“Her ikimiz de ölümü çok erken tanımışız,” dedi Breuer düşünceli
bir biçimde, “ve her ikimiz de erken yaşlarda acı bir kayıp ya
şamışız. Kendim için konuşacak olursam ben hâlâ bunu üzerimden
atamadım. Ama sizinki, siz bu kaybmıza ne diyeceksiniz? Sizi
koruyan bir babanızın olmaması nasıl bir şey?”
“Beni koruyan mı yoksa bana baskı yapan mı? Bu bir kayıp
mıydı acaba? Bundan emin değilim. Ya da şöyle demeli: Bu
durum, çocuk için bir kayıp olarak görülebilir, ama adam için
değil.”
“Bunun anlamı?” diye sordu Breuer.
“Bunun anlamı sırtımda babamı taşıma yükünü yaşamadım hiç,
onun yargılarının ağırlığı boğazıma çökmedi, benim yaşama hedefim
onun tutkularını gerçekleştirmek biçimini almadı. Babamın
ölümü bir nimet, bir özgürlük olarak da görülebilir. Onun geçici arzuları
asla benim yasam haline dönüşmedi. Kimsenin daha önce
geçmediği kendi yolumu kendim keşfetmek üzere tek başma bırakıldım.
Bir düşünün! Ben, Deccal, sahte inançlarla cinleri kovabilir,
her başarım karşısında sitemle acı çeken bir vaiz-babayla yeni
hakikatler arayabilir miydim? Tüm o yanılsamalara karşı yürüttü
ğüm mücadeleyi kendi şahsına bir saldırı olarak görecek bir babayla?”
“Ama”, diye araya girdi Breuer, “ona ihtiyacınız olduğunda sizi
korumuş olsaydı, yine de Deccal olmak zorunda kalır mıydınız?”
İnsan ister istemez, yaşamları boyunca kitlelerin devrimci hareketi üzerine bu denli çok konuşan, tıpkı bazılarının Mesih'in gelişini beklemesi gibi, yıllarca böyle bir hareketin ortaya çıkmasını bekleyen anarşistlerin, bu harekete hemen katılacaklarını, hareketle tamamen bütünleşeceklerini ve tüm varlıklarını harekete adayacaklarını düşünür.
Anne-Baba ve Çocuklar
“Yeni nesillere akılcı bir terbiye verme meselesi...”
Snelman ile arkadaşları Finlandiya’yı uyandırmak için bütün ümitlerini buna
bağlamışlardı. Gençlik meselesi Snelman’ın en sevdiği bir konu ve aynı
zamanda kendisinin en hassas ve ıstırap duyduğu meselesiydi.
Snelman kimi zaman gençleri yüzlerine karşı azarlıyor
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında durmaktaymış ve Karanfil Kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek bir çift sözü varmış.
Ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. Şimdi bu Karanfil Kız babasını fazla görememekten şikayetçiymiş. Çünkü adamcağız haftanın her günü, hatta bazen hafta sonları bile geç saatlere kadar çalışır,
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında durmaktaymış ve karanfil kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek bir çift sözü varmış.
ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. şimdi bu karanfil kız babasını fazla görememekten şikayetçiymiş. çünkü adamcağız haftanın her günü, hatta bazen hafta sonları bile geç saatlere kadar çalışır,