Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşam
Öldüğümüzde ne olacağız abla? Bakışlarımı dalgınlığımdan kurtarıp sordum, Anlamadım ayşe? Öldüğümüzde diyorum.. Ne olacağız? Hüzün dolu bir merakla başını hafifçe kırıp sorduğu bu soru, ben de aynı yanıtsızlığı barındırsada onun zihnindeki soruları dik tutabilmek amacıyla, derin bir nefesle cevapladım.. Meslek gibi oldu sorun.. Terfiside
Zübeyr Gündüzalp Ağabeyin Afyon Ağır ceza Hâkimliği Müdafaası
Afyon Ağır Ceza Hâkimliğine, Gizli cemiyet kurmak ve devletin emniyetini bozmak suçuyla müttehem bulunmaktayım. Aşağıda arz edeceğim vecihle böyle bir suçu işlemediğime kat’î kanaatiniz geleceği için bu ittihamı daha şimdiden reddediyorum. Evet, Risale-i Nur talebesi olduğumu memnuniyetle ve ilan edercesine söyleyebilirim. İnkâr etmek, Risale-i
Reklam
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~ Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!.. 1 Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir... Kitab-ı Aşk, İskender Pala
Abdülhak Şinasi Hisar
Abdülhak Şinasi Hisar
'ın
Roman Sanatı
Roman Sanatı
Eserinin Tercümesine Önsözü: ROMANA DAİR BAZI HAKİKATLER İnsan, bütün hayatında alâka duyduğu bir mevzu üzerine bazı suallerle karşılaşınca, fikrini istediği gibi anlatabilmek için bir kitap yazmak veya hiç olmazsa bir konferans vermek lâzım geldiğini düşünmeğe başlıyor. Ancak, konferans dinletmek şöyle dursun, verdiği
#Sual; Kâlû Belâ ne demektir? #CEVAP; Allah dünyayı ve içindeki varlıkları yaratmadan evvel, öncelikle gelmiş ve gelecek bütün insanların ruhlarını yaratmıştır. Bunları ruhlar âlemi denilen bir âlemde bir araya getirmiştir. Daha sonra hepsini birden huzurunda toplayarak kendilerine hitâben: اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ - Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye sormuştur. Ruhlar da: قَلُوا بَلى Evet, sen bizim Rabbimizsin, diye cevab vermişlerdir. "Ancak sana ibâdet eder, senden yardım dileriz" demişlerdir. İşte bu konuşmanın vuku` bulduğu zamana, Kâlû Belâ denir. Allah daha sonra insan ruhunun bu sözünde ne derece samimî ve doğru olduğunu ortaya çıkarmak için, şu dünyayı bir imtihan yeri olarak yaratmıştır. Ve her bir ruhu ayrı bir bedene yerleştirerek, onları belli zaman aralıklarıyla şu imtihan meydanına göndermiştir. Böylece insanın önüne iki yol açılmıştır: Ya akıl ve iradesini iyiye kullanarak Kâlû Belâ`daki gibi Allah`ı Rab tanımakta devam edecektir. Yahut da iradesini ve aklını kötüye kullanarak Rabbini ve Allah`ını inkâr edecek, O`na kulluktan kaçacak, şeytan`ın yoluna sapacaktır. Allah`a sonsuz şükürler olsun ki, biz Müslümanlar, Kâlû Belâ zamanında Rabbimize verdiğimiz sözde duran kimseleriz. İnşâallah son nefesimize kadar da bu sözümüzde durmaya devam edeceğiz. İLM-İ HAL
ÇAY DEMLEYİP GEÇMEYİN
Ahmed Yesevi Hazretleri, Çin hududundaki Hıtay adında bir yere gidiyor. Çok sıcak bir günde yol kenarında dinlenirken, bir köylü, doğum yapmakta olan zevcesi için dua istiyor. Hoca, dua ediyor ve doğum kolay oluyor. Bunun üzerine köylü kendisine çay ikram ediyor... Hoca Yesevi, o zamana kadar hiç görmediği çayı içince rahatlıyor ve harareti gidiyor... Ellerini açıp dua ediyor; "Ya Rabbi bu içeceğe revaç ver. Bizi sevenler içsin, faidelensinler." Çayın Türkistan'da bilhassa tasavvuf erbabı arasındaki rağbetini bu duaya bağlarlar. Dervişleri uyanık ve zinde tuttuğu için "Evliya Çorbası" da denir. "Çay içelim, çay içelim nefsü hevadan geçelim" diye ilahiler bile vardır... Ehl-i dil; "Çay, Peygamber efendimiz zamanında olsaydı, Allahü Teala bilir ya sünnet olurdu. Zirâ çay sohbete sebeptir." demişler. Çaya çay demek için şartlarından: Şu halde çay, küçük ve şeffaf bardakta göz doldurmalıdır. Dudak renginde, dudağına kadar dolu ve yakıcı olmalıdır. Yarısına kadar konmuş çay bardağını görüp, kahveci çırağına; "Bu ne oğlum?" diye sorup da; "Dudak payı" cevabını alan müşterinin; "Yavrum ben de deveye benzer bir hal mi var? Benimkini kulaklarına kadar doldur" dediği meşhurdur ... *Çayın haddi yoktur...* "1 çay beyhûde, 2 çay faide, 3 çay kaide, iç 4'ü at derdi, madem çıktın 5'e, sürgit 15'e". * Sohbet-i erbâb-ı dil bir lafza sensiz olmasın. Hürmetin inkar eden, dünyada hürmet bulmasın... Bu beyit de çay için söylenmiştir.
Reklam
Taş Parçaları
III Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana Al bu taşlar senin olsun… O halde ve bundan böyle Bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların boşluğa bağırsınlar, birlikte; Kan kusacağız. Kan kusacağız.
Mesele sadece Tanrı ve Din mi? Hani Tanrı, din hakkında konuştuğunuzda bir türlü karşı taraf ile anlaşamazsınız da sorunun konuştuğunuz konudan olduğunu zannedersiniz, konuştuğunuz konudan şüphe etmeye kalkarsınız? Ne için karşı taraf ikna olmadı diye mi? Bu zamana kadar Tanrının, dinin elbette kanıtlanabileceği, Tanrı ve din bilinemezse ve
Yusuf Kaplan
Bir ruh atılımı kıvılcımı: Direniş, diriliş ve varoluş yolculuğu Tanzimat’la yönünü, Cumhuriyet’le yörüngesini yitirdi Türkiye. Yönünü ve yörüngesini yitiren bir toplumun, ruhunu da yitirmesine yol açacak zihnî ve ahlâkî bir savrulma yaşaması mukadderdi. Bu yazıya dün bıraktığım yerden devam ediyorum, iki asırdır yaşadığımız medeniyet krizinin
Her insan, ne kadar müspet yaradılışta olursa olsun ölümünden sonra tekrar dirilmeyi düşünür, özler. Bu hayat dediğimiz mihnetler silsilesinin çok ileri zamana, müpheme atılmış bir mükâfatı gibidir. En müsait ve daima kazanacak olan kâğıtlarla oynanan bir oyun gibi, yeniden, âdeta baştan aşağı beğenmemek, inkâr etmek, değiştiğinden dolayı sevinmek için kalmışa benzeyen küçük bir mazi şuurundan başka her şeyi, her tarafı değiştirmek, güzelleştirmek şartıyla tekrar yaşamağa başlamak insanlığın elbette vazgeçemeyeceği bir hülyadır. " Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi TANPINAR
Reklam
Zaza-Kürt İlişkisi Üzerine Notlar Zaza-Kürt ilişkisi genellikle dil üzerinden tartışılıyor. İlk yıllarda yeterince anlaşılmayan, anlaşılmak istenmeyen Zazaca ile Kürtçe´nin farklılıĝı, ayrı diller olduĝu artık daha iyi görülüyor. Akademik alanda yapılan çalışmalarla, bilinen, bilim yöntemi ile izah edildi. Bilinen diyorum, çünkü Zaza ve Kürt
☕...ÇAY Deyipte Geçmeyin...☕ ✍🏻Ahmed Yesevi Hazretleri, Çin hududundaki Hıtay (Çin demek) adında bir yere gidiyor. Çok sıcak bir günde yol kenarında dinlenirken, bir köylü, doğum yapmakta olan zevcesi için dua istiyor. Hoca, dua ediyor ve doğum kolay oluyor. Bunun üzerine köylü kendisine çay ikram ediyor... Hoca Yesevi,o zamana kadar
Bitkiler, Hayvanlar Ve Canavarlar...
Af dilemek istediğim birkaç canlı türü var. Bunlar bitkiler, hayvanlar ve çocuklar. Ama sadece çocuklar. Şimdi size hem kendimden utandığım, hemde iyi ki yaşamışım dediğim birkaç şeyden söz edeceğim. Öncelikle bitkilere verdiğim zarardan ne kadar utandığımı anlatacağım. Ancak aynı zamanda bunu iyi ki yaşamış olduğumu da söyleyeceğim. İşte tamda
Modern Parababalarının en büyük silahı, elinde bulundurduğu tüm yazılı ve görsel medyadır. Gün boyu 24 saat, durup dinlenmeden yayın yapan bu medya kanallarının ortak özelliği, hepsinin beyin yıkama araçları oluşlarıdır. Haber kanallarından eğlence kanallarına, magazin kanallarına, spor kanallarına varıncaya kadar hepsi ya doğrudan ya da dolaylı
Yasin Pişgin Hoca'dan, Kabir Azabını inkar eden Mehmet Okuyan'a Sağlam Bir Reddiye... ****************************************** Şimdi diyor ki; "Kur'an'da kabir azabını ima eden bir ayet yok..." Haydi sünnetteki meşhur pek çok rivayeti bir kenara bırakalım da tam da onun dediği gibi Kur'an penceresinden kabir azabına
295 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.