Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu iki zıtlığı birleştirmeyi nasıl başardın? Sayısız çatışmaların yaşandığı bir zihnimiz var. Gerçek karakterimizi yansıtan şey saflık değildir, ulaştığımız dengedir.
616 syf.
·
Puan vermedi
youtu.be/PPjazi4mQSQ?si=... Kitaptan bir müzik önerisi ile başlamak istiyorum. Kitap beyaz perdeye aktarılsa ve tanıtımı yapılsa arka fonda bu şarkı iyi giderdi. “Nasıl bu kadar kalpsiz olabilirsin?” Nakarat kısmının can alıcı sözü bu. Kitapta insanlığı sorguluyor. Ve tam da bu soruyu soruyor. Kendi gezegenine, türdeşine
Aeden
AedenAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201612,7bin okunma
Reklam
"Bir yaşında bir çocuk için sorun olan, çocuk üç yaşına geldiğinde artık sorun değildir" diye yanıtladı. "Ama üç yaşındakinin kendi sorunları vardır ve bu sorunlardan çoğunu bir yaşındaki çocuk kavrayamaz. Bu böyle sürüp gider, yedi yaş sorunları üç yaşındaki çocuk için anlaşılır değildir. İnan, bu nedenle her bilinç düzeyinin
181 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
‘GÖLGE’LERİN GÜCÜ ADINA!!!
Hayat, üzerinde konuşuldukça kaybedilen bir zaman parçası, çokluğun ortasında ve hiçliğe yakın. Okumayın, yazmayın, düşünmeyin ama yaşayın: bir reçete aramayın işte yahu; koşun, çalışın, düşün yeniden ayağa kalkın, gülün, sarılın, üzülün, ağlayın; sabit olmaktan ve aynı kalmaktan iyidir, diyelim ve sözü bu güzel kitaplarla farkındalığımızı
Hayat
HayatEngin Geçtan · Metis Yayınları · 20234,083 okunma
Duyguların sana ne söylüyor duy! Her an mutlu olmak diye bir şey yok. Mutluluk kadar sıkıntı da var hayatta. Huzur kadar huzursuzluk da var. Hepsini hissedeceğiz. Gece olduğu için gündüz de var. Siyah var ki beyaz da görünüyor. Hayatın dengesini gör. Kesintisiz huzur ve mutluluk hali yoktur. Yersiz bir hedeftir bu... Mümkün değildir. Ne yazık ki yeni çağın hız insanı, kesintisiz, sürekli bir mutluluk haline inan­dırıldı. Üstelik zorlandı ve alıştırıldı da... Kendini biraz mutsuz ya da huzursuz hissettiğinde endişeleniyor, ne yapacağını bilemiyor. Kendini kısa süreli mutluluk halleriyle avutmak için ya sigara içiyor, ya uyuşturucu kullanıyor, alkol alıyor, yemek yiyor, televizyon izliyor, dizilere sarıyor. Bir tür bağımlılık geliştiriyor. Oysa acı­nın doğal olduğunu kabullense ve yaşamayı seçse, acı zaten gelip geçecek. Ancak acıdan kaçmaya çalıştıkça acının geçmesi de zorlaşıyor. Acıya dayanıksızlık baş gösteriyor. Hastanelerde kalp atışlarını ölçen elektrokardiyog­rafi cihazını görmüşsündür. Yaşayan insanın kalp atış çizgileri nasıldır? Peki ya bir ölününki nasıl görünür bu cihazda? Yaşıyorsan iniş de vardır çıkışlar da vardır hayatta. Sorunu olmayan korkmalıdır hatta. Belki öldüğü­nün farkında bile değildir çünkü... Hayatın zıtlıklarla var olduğu bir dengedir burası... Siyah olmadan beyazın olmayacağını algılamak, diken olmadan gülün olmayacağını bilmek... Bir tevekküldür bu seviye.
Yaşama bir bak: yaşam Aristo veya Öklit'in öğretileri gibi değildir. Yaşama kendi kavramlarını yüklemezsen, her şeye olduğu gibi bakabilirsen, o zaman şaşkınlıkla göreceksin ki zıtlar birbirini tamamlıyor. Zıtların arasındaki gerilim yaşamın temelini oluşturuyor - yoksa yaşam yok olurdu. Ölümün olmadığı bir dünya düşün... Beynin "o zaman
Butik yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ölçü niyetten haber verir gönülden haber verir ruhtan haber verir Kendini sev önce sonra müşteriyi Sev sattığın elma ise pazarı sevf hayatı Sev ama ölçüyle bir şeyi sevmemek onu öldürmektir hayatı sırf sen her şeyi severdin bir şeyi Sevmek her şeyi sevmektir bu mevcudat birden çoğalarak geldi bunu bilirsen sevmesen bile o şeye zulmetmezsin adaleti
Karamsarlığa kapıldığım günlerim olmadı mı hiç kızdığım,öfkelendiğim, sitem edip hüngür hüngür ağladığım olmadı mı. Hafızamı yokluyorum tam herşey yolunda gidiyor derken bir şeyler yolunda gitmeyince, yoluma taş konulduğunda anlıyorum ki herşey istediğimiz gibi gitmiyor bazen.Elimizde olmayan sebeplerden ötürü. Bu Allah ın biz insanoğlunun Ona daima muhtaç olduğumuzu bilmemiz için bir hatırlatma aslında.Yolunda gitmeyen herneyse hayra yormamız en doğrusu. Her olumsuz durumda dini terk etmek ne kadar doğru. Yada üzülmek,öfkelenmek,kızıp hayata küsmek ne kadar doğru. En tabii hakkımız bu duyguları yaşamak ancak herşey dengedir bunu unutmamak gerekir. Olmayınca olmuyor. Bazen fazla zorlamamak gerek. Akışına bırakmak bazen öyle kurtarıcı bir seçenek oluyor ki..Duygusal modunu düşürmeden hayata karışmak..Bir anlıkta olsa herşeyi unutup arkana yaslan ve olacakları seyret. Zamanın nasıl işlerken senin durumunu öylece unutuverdiğini göreceksin. O zaman anlayacaksın ki herşey gelip geçiyor. Hayat üzülmene değmeyecek kadar kısa.İşte tüm mesele burada bitiyor.
Hiç bir ip cambazını seyrettin mi? Bir daha sefere izle. Sola doğru eğildiği takdirde derhal dengeyi bulmak için sağa doğru hareket etmesi gerekir; ve çok fazla sağa eğildiğini hissettiği zaman da sola doğru eğilmesi gerekir. Denge kurmak için ters tarafa gitmek zorundasın. Efendilerin köle, kölelerin efendi olması o yüzdendir; sahip olanlara sahip olunur, sahip olunan sahip olan olur. Bu böyle devam eder, sürekli bir dengedir. Bunu ilişkinde de gözlemledin mi? Eğer kocaysan, gerçekten yirmi dört saat koca mısın? O zaman gözlemlemedin demektir. Yirmi dört saatte en az yirmi dört kez değişim gerçekleşir bazen kadın kocadır ve koca da karıdır, bazen de koca yine kocadır ve kadın yine karıdır. Ve bu durum soldan sağa değişir durur. İp üzerinde yürümek gibidir. Denge kurmak zorundasın. Yirmi dört saat boyunca hükmedemezsin, çünkü o zaman denge kaybolur ve ilişki zarar görecektir. İp cambazı ortaya geldiğinde, ne sola ne de sağa eğilmediği sırada, sen kendin ip cambazı olmadıkça gözlemlemek zordur; ortada zihin kaybolur. Bir sorun oluştuğunda zihin de ortaya çıkar. Sorun yoksa, zihin nasıl ortaya çıksın? Bir sorun oluştuğunda zihin de ortaya çıkar. Sorun yoksa, zihin nasıl ortaya çıksın? Sen tam ortadayken, tamamen dengedeyken, zihin yoktur. Denge zihinsizlik demektir. Hayatın bütünü ip cambazlığıdır.
Sayfa 25 - Butik YayıneviKitabı okudu
Tanrı
Rousseau ve Voltaire, "Saatçi olmadan saat yapılmaz," diyorlardı. Ama nasıl kötü bir saat ki içinde depremler, kasırgalar, kuraklıklar, etobur hayvanlar, sayısız hastalıklar ve insanı barındırıyor! Doğa, acımasız, adaletsiz ve duyarsızdır. Bunda, nasıl Tanrı'nın eli görülebilir? Geleneksel olarak kötülük sorunu diye adlandırdığımız şeydir bu. İnananların çoğu gibi, O'ndan bir gizem yaratmak, O'nu çözmeye muktedir olmadığımızı kabul etmektir. Bu andan itibaren, psiko-teolojik kanıt, gücünün özünden yoksun bırakılmıştır. Çok fazla acı (insanlığın varlığından çok daha önce; hayvanlar da acı çeker), çok fazla soykırım, çok fazla adaletsizlik. Yaşam bir örgütlenme harikası mıdır? Şüphesiz. Ancak aynı zamanda, korku ve trajedilerin korkunç bir şekilde bir araya gelmesidir. Milyonlarca hayvan türü diğer milyonlarca tür ile besleniyor, biyosfer için bu bir çeşit dengedir ama canlılar için kaç vahşet pahasına? En yetkinler, yaşamlarını devam ettirirler; diğerleri yok olur. Türler için bu bir elemedir, ama insanlar için ne kadar acı ve adaletsizlik pahasına? Doğal tarihten çok az şey örnek alınır, insanlık tarihinden de daha fazlası değil. Darwin'den sonra hangi Tanrı? Auschvvitz'den sonra hangi Tanrı?
Reklam
25 Eylül 2022
Hayatın içinde saklanan biriyle karşılaştım. Adını söylemesi için günlerce yalvardım. Sesini duymak için “kimsin sen?” diye haykırdım. Cevap yok… Kim olduğu ile tartıştık dün, bugün ve ben. Dün onun eskilerden biri olduğunu söyledi. Bugün her günden farksız dedi. Ben o benim diyebildim. Birimiz haksız olmalıydık. Hayatın ne olduğu ile ilgili
Bu küresel piyasalar, bilgisayar farevine bir kez dokunarak dünyanın bir ucundan diğerine para aktaran m yonlarca yatırımcıdan oluşuyor. Ben bunlara "elektronik suradn veriyorum. Bu sürü Wall Street, Hong Kong, Londra ve Frankfurt g bi dünyanın kilit küresel finans merkezlerinde toplanıyor. Böyle merkezlere de "süper piyasa"
.... Mutsuzluk bir ceza değildir, deneyimdir. Coşku ve neşe de bir ödül değildir. O da bir deneyimdir. Hepsi hayatın içindedir ve yine insan içindir. Hisler, insana yolunda giden ya da gitmeyen şeyler hakkında ipuçları verir. Dikkat etmesi, odaklanması, emek vermesi, belki de koruması, sahip çıkması, desteklemesi gereken yerleri işaretler,
"Etik, erdem tutkular ve eylemlerle ilgilenir; her ikisinde de aşırılık, eksiklik ve denge vardır. Böylece insan az ya da çok korku veya cesaret, hırs, öfke, merhamet ve hatta sevinç ve acı hissedebilir, üstelik her ikisini de doğru olmayan bir biçimde; buna karşın, bunu, yapılması istenen zamanda ve şart altında ve neye karşı ve niye ve nasıl yapmak, dengedir ve en iyi olan, ki, bu da erdemi simgeleyen şeydir. Aynı zamanda eylemlerde de aşırılık, eksiklik ve denge vardır. Erdem, aşırısı hata, eksikliği sövgüye değer ve dengelisi doğru olup övülen tutku ve eylemlerle ilgilidir. İşte bu iki şey erdemi tanımlar." -
Nikomakhos'a Etik
Nikomakhos'a Etik
Sayfa 65 - Gendaş Kültür Sanat Yayıncılık
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.