Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
*Bu saatte kitap mı okunur?*
“Uyku saatlerim benimdir, nasıl istersem öyle harcarım, değil mi? “
Dikkat!!!
Günümüzde bilgiye ulaşmanın en kolay ve anlaşılır yoludur okumak. Zamanın koşturmacasında kitap okumaya ayrılan süre maalesef oldukça az bir süredir ve hızlı ve anlayarak okumak bir beceri değil zorunlu bir ihtiyaçtır. Bu yazıya başlamadan önce Türk Edebiyatının önemli yazarlarından olan Reşat Nuri Güntekin'in kitap okuma ile ilgili bir kısa
Reklam
UMBERTO ECO KİTAP NASIL OKUNUR :))
Kitap'ı tutan elinle, sayfaları çeviren elin arasında hemen hemen hiç boşluk olmamalı, parmaklarına ıslatman gerektiğinde, onları dikey olarak dudaklarına götürmelisin, mayasız ekmek ısırıyormuşsun gibi, yere tek bir kınıntı düşürmemeye dikkat ederek. Sözcük çok yavaş yavaş yenir, ancak dilinin üstünde erimeye bırakırsan dağıtıp yeniden birleştirebilirsin onu.
Kitap Nasıl Okunur?
“Lütfen kitaba acima, kitap bir süs eşyası degildir. Altını çiz, notlar al, gerekirse karala. Bu kitabı ne kadar hoyrat kullanırsan o kadar verim alırsın. Bazı imza günlerinde, defalarca okunmaktan, notlar alınmasından, altının çizilmesinden dolayı perisan olmus kitaplar görüyorum. İşte o zaman içimden, kitabın hakkı verilmis diyorum.”:::!!!
Yeni bir kuşak var, şu an liseyi tüketmekle, üniversite curcunasında sistem ne uygun görürse yöntemiyle bir meslek grubuna yönelmek üzere, dershanelere koşturuyorlar. Kimi salak mekânlarda toplanıp incir çekirdeğine eziyet muhabbetler ediyorlar. Ehliyetsiz ve çok hızlı araba kullanıyorlar. Birinci ve ikinci lig ayaktopu maçlarını sıkı sıkıya izliyorlar. Soma Linyit Spor’un averajını biliyorlar. O haftanın en tartışmalı penaltısını, günlerce ve dert edinerek uzun uzun tartışıyorlar. Kimi çok gürültülü müzikli barlarda buluşup, hiç bir şey konuşmadan, elde bira, birlikte dingildiyorlar. Çok bir şeyin hiç farkındalar. Tiyatroya gitmiyorlar. Sinemayaysa kimi çok moda Amerikan filimlerinde başrol oyuncularının nasıl giyindiklerini, nasıl davrandıklarını irdelemek için gidiyorlar, daha sonra onlar gibi giyinmeye, saçlarını onlar gibi taramaya, onlar gibi davranmaya özen gösteriyorlar. Kitap okumak gibi kötü alışkanlıkları yok. Ancak bir kitaptan söz edildiğinde, her konuda olduğu gibi, bu durumda da ahkâm kesmekten, topa girer gibi söze girmekten, topa vurur gibi, sözün gelişine yanıt çakmaktan hoşlanıyorlar. “Ben o kitabı gördüm!” gibi bir cümleyi sarfedebiliyorlar “Neyini gördün canım? Kitabın kapağını mı?” Kitap görücüye çıkmaz, alınır ve okunur. Kitabı bir kitapçı vitrininde ya da başka birinin elinde görmeyi, bu konuda yeterli bir görgü olarak kabullenebiliyorlar. Kitap okumamanın bir eksiklik olduğunu sezinleyenleriyse, oldukça kestirmeciler: “Kaç kitap okusam yeter?” diye soruyorlar. Okunması gereken kitap sayısını bir an önce tamamlayarak bu konudan kurtulmak istiyorlar.
İsteksiz bir kımıldanışla yerinden kalktı, kitaplığının karşısına geçti. Selim'e özenerek alınan kitaplar; yüzlerce kitap, çoğu hiç okunmamış duruyordu öylece. "Hiç evden çıkmadan beş yıl sürekli okusan, belki biter bu kitaplar," demişti Selim. Ne demek? Içinde birden, hepsini okuyup bitirme ateşi yandı: kitapları her görüşünde yanan eski ateş. Kaç sayfa eder hepsi? Bin sayfa, beş bin sayfa, on bin sayfa. Bir sayfa kaç dakikada okunur, yemek ve uyku saatleri çıkarılırsa geriye günde kaç saat kalır, cumartesi, pazar ve bayramlar için daha uzun süre konursa... istersem yutarım hepsini. Okuldaki günleri aklına geldi: boyle, hırsla eline aldığı kitapların beş on sayfasını okuduktan sonra içinin bir balon gibi nasıl söndüğünü hatırladı. Bir kitabı bırakır ötekine saldırırdı. Bu ümitsizce çırpınış, bütün kitapların yüzüstü bırakılmasıyla sona erer, büyük bir utanç ve hayata dönüş buhranları gelirdi arkasından.
Sayfa 27 - İletişimKitabı okudu
Reklam
"İyi eserleri okumak, geçmiş yüzyılların en kaliteli insanları ile sohbet etmek gibidir." Descartes
120 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.