Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Son araştırmalar ortaya koymuştur ki, II. Abdülhamid dönemi (1876-1909), siyasette Batı fikirlerine karşı olmakla beraber, kültür ve eğitim alanında büyük atılımların gerçekleştiği bir dönemdir. Sivil Batıcı eğitimin genelleşmesi, mektebin, kitabın ve gazetenin etkisi altında aynı ilkeleri paylaşan bir kamuoyunun ortaya çıkması, Batılı zihniyette bir seçkin sınıfın oluşması, Mustafa Kemal kuşağını ve onun düşüncelerini anlamak bakımından önemlidir.
Sayfa 147Kitabı okudu
Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarası'nda "Türkler'in istiklalini ne için tanıdınız?" diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon'un verdiği cevab: "İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz." Yani Mustafa Kemal ve İsmet'in verdikleri karar, Türk Milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır. Artık bunun üzerine herşey apaçık anlaşılıyor değil mi?..
Reklam
Hatta bazı din alimleri, cumhuriyetin İslamiyet' e çok uygun bir yönetim şekli olduğunu söylüyor, DİN VE DEVLET İŞLERİNİ AYIRMAK GEREKTİĞİ KONUSUNDA MUSTAFA KEMAL' in yanında olduklarını gösteren duyurular yapıyorlardı.
Sayfa 145Kitabı okudu
Herkesin Kur'an adına konuşmayı marifet saydığı günümüzde, Kur'an adına söylenenleri hatırlamaya çalışın, sonra da bir bakın aklınızda o Mübarek Kelam'dan neler kalmış!? Hiç düşünü­lüyor mu ki geçen asrın sonlarından itibaren baş­layan Kur' an' da bilimsel keşiflerin şifresini bul­mak çabası, bugün Kur'an'ın tebliğini ne hale ge­tirdi; Kur'an'daki
Sayfa 36
Son araştırmalar ortaya koymuştur ki, II. Abdülhamid dönemi (1876-1909), siyasette Batı fikirlerine karşı olmakla beraber, kültür ve eğitim alanında büyük atılımların gerçekleştiği bir dönemdir. Sivil Batıcı eğitimin genelleşmesi, mektebin, kitabın ve gazetenin etkisi altında aynı ilkeleri paylaşan bir kamuoyunun ortaya çıkması, Batılı zihniyette bir seçkin sınıfın oluşması, Mustafa Kemal kuşağını ve onun düşüncelerini anlamak bakımından önemlidir.
İslamiyet ve İslamî iman, ne takvim, saat, başlık, kıyafet, tatil günü, yazı  vb. ile kaimdir, ne de onlar değişti diye elden gider. İslamiyet bu kadar basit,  nesnelere ve görünüşe bağlı, biçimci, özsüz bir ilkel din değildir. Tekkelerin, dergâhların, zaviyelerin kapanması ve tarikatların yasaklanması-  nın da, dinle doğrudan ilgisi yoktur, kapanmalarının da dini engelleyici hiçbir  etkisi olmamıştır. Peygamber zamanında, tekke, dergâh, zaviye, tarikat, cemaat, şeyh, mürşit var  mıydı? Bunlar ne zaman, nerde, nasıl ve neden ortaya çıktı? İbadetler, Kur'an'la  belirlenmiş ve sünnetle açıklanmıştır. Allah'ın belirlediği ibadetlere, yeni ibadet-  ler, ibadet biçim ve âdetleri eklenebilir mi? Bu tavır, Allah'ın ve peygamberin  eksik bıraktığını tamamlamaya kalkışmak, yani Allah'a noksanlık yüklemek ve  ortak olmaya yeltenmek anlamına gelmez mi?
Reklam
Mustafa Kemal,ülkesini batılı bir ulus haline getirmeye çalıştı.Dini yalnızca kişisel bir konu haline getirip İslamiyet'in devletle olan ilgisini kesti.Sufi tarikatlar dağıtıldı ve yeraltına saklandılar.medreseler kapatıldı ve ulemanın resmî eğitimine son verildi.
Sayfa 513Kitabı okudu
Mustafa Kemal'e göre İslam dini, her şeyden önce akla, mantığa dayanan tabii bir dindir. Onun içindir ki, insanlık için son din olmuştur.( 1922 ve 1923'teki beyanları) Ona göre gerçek İslamiyet, dine sonradan bulaşmış batıl inançlardan, hurafelerden arınmalıdır.( 1923 Martındaki beyanı)
Sayfa 63 - Kırmızı Yayınları-6. Baskı: Eylül 2017
Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarası'nda "Türkler'in istiklalini ne için tanıdınız?" diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon'un verdiği cevab:    "İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz." Yani Mustafa Kemal ve İsmet'in verdikleri karar, Türk Milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır.    Artık bunun üzerine herşey apaçık anlaşılıyor değil mi?..
Sayfa 26 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
Gürsel Göncü'nün kaleminden
Yurt bellediğimiz şehirleri, semtleri, beldeleri, yabancı istilacıların tahayyül bile edemeyeceği biçimde "bellemiş" bir milletiz. En büyük Türk-Osmanlı kültürkırımını, bizzat torunlar gerçekleştirmiştir. Göçebe kültürün özgün biçimlerini Anadolu'da gelenekleri ve İslâmiyet'le harmanlayan atalarımız, bu coğrafyayı, kendini, insanı, sosyal dokuyu zenginleştirmişti. Tarih sonsuza dek bu mirası yazacak. Mirasyedi torunlar ise hatırlansalar dahi pek iyi anılmayacaklar. .................. Yerleştiğimiz yerleri sadece sözde vatan sayarak, doğayı ve çevreyi geri dönüşsüz biçimde tahrip ederek, gelişmeyi ve ilerlemeyi bina, köprü, yol yapmak sanarak, ucuzlatılmış bir cumhuriyet ve Mustafa Kemal edebiyatı veya abartılmış bir Osmanlı ve ecdad sahtekârlığı ile bu topraklarda ne kadar kalıcı olabiliriz?
Reklam
Rus'un Başkumandanı kasden önünden üç defa geçtiği halde ayağa kalkmayan ve tenezzül etmeyen ve onun i'dam tehdidine karşı izzet-i İslâmiyeyi muhafaza için ona başını eğmeyen; İstanbul'u istila eden İngiliz Başkumandanına ve onun vasıtasıyla fetva verenlere karşı, İslâmiyet şerefi için, i'dam tehdidine beş para ehemmiyet vermeyen ve "Tükürün zalimlerin o hayâsız yüzüne!" cümlesiyle ve matbuat lisanıyla karşılayan; ve Mustafa Kemal'in elli meb'us içinde hiddetine ehemmiyet vermeyip "Namaz kılmayan haindir" diyen; ve Divan-ı Harb-i Örfî'nin dehşetli suallerine karşı, "Şeriatın tek bir mes'elesine ruhumu fedâ etmeye hazırım" deyip, dalkavukluk etmeyen ve yirmisekiz sene, gâvurlara benzememek için inzivayı ihtiyar eden bir İslâm fedaisi ve hakikat-i Kur'aniyenin fedâkar hizmetkârına maslahatsız, kanunsuz denilse ki: "Sen, Yahudi ve Hristiyan papazlarına benzeyeceksin, onlar gibi başına şapka giyeceksin, bütün İslâm ulemasının icmâına muhâlefet edeceksin; yoksa ceza vereceğiz." denilse, elbette öyle her şeyini hakikat-i Kur'aniyeye fedâ eden bir adam, değil dünyevî hapis veya ceza ve işkence, belki parça parça bıçakla kesilse, Cehennem'e de atılsa, kat'iyyen yüz ruhu da olsa, bütün tarihçe-i hayatının şehâdetiyle, fedâ edecek!
Sayfa 610 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
.. Risale-i Nur'un neşriyat ve fütuhat dairesi gittikçe genişliyor... İştiyakla Nurları okuyanlar, günden güne ziyadeleşiyor. Risale-i Nur'daki hârika kuvvet ve tesiratın neticesini müşahede eden gizli İslâmiyet düşmanları, yine bir entrika çevirip Risale-i Nur'a ve müellifi Bedîüzzaman'a sû'-i kasdla: "Bedîüzzaman gizli cem'iyet kuruyor, halkı hükûmet aleyhine çeviriyor, inkılabları kökünden yıkıyor, Mustafa Kemal'e deccal, süfyan, din yıkıcısı diyor, bunu hadîslerle isbat ediyor." gibi bir sürü bahaneler ve plânlarla ittiham edilerek Kastamonu'dan Denizli Ağırceza Mahkemesine, yüz yirmialtı talebesiyle beraber 1943 senesinde sevkediliyor.
Sayfa 363 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
Geri112
193 öğeden 181 ile 193 arasındakiler gösteriliyor.