Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Kişinin iyiyi ve kötüyü, başarıyı ve başarısızlığı, sevgi ve nefreti, her şeyi kabul etmesi gerekiyor. Bu kabulleniş içinde rahatlama gerçekleşir. Ve farkındalık rahatlamanın güzel kokusundan başka bir şey değildir. O bırakabilmenin, vazgeçmenin çiçek açmasıdır. O zaman problemler sonsuza dek kaybolur..."
Bir din ile bir mezhep arasındaki fark mürit sayısıdır.
Reklam
Sunuş (Nil Gün)
Bir Zen ustasının cenaze töreninde tabutun ardından bin­lerce mürit yaşlı gözlerle yürüyormuş. Bir başka Zen ustası, bu manzaraya bakarak şöyle demiş: "Bir canlı ölünün ardın­dan ne kadar da çok yaşayan ölü gidiyor".
Aşkın mürit seçmediği hiç kimse duymaz aşkın çağrısını.
Murat olmasaydı, mürit olmazdı. Allah bir kişinin mürit olmasını istediğinde, onun kalbine muradı verir.
Sayfa 168 - KapıKitabı okuyor
Görmüyor musun ki oruç dünyevi isteklerden birini uzak tutmaktır, gönlü ve düşünceyi uzak tutmak değil. Ama mürit bunları bir araya getirmeli, bedeni gibi aklını ve kalbini de dünyevi isteklerden uzaklaştırılmalıdır.
Reklam
Bir din ile bir mezhep arasındaki fark mürit sayısıdır!..
Sayfa 413
Bir din ile bir mezhep arasındaki fark mürit sayısıdır.
Sıkıntılardan bir ev kurdum yıllar sonra. Güzel günlerimiz oldu. Ne parantez açmak isterdim ne bir virgül koymak. Onlara ne söylemeliyim. Bir şey söylemem gerekir mi? İnsanlar aradığında gelmezler, aramadığında keşke beni çağırsaydın derler. Zeyna ve Miss Marple hep çağırmadan geldiler. Onlar benim yalnızlığımın şeyhiydiler. İrtibat numaralarını hep saklayacağım. Hep gelecekler. Keşke beni çağırsaydın demeyecekler. Bağırıp çağırmamanın türlü yolları vardır. İnsan yüzüne soğuk sular çarpmalıdır. Belki bir sakinleştirici almalıdır. Belki bir kedi okşamalıdır. Bir film falan bulmalıdır televizyonda. Kısa ve kesik yazmalıdır. Susup oturmalıdır. Kimseyi çağırmayın gelmeyecekler. Böylece rabıtaya oturmuş bir mürit gibi, gözleri fotoğraflarda kırmızı çıkan bir albino kediyi çağırıyorum.
Mahkemede karşısına çıktığınız hâkim, işiniz düştüğü devlet kurumunun yöneticisi, polis ya da savcı aklını "kâinatın yöneticisi" zannettiği şeyhine teslim etmiş bir mürit olabilir.
Sayfa 213 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Süleymancılar ve Menzilciler gibi bazıları şeyhin fotoğrafına bakarak, onun kalbinden kendisine nurların bir çağlayan gibi aktığına odaklanır. Kişi kendini mezarda farz ederek, Allah ile arasında şeyhi vesile/aracı olduğunu düşünerek, onun alnına, iki kaşı arasına bakar. Son olarak mürit şeyhinin ruhaniyetinden yardım ister. Medet, himmet, istimdat ve bereket dilenir.
Sayfa 202 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
İmam Şarani, Levakıh'ında şöyle bir hikâye anlatır: "Dağda yaşayan büyük bir veli/ermiş vardı. Bu zat belli zamanlarda kente inerdi. Halk da önceden hazırlık yapıp, ona bir dişi merkebi kent meydanına getirirlerdi. Bu veli de kent meydanına gelip halkın gözleri önünde dişi eşeği hallederdi. Bunu da veliliğini halktan gizlemek için
Sayfa 197 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Bir mevlevi olan Ahmet Eflaki'nin, Menâkıbu'l-ârifin'den bir pasaj aktarmak istiyorum: "Sultan Veled buyurdu ki: Bir gün babam/Mevlânâ medresede bilgiler saçıyordu. (Bu arada) Halis mürit; kendi şeyhinin herkesten üstün olduğuna inanan kimsedir. Meselâ: Bir adam Bayezid'in müritlerinden birine 'Senin şeyhin mi büyük, yoksa Ebu Hanife mi?' diye sordu. Mürit 'Benim şeyhim' diye cevap verdi. Sonra 'Ebu Bekir mi büyük, senin şeyhin mi?' diye sordu. O yine 'Benim şeyhim' diye cevap verdi. (Nihayet) O birer birer bütün sahabeyi saydı, fakat mürit yine şeyhinin hepsinden büyük olduğunu söyledi. Sonra 'Muhammed mi büyük, senin şeyhin mi?' dedi. O yine 'Benim şeyhim büyüktür' dedi. En sonunda 'Tanrı mı büyük, yoksa senin şeyhin mi' diye sordu? Mürit 'Ben Tanrıyı şeyhimle gördüm, şeyhimden başka bir şey tanımam, hep onu tanırım' dedi. Başka bir müride de "Tanrı mı büyük yoksa senin şeyhin mi?' diye sordu. Bu mürit de 'Bu iki büyük arasında hiç fark yoktur' dedi. Ariflerden biri de 'Bu iki büyükten daha büyük biri lazımdır ki o, farkı ortaya koysun' demiştir." İşte tarikatlardaki şeyhin konumu budur!
Sayfa 194 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Çarşamba şeyhi Mahmud Efendi şöyle der: "Bir mürit mürşidi için 'niye emrediyor, niçin yasaklıyor?' derse mürit olamaz. Çünkü inat ediyor, inatla bu iş olmaz. Nitekim İsmail Hakkı Bursevî buyurdu ki: 'Talebe akıl ve şeriat ölçüsüne göre, hocasından hoş olmayan bir hal görse bile, işlerine sözlerine, hal ve hareketine asla itiraz etmemelidir. Onda gördüğü o davranışı kerih görüp hocasının bu konuda cahil olduğu, hata ettiği gibi su-i zanlarda bulunmamalıdır. Aksine hatayı kendi göz ve idrakinde aramalıdır." Oysa sahabe bile "Ya Resulallah! Bu Allah'tan mıdır, senden midir/senin reyin ile midir?" diye soruyordu. Peygamberin reyi, içtihadı ile verdiği bir karar ise, "bu yanlıştır" diyebiliyorlardı. Çünkü peygamber onları böyle yetiştirmişti.
Sayfa 194 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Şeyhten yüz çevirmek, Hak'tan/Allah'tan yüz çevirmektir derler. Şeyhin ruhaniyeti her yerdedir. Şeyhin tasarrufları, Allah'ın tasarruflarıdır. Yani, tarikatlardaki şeyh telakkisi tam olarak kula kulluktur. Bu tüm tarikatlarda böyledir. Hak tarikat filan yoktur. Hepsi üç aşağı-beş yukarı aynıdır. Sadece henüz her şeyden haberi olmayan saf mürit vardır.
Sayfa 193 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.