Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Görüyorum ki,” dedim, “yakında bazı Parisli cebircilerle kapışacak gibisin; ama devam et.” “Soyut mantıktan başka, herhangi bir özel biçimde geliştirilmiş akıl yürütmenin geçerliliğini, dolayısıyla değerini reddediyorum. Özellikle de matematiksel çalışma sonucu ortaya çıkmış olan akıl yürütmeyi reddediyorum. Matematik bir biçim ve sayı
Sayfa 139
"'Sevmek tehlikelidir." "Biliyorum bunu. Daha önce birini sevdim. Sevmek, uyuşturucu almak gibidir. Başlangıçta kendini iyi hissedersin, bütünüyle verirsin. Ertesi gün, daha fazlasını istersin. Henüz zehirlenmemiş, o duygudan hoşlanmışsındır ve onun üzerindeki egemenliğini sürdürebileceğini sanırsın. Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür, sonraki üç saat boyunca unutursun. "Ama, yavaş yavaş onun varlığına alışır, ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin. Böylece, onu üç saat düşünüp iki dakika unutmaya başlarsın. Yakınında değilse, bağımlılarının uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri şeyi hissedersin. Uyuşturucu bağımlılarının, gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman hırsızlık yaptıkları, kendilerini aşağıladıkları gibi, aşk için her şeyi yapmaya sen de hazırsındır." "Ne korkunç bir benzetme!"'
Sayfa 75 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne korkunç bir benzetme!
Sevmek, uyuşturucu almak gibidir. Başlangıçta kendini iyi hissedersin, bütünüyle verirsin. Ertesi gün daha fazlasını istersin. Henüz zehirlenmemiş, o duygudan hoşlanmışsındır ve onun üzerindeki egemenliğini sürdürebileceğini sanırsın. Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür, sonra üç dakika boyunca unutursun. Ama yavaş yavaş onun varlığına alışır, ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin. Yakınında değilse, bağımlıların uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri şeyi hissedersin. Uyuşturucu bağımlılarının, gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman hırsızlık yaptıkları, kendilerini aşağıladıkları gibi aşk için her şeyi yapmaya hazırsındır.
- Ne düşünerek geldiler buraya bu çocuklar? Ne umarak? - Köy öğretmeni olacaklar ya... - Ne demek köy öğretmeni?.. Enstitülerin kuruluş amacına göre, bir yandan çiftçilik edecek, kaba zanaatlardan birkaçını yapmaya çabalayacak... Çocukları okutacak... Zeynel Ağa'larla boğuşacak... Nasıl taşınır bu kadar ağır yaşama yükü, ölene kadar? Ayda yirmi lira aylıkla... Daha doğrusu nasıl teklif edilir? - Edilir! Çünkü, buna karşı, sürüden alıp koyunken kurt yapıyorsun. - Anlamadım!.. - Hiç unutmam! Enstitüye öğrenci arıyorduk Maraş dolaylarında... Kimse çocuğunu vermek istemiyordu. Çok çocuklu babalardan birini sıkıştırdık, daha fazla direnemeyeceğini anlayınca, ne dese beğenirsiniz' "Haydi bakalım! Bizden de iki kurt karışsın Osmanlı'ya!" dedi. - Nereden çıkıyor bu kadar korkunç benzetme? - Çocuklarının bir daha dönmemek üzere sürüden ayrılacağını çok iyi biliyor.
Sayfa 290 - İthaki Yayınları, 5. Baskı (2011), İkinci Bölüm, Deney, 4, Dumanlı BoğazKitabı okudu
"Kati surette iddia ediyoruz ki, Türkiye'de yapılacak reformunun şartlarından birisi Bab-ı Ali'yi ortadan kaldırmaktır. Türkiye'nin çöküşüne sebep olan bütün zehirlerin kaynağı olup görünüşte cansız bedeninde barınmakla birlikte her daim yıkıcı bir faaliyet gösteren dayanıklı mikrobu yok etmek için; Bastille ve Kartaca gibi onu taş üzerinde taş bırakmayacak şekilde yerle bir etmek, meşhur bir benzetme ile arsasının üstünden sabanı geçirmek lazımdı." Türkiye'yi şu veya bu şekilde idam etmesi için cellada teslim etmekle görevlendirilmiş olan Bab-ı Ali düşmanın aleti olmuştu." Olabilecek en kötü şeyleri göze alarak pisi pisine ölmek ve bir koyun gibi boğazlamaya razı olmak yerine, elde silahla ölmek her halükarda daha iyiydi. İslamlaşmış bir Bizans'tan başka bir şey olmayan İstanbul bunu asla anlamak istemedi." Bu adam, en gülünç bir cani kukla ve aynı zamanda medeni dünya tarihinde hükümet başkanı olarak bir anda ortaya çıkarılmış bir aptaldır. Aynı zamanda da Türkiye tiyatrosunda oynanan bir trajedide tatminini memleketin düşmanları ile uzlaşmada arayan, ölçüsüz bir ihtirasın ve çok dokunaklı ve korkunç sapmalarla iktidarın verdiği gururun çılgına çevirdiği cahil, dar görüşlü ve aşağılık bir ruhun akla gelmez doğaçlamalarla, ne yazık ki, gerçeğe çok uygun bir şekilde başrolü oynayan bir komedi operası karakteridir." -Said Halim Paşa, 1921.
Reklam
beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh’un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız; ki benden bahsedin, çocuklarınıza beni örnek gösterin,, herkes zengin olmak yerine Hikmet olmak istesin, ah bir Hikmetim olsaydı
Kültürümüzde büyük boyutları olan diğer bir kale de paradır. Pek çok kişi maddi şeylere verilen değer ve önemi içeren materyalizm kavramını anlar ve bunun yanlış olduğuna inanır; buna karşın İsa materyalizmden bir kavram olarak değil, sahte bir tanrı olan paradan (mamondan) bahseder. NIV (New International Version) Mamon’u “para” olarak çevirir
Sayfa 111Kitabı okudu
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.