Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Julia özlem dolu bir nefes aldı ve gözlerini kapata- rak onun yanında olduğunu ve omuzlarına masaj ya- parak bütün ağrısını aldığını hayal etti. "Eğer orada olsaydım omuzlarına masaj yapardım. Bana yaslanır- dın ve ben de seni iyileştirirdim." "Hımm... Eminim yapardın." "Ben sana masaj yaparken, sen de başını bacakla-
Sayfa 72
Reklam
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
akşamlar Geçenlerde tekrarlanan sabahların verdiği mesajı bulup yazmamı istedi hocam @behiyemalkoc. Ama ben hiçbir şeyi tarif edildiği gibi yapamam. İlla bir parça değiştiririm. Pilava zencefil eklerim, sırf ne yapacağını görmek için navigasyonun gösterdiği yoldan çıkarım, cebi oraya değil de şuraya dikerim, bu yazıda da bunu yapıp tekrarlanan
Durum romantik değil, korkunçtu....
Saat 8’de Adnan geldi. Gülüyor, neşeli görünmeye çalışıyordu. Ama, yüzünün ifadesinde bir acılık vardı. Dedim ki: — Biz bu gece, yemekten sonra Nigâr’a gideceğiz. Adnan, o gece evde kalacağını ve İngilizlerin hükûmet darbesini o akşam yapacaklarını söyledi — Ne yapmak istiyorsun, diye sordum. — Biz bu gece evde kalmaya, sonra Meclis’e giderek, eğer kapayacaklarsa, orada bulunmaya karar verdik. — Olamaz! — Sen, kendin, “Hükûmetler düşmanımız, milletler dostumuz,” demedin mi? İngiliz milleti ve parlamenter hükûmetin en eskisi, millî bir cemiyete böyle bir şey yapılmasına engel olurlar. Birdenbire hayalimde Roma senatörlerinin Roma alınırken, sükûnla oldukları yerde oturduklarını gözlerimin önüne getirdim. Ben, birdenbire karar vermiştim. Kâğıtları topladım. En önemli vesika olan Mustafa Kemal Paşa’nın mektuplarını Mahmure Abla’ya bıraktım. Ondan sonra, çarşafımı ve mantomu giyerek Adnan’ın elinden yakaladım. O, isyan eden bir sesle: — Ben söz verdim, dedi. Fakat ben, bu sözün manâsız olduğunu, Anadolu’ya ne kadar önce gidersek o kadar doğru olacağını söyledim. Artık, Ortaçağ’ın bir destanındaki karakterler gibi hareket etmek zamanı geçmişti. Durum romantik değil, korkunçtu.
Ya bu kız bu oğlanın kıymetini bilemedi!
“Neden benim için çabalamayı bırakmadın?” (…) “Ne demek istiyorsun?” (…) “Doğruluk mu cesaret mi oynadığımız o akşam. Bir süre sonra annenin sevgisini kazanmak için çabalamayı bıraktığını söylemiştin.” Durdum. “Neden benim için de pes etmedin?” “Nedenini biliyorsun,” dedi sessizce. (…) “Çünkü sana aşığım, Ivy,” diye fısıldadı. “Senden vazgeçmek bir seçenek değil.”
Sayfa 228 - Yabancı yayınları/ Bishop ve Ivy LattimerKitabı okudu
Reklam
SÜT Senelerden beri yapmadığım şeyi yaptım: Süt içtim. Dükkânın içinde su buharı, süt kokusu, insanı ağlatıp uyutacak, kırk sene evvelki bir beşik hatırasına kadar sürüklüyordu... Evet, senelerden beri ne erken uyanmış, ne de süt içmiştim. İşe sütle başlıyorduk. Ne haristi parmaklarımız anamızın göğsünde. O ne dişsiz bir canavar ağzı idi
Diyebiliriz ki, günümüz insanları belki de fark etmeden şirke düşüyor.
"Abdullah b. Avf b. el-Ahmer anlatıyor: Müsâfir adında bir zat; Hz. Ali, Enbar'dan hareket ederek Nehrevanlılara karşı sefere çıkmak üzereyken: "Ey Müminlerin Emîri, sakın bu saatte yola çıkma. Akşam güneş battıktan üç saat sonra yola çık." dedi. Hz.Ali, bunun sebebini sorduğunda, Müsâfir şu cevabı verdi: "Eğer bu saatte
Sayfa 442Kitabı okudu
1938 sonbaharıydı. Andre on iki yaşındaydı ve anne-babasıyla birlikte Almanya'nın kuzeyindeki bir kasabada yaşıyordu. Bir akşam, katıldığı bir Hitler Gençliği toplantısından sonra eve döndü. Babasına ses­ lenerek, "Toplantıda bize yarın Yahudi dükkanlarını taşlayacağımızı söylediler. Benim de katılmam gerekir mi?" diye sordu. Babası ona düşünceli bir ifadeyle bak­tı: "Sen ne düşünüyorsun peki?" "Bilmiyorum. Aslında Yahudilere karşı değilim, onları tanımıyorum bile. Ama herkes taş atmaya gidecek. Ben ne yapmalıyım?" Ko­nuşmaları bu şekilde devam etti. Sonunda Andre şunla­ rı söyledi: "Anladım. Kararımı kendim vereyim istiyor­sun. Biraz dolaşmaya çıkacağım, geri döndüğümde de kararımı sana söyleyeceğim." Andre kısa bir süre sonra dönerek masanın başında oturan anne-babasına katıldı. ''Kararımı verdim, ama bu karar sizi de ilgilendiriyor." ''Nasıl yani?" "Yahudi dükkanlarını taşlamamaya karar verdim, ama yarın herkes, X'in oğlu Andre bize katılma­ dı, taş atmak istemedi, diyecek. Sonra da sana karşı bir şeyler yapacaklar. O zaman ne yapacaksın?" Babasının iç geçirişinde rahatlamanın yanı sıra gurur hissediliyordu: "Sen dolaşırken annenle ben de konu­şup şöyle düşündük: Eğer taşlamaya katılsaydın buna karşı çıkmayacaktık, çünkü kararı senin vermeni biz is­ temiştik. Ama taşlamayı reddetmen halinde Almanya'yı terk edecektik." Ettiler de.
Sayfa 67 - PdfKitabı okudu
Ne yazık ki yazmaya çalışmanın pek anlamı yoktu. Kelimeler aklına gelmiyordu. Bunun olmasından nasıl da nefret ediyordu. Son zamanlarda çok sık oluyordu... böylesi bir zorlukla daha önce hiç karşılaşmamıştı. Aidan McBridela tanıştığından beri yazmak zordu! Onunla bu akşam buluşacağı için endişeliydi. Hafif bir akşam yemeği hazırladı ama neredeyse
Sayfa 207
162 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.