Suç, Ceza ve Vicdan Azabı
Nasıl başlık ama, mükemmel estetik duruyor değil mi ? Romanı ilk okuduğumda 12-13 yaşımdayken falan aklıma bu başlık gelmişti. “Ben olsam kitabın adını böyle yapardım” demiştim. İyi ki ismini ben koymamışım berbat olurmuş.
Neyse konumuz bu değil, kitabı incelemeden önce biraz vicdan azabını tanıyalım. Bu yazılar
Nereden başlayayım? Bu kitaba bayıldım. Hayal ettiğimden bile daha iyiydi. Pek çok sürpriz! Benimkini gece yarısı piyasaya çıktığında aldım ve neredeyse elimden bırakamadım.
Öncelikle...düğün çok güzeldi. Balayı daha da iyiydi. Stephenie Meyer "zevkli" bir balayı sahnesi yazarak harika bir iş çıkardı. Hiç kirli değildi. Güzeldi. Seks
Eser, içsel ve toplumsal çatışmaları merkeze alarak derin felsefi temaları işler. Benim kitaptan çıkarttığım bazı temalar şöyle:
1. İçsel ve Toplumsal Değerler Arasındaki Uçurum:
Eser, genç kızın içsel dünyası ile toplumun dayattığı değerler arasındaki uçurumu ele alır. Toplumsal eğitim ve ahlaki değerler, bireyin içsel dünyasıyla çelişir ve
"Kaçınılmazdan kaçmaya çalışmak
anlamsız bir çabadır."
-Lara Jefferson
Ruh kaçma derdinde, beden hapis. Kaçamamak, korkunç. Üstüne yuvarlanacak o çığ kütlesini beklemek, beklerken hiçbir şey yapamamak incitici. Bazı şeyler aniden bastıran tatlı bir yağmur gibi olmalıydı, hafif ve naif. Kesinleşmiş ve moleküllerine ayrılmış tüm olaylar bu denli üstümüze gelmemeliydi. Tüm çelişkilerin ortasında yaşam bizi bu kadar yormamalıydı.
Toprağa hiç dokunmamak, hiç nefes almamak gibi anlamsız bir şeyler var mesela, belirsizliğin ve netliğin savaşı arasında hırpalanan insanlar var.
Bazı şeyler anlamsız, bazı şeyler hiçbir anlam yükünü kaldıracak güçte değil.
Onları uzun uzadıya anlatmak, ne mümkün. (...)
"Kollarımda kanlar içinde yatarken bir insanda bu kadar kanın olduğunu ilk kez fark ediyordum. Sevdiğim kadının derin acısına şahit olmak ve hiçbir şey yapamamak korkunç bir ızdıraptı. Ölümü kucaklamak üzere olmasına rağmen bana çevirdiği buz mavisi gözlerinde hayat buldum. Dudaklarını araladı ama her ne demek istiyorsa sesi çıkmadı. Hemen ardından gözünden bir damla yaş süzüldü ve gözlerini son kez kapattı. Gözlerindeki yaşam parıltısının sönüşüyle birlikte benim hayatım da karanlığın esiri oldu."
Bazen ruhumuz göz kapaklarımızdan daha ağır olabiliyor. Bazen bakışlarımız.. belki de susuşlarımızdır ağır olan. Sessizce.. hiçbir şey yapmadan.. Gözlerini bile kapatmadan..
Her an birisini kaybediyoruz hayatımızdan. Kendimizden, bizden. Ruhumuzda binlerce kişi tarafından hazırlanan o şaşaalı masadan bir tabak eksiliyor. Eksiliyor eksilmesine ama