi şehit kimi de gazi olarak vatanın kurtuluşunda üzerine düşeni yapar. Hem cephenin hem de cephe gerisinin anlatıldığı romanı okurken ne kadar büyük bir millet olduğumuza bir kez daha şahit oluyoruz. Bir yandan askerlerin yiğitliği öbür yanda cephe gerisinde kalan kadın,çocuk ve ihtiyarların fedakârlığı oldukça akıcı bir üslupla anlatılmış. Tek kelimeyle muhteşem bir eser.
Kurtuluş Savaşı'yla ilgili roman okumak isteyenler için bir liste
Küçük Ağa - Tarık Buğra
Yaban - Yakup Kadri
Kalpaklılar - Samim Kocagöz
Şu Çılgın Türkler - Turgut Özakman
Ateşten Gömlek - Halide Edip
Yorgun Savaşçı - Kemal Tahir
Esir Şehrin İnsanları (üçleme) - Kemal Tahir
Üç İstanbul - Mithat Cemal Kuntay
(Bunlar benim okuduklarım başka eserler de var)
Ağustos BaşağıSevinç Çokum · Kapı Yayınları · 2019188 okunma
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyunu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir.
Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
Birinci Dünya Savaşı'nda biz bir vatan ve millet olduğumuzu ispat ettik. Vatan için savaşan, millet için ölen insanlar başka yerde yoktur. Uzun savaşlarda gençlerimiz, zanaatkârlarımız, çiftçilerimiz, eli ayağı tutan herkes şehit oldu. Dört yıllık bu savaş, bize milli bir bilinç kazandırdı ve Cumhuriyet'i de işte bu bilinçle kurduk.
VATAN YOLUNDA-YAKUP KADRİ
1918 yılı Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmış. Mustafa Kemal Paşa, Anafartalar kahramanıdır. İstanbul’da umduğu çözümün olmadığını fark etmiş ve Samsun’a geçmiştir.
Avrupa’da bu durum EŞKİYALIK olarak görülüyor. Meşhur İstanbul basını Samsun’a geçiş olayına Avrupalılar gibi bakıyor. Düşmana karşı mücadele edileceği
Ankaralı kadınlar beni görmeye geldiler. Ankara çok bölgeciydi ve az istisna ile, İstanbullulara “yabancılar” derlerdi. Ben onlara çok minnettarım, çünkü, ilk gününden itibaren Dr. Adnan’la beni de bağırlarına bastılar. Didar’ın hizmetçisi kahve getirdikten sonra, bir tanesi, dışarıda kimse olup olmadığını gözledikten sonra, hepsi birden etrafımı aldılar. Benim ne kadar can pahasına Millî Mücadele’ye atılmış olduğumu bilmekle beraber, dertlerini bana açmalarına çok içlendim.
— Buraya bakın, biz de memleketimizin iyiliğini isteriz. Fakat niçin Ankara’da, İstanbul, İngilizlerin elindedir diye ümitsiz bir savaşa giriştik? Biz onları yenip dışarı atabilir miyiz? Ankara’nın yarısı Çanakkale’de şehit oldu. Ne faydasını gördük. Bırakın her yer kendi hesabına dövüşsün.
Bu, bölgeciliğin tam ifadesiydi. Etrafımız, komşularımız sefalet içinde yaşarken kendimizin barış ve dirlik içinde yaşayabileceğimize inanmak ne yazık ki eski dünyanın bir düşünüşüydü. Fakat, Ankara kadınları bunu sırf kendi menfaatleri için söylemiyorlardı. O zamana kadar yapılan fedakârlıkların bir netice vermediğini görerek bu düşünceye varmışlardı. Ben, onlara bu savaşın şimdiye kadar görülmemiş derecede güç olacağını söyledikten sonra, nihayet muvaffak olacağımıza emin bulunduğumu da ekledim. Ben onları kandırmak için bunları söylemiyordum. Ben, kendim de ne kadar büyük fedakârlığa bağlı olduğunu bilmekle beraber bu savaşta muvaffak olacağımıza iman etmiştim.