Çocukları nasıl eğitmem gerektiğini düşündüğümde kendi kendime soruyordum; "Niçin?" Halkın en yüksek refaha ulaşacağına kafa yorarken birden: "Bundan sana ne?" diyordum. Ya da eserlerimin bana sağlayacağı ünü düşündüğümde, kendi kendime şöyle diyordum: "Pekala, Gogol'dan, Puşkin'den, Shakespeare'den, Moliere'den, dünyanın bütün öteki yazarlarından ünlü olacaksın da ne olacak sanki!". Bu soruları hiç ama hiç cevaplandıramıyordum. Sorular beklemezler cevap isterler. İnsan cevap bulamazsa yaşayamaz . Ve bir cevap da yok işte.
Çocukları nasıl eğitmen gerektiğini düşündüğüm zaman, "Neden?" diye soruyordum kendi kendime. Halkın refah seviyesini yükseltmek için kafa yorarken, birden: "Sana ne bundan?" diyordum. Kimi zaman da eserlerimin bana sağlayacağı şöhreti düşündüğümde, kendi kendime "Pekala, Gogal'dan, Puşkin'den, Shakespeare'den, Moliere'den; dünyanın bütün diğer yazarlarıdan daha ünlü olacaksın da ne olacak sanki!" diyordum. Bu sorulara hiç ama hiçbir cevabım yoktu. Ama sorular beklemezler yanıt isterler. İnsan sorularına yanıt bulamazsa yaşayamaz. ve bir yanıt da yok işte.
Reklam
Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Moliere
Sayfa 128Kitabı okudu
Moliere
O, öylesine muhteşem bir konuşmacı ki koskoca bir nutuk atar ve o sırada hiçbir şey söylemez.
Kuşku “Kuşkular en kötü gerçeklerden daha zalimdir” demiş Moliere. Aynen öyle. Özgüven eksikliğinin en yıpratıcı aşamasıdır kuşkular. Yorar, enerjinizi tüketir. Merakla kuşku zaman zaman birbirine karıştırılır. Merak olumlu bakış açısının ürünüdür; kuşku ise olumsuz… Merak sizi ileriye götürür; kuşku ise geriye… Durdurması yeter; durmak geriye gitmektir çünkü.
Şiire başladığı dönemlerde Ahmed Arif'in Nâzım'a ilişkin görüşleri şöyle: "Şiire yeni başlamış devrimci bir delikanlının karşısına Nâzım'ı dikerseniz, çocuk ya paniğe kapılır ve ters akımların uydusu olur, yahut ezilir, kötü bir kopyacı kesilir. —Hidrojen bombasına karşı Kürt hançeri ne yapabilir?- Üniversitede ve mahpusanede bazı arkadaşlarım, 'Nâ­zım'dan sonra şiir yazmak, boşuna bir gayret, hatta saygısızlık,' diyordu. Onlarla hiç tartışmadım, hep sustum. Çünkü dedikleri bir bakıma doğ­ruydu. Ne var ki 'Nâzım gibi şiir yazmak' ile 'Nâzım'dan sonra şiir yazmak' arasında vatanımın dipsiz uçurumları gibi bir uçurum vardı. Elbette Nâzım'ı yahut başka bir ustayı budalaca izlemekle kimse şair olamazdı. Ama Nâzım'dan da, başka ustalardan sonra da şiir yazılacaktı. Yoksa Shakespeare'den sonra trajedi, Moliere'den sonra komedi yazmak gerekmezdi. Nitekim, Dede Korkut, Yunus, Pir Sultan, Şeyh Galip ve Fuzuli gibi büyük ustalardan sonra da soylu şiirler yazılmıştır..."
Sayfa 177 - 178Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.