*evet yine spoiler içerir :')
Öncelikle bu kitabı daha iyi anlayabilmemiz için buraya şu deneyi bırakıyorum:
youtu.be/RQVB9ML8p_8?si=...
.....
Olimpos Yayınları, 5. Baskı (Kasım 2022)
Kitabımız, Bireysel Psikoloji'nin kurucusu Alfred Adler'e (1870-1937) aittir. Freud ile Viyana Psikanaliz Topluluğu'nu
"Ne yazık ki kitapları yakanların sağ kaldığı ve kendilerini haklı gösterdiği, kitapları yakmayanların ise nesli tükenen canlılar gibi yok olduğu bir dünyada yaşıyoruz."
Sayfa 14 - Yanan Kütüphaneden Doğan KitapKitabı okuyor
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
yine aynı sürükleyicilikte devam eden bir kitaptı. yoğunluktan dolayı bitirmem bu kadar uzun sürdü ama okumaya döndüğümde de akıp gitti. seride en çok puan kırdığım kitap bu oldu hem iyi bir zamana denk gelmediğinden ötürü hem de kitabın sonu hoşuma gitmedi açıkçası. kitabın büyük bir kısmını başladığım gibi okuyup sonrasında bir hafta gibi bir
— Krala karşı haklı olan bir bakan, kocasına karşı haklı olan bir kadın, subayına karşı haklı olan bir er iki kat ceza görmez mi? Zayıfların haklı olmaları hatadır. Rusların ve İngilizlerin karşısında İran zayıftır, bir zayıf gibi davranmalıydı.
Sevebilirim,
hem de nasıl,
dile benden ne dilersen,
canımı, gözlerimi.
Kızabilirim,
ağzım köpürmez,
ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında,
devenin öfkesi, kinciliği değil.
Anlayabilirim
çoğu kere burnumla,
yani en karanlığın,
en uzaktakinin bile kokusunu alarak
ve dövüşebilirim,
doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey
için, herkes için,
yaşım başım buna engel değil,
ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.
Yazık.
Merhaba kitap dostlarıımm
Yine ben ve yine bir seri kitap önerisi, seri kitap deyince de ben oldum artık
Serinin ilk kitabını yorumladığımda "Anka kuşu misali küllerinizden yeniden doğmanız dileğiyle" diye veda etmiştim sizlere.
Sizce Erda ve Adal küllerinden yeniden doğabildi mi? Yoksa her şey son mu buldu?
"Her zaman kalbinizin bir köşesinde kalmaları dileğimle..." diye bitiriyor yazarımız kitabını. Ne yalan söyleyeyim benim uzunca bir süre aklımdan çıkmayacak bir hikaye oldu. Birden fazla duyguyu aynı anda yaşadım seriyi okurken. Benim için oldukça duygu yüklü bir okuma oldu.
Kitapla ilgili bana çok hoş ve anlamlı gelen bir detayı paylaşmak istiyorum. Her bölüm başında birbirinden farklı şarkı adı yazıyordu ve bence kitaba inanılmaz bir keyif katmış. Her yeni bölüme geçtiğimde bu şarkıları dinledim.
İki ayrı kişinin benzer yerlerden yaraları olunca birbine şifa olacağını düşünenler bir süreliğine yanılacağız ne yazık ki. Adal' ın yaptığı bir yanlıştan dolayı Erda 'ya kendine ifade etmeye, affettirmeye çalışmasına şahit oluyoruz. Yapılan hataya tek taraflı bakamadım ben, yanlışta olsa ikisini belirli kısımlarda haklı buldum.
Kalbi kırık olan bir kadın ve aşkı için savaşan, kendini ispat etmeye çalışan bir adam.
Acaba aşk mı kazandı yoksa mutsuz son mu yaşandı?
Yazarın kalemiyle bu seri sayesinde tanıştım ve oldukça sevdim. Duygular okuyucuya tamamen geçiyor ve kitabın dili oldukça akıcı. Serinin son kitabıydı ve iki kitabı da okumak çok keyifliydi.
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim.
Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
Türkiye’deki kadın hakları mücadelesinin daha bebek adımlarını attığı dönemde Türk kadınının sesi olarak ön plana çıkan Nezihe Muhittin’in mücadelesini ve 1931 yılı itibarıyla genç Cumhuriyet toplumundaki Türk kadınının yerini konu edinen “Nezihe Muhittin ve Türk Kadını 1931” adlı bu eser, Türk modernleşme sürecinde kadınların oynadığı rolü
Tabiat dörtlemesinin ikinci kitabı TOPRAK’a yapıyorum ikinci incelememi.
İlk kitap SU’yu okurkenki hayranlığım hala gözümün önünde, kitabı alırken bu kadar beğeneceğimi hiç düşünmemiştim…
Gelgelelim TOPRAK’a. Buket Uzuner “TOPRAK’ı, SU’yu yazarken yaşadığım gibi akıcı ve keyifli bir dönemde yazamadım.” diyor ‘Teşekkür ve Bilgi’ bölümünde. Bu
Saygı uyandırmayı becerebiliyorum, sevgi uyandırmaya ise yeteneğim yok. Ne yazık ki,
saygı duyan insanlara karşı bunu haklı çıkaracak hiçbir şey yapmadığım için, sonunda ortada
gerçek bir saygı da kalmıyor.