Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Niçin Okumalıyız?
“İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen Ya nice okumaktır.” Yunus Emre Yunus’un da dediği gibi önce kendimizi bilmeli, tanımalıyız. Gücümüzü, yetenek ve kabiliyetlerimizi, acılara dayanabilme eşiğimizi, güçlüklere karşı baş edebilme seviyemizi bilmeli ve kendimizi doğru ve güzel istikamette sürekli eğitmeli,
NEDEN YAZIYORLAR?
Jorge Luis Borges
Jorge Luis Borges
: “Yazmaktan vazgeçemem. Şunu her zaman anladım ki, benim kaderim bir okur ve ileriyi düşünmeden bir yazar olarak hep edebiyata dönük oldu. Ben acil bir soruna, bir iç gerekliliğe cevap vermek için yazarım.”
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
: “Dostlarım beni daha çok sevsin
Reklam
Yine inanırız...
Önce öp sonra doğur beni, Bir daha beni sevdiğini söyleme ama... Neden biliyor musun? Çünkü yine inanırım...! 🌾
Cemal Süreya
Cemal Süreya
Hangi kendinden söz ediyorsun sen? Tanıyor musun orada, durduğun yerde yaşayanı gerçekten? Kimin için yaşıyorsun bu hayatı? Kendin için değil, başkaları için hiç değil. Ben böyleyim deyip kurtulamazsın kendinden, bunu en iyi sen biliyorsun. En son dediğinde üzerinden haçlı orduları geçmişti sanki. Kimi yaşıyorsun sen orada? Yıllar önceki o
"ŞİA GERÇEĞİ ve İRAN... İhsan Şenocak'ın Kaleminden."
Büyük Yürüyüş Allah Rasulü “kuruluş”, sahabe ise “yükseliş” dönemidir. Risaletin bereketi ve sahabe olmanın feyziyle onlarca yıl, yıllara sığdı. Hicaz ve çevresi insanlığın diriliş havzası oldu. İslam önü alınamayan bir hızla yayıldı, şehirler, ülkeler İslam Devleti’ne katıldı. O günleri tahayyül edin. Sürekli yeni fetihler var. Mısır, İran ve
Ahlâkdışı Anlamda Doğruluk ve Yalan Üzerine - Friedrich Nietzsche
Bir zamanlar, sayısız güneş dizgeleriyle akarak uzayıp giden evrenin kıyıda köşede kalmış bir yerlerinde, bir gök-cismi varmış; bunun üstünde yaşayan bazı kurnaz hayvanlar da, bilme yetisini bulup kurmuşlar. Bu, “Dünya Tarihi”nin en gözüpek ve en yalancı dakikası olmuş: ama işte, yalnızca bir dakika sürmüş. Doğanın birkaç soluk alıp verişi
Reklam
Ayak değmedik bir yere
Önceleri yerde ekmek görülmüşse üç kere öpülüp alna konulup ayak değmedik bir yere bırakılırdı ekmek. Yazılı olmayan bir kuraldı bu. Şüphesiz ekmek önemli bir metafor kültürümüzde. Hepimizin ideali; elimizin ekmek tutması, bir kuru ekmeğe muhtaç olmamak, ekmeğini yediğimiz insanları incitmemek, ekmek teknelerimizi kaybetmemek. Öyle ki ekmeğe el basmak demek, Kur'an'a el basmakla eş değer bir şeydi sanki toplumda. Sözüne inanmadığımız insan ekmeğe el basarsa ve yine de yalan söylüyorsa, ekmeğin onu çarpacağına dahi inanırız. "Ekmek çarpsın ki, ekmeğe el basarım ki" söylemleri ile karşı tarafı ikna etmeye çabalarız. Önceleri ayak değmedik bir yere üç kere öpüp alna koymak şartıyla bıraktığımız ekmekler şimdi neden çöp konteynerlarında? Üzerine basmaktan korktuğumuz, elimizi ekmeğe koyup da yalan söylersek başımız musibetten ayrılmaz diye korktuğumuz ekmekler şimdi neden çöp konteynerlarında? Iyiyi ifade eden çoğu değerin çözüldüğü, kötüyü ifade eden çoğu değerin ise daha çok görüldüğü bir toplumda çöp konteynerlarının ekmekle dolu olması şaşırtmamalı, değil mi?
Kurmaca kavramının sözlük anlamına baktığımızda karşımıza "Olmadığı halde varmış gibi tasarlanmış, kurgulanmış," ifadesi çıkmaktadır. Edebiyatta kurmacanın yer aldığı türlerse roman, öykü, anlatı ve oyundur. Kurmaca metinler salt gerçeklikten hareket edilerek yazılsalar bile hayal gücünü içerirler. Yazar bu metinlerde okur için yepyeni bir dünya sunar. Yani kurmacanın da kendine has bir gerçekliği, kendine has bir evreni bulunmaktadır. Okur olarak metinlerde var olan evrene, karakterlerin gerçekliğine inanırız. Fakat özellikle modern edebiyat edebiyat döneminden başlayarak postmodern zamandaysa çoklukla tekinsiz (güvenilmez) anlatıcı kullanımı devreye girmiştir. Burada anlatıcının hayalle gerçeği birbirine karıştırarak anlatımı metin içindeki gerçeklik algısını bozar. Okurun bocalamasına ve neye inanacağını bilmemesine neden olan bu anlatım tarzı, kurmacanın kendi gerçekliğini bozarak bizlere aslından anlatılanların "Olmadığı halde varmış gibi tasarlanmış" olduğunu gösterir. Kurmacanın gerçekliği denilince Bilge Kültür Sanat Yayınları tarafından 2017 yılında yayımlanan Şerefnur Atik'in Metinlerarasılık ve Kurmacada Gerçeklik Üzerine adlı kitabı kıymetli bir eserdir. Keza kurmaca kavramının geçtiği geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz değerli yazar Yıldız Ecevit'in İletişim Yayınları'ndan çık Kurmaca Bir Dünyadan adlı eseriyle Arjantinli yazar Ricardo Piglia'nın DeliDolu Yayıncılık tarafından yayımlanan Kurmaca ve Eleştiri adlı eserlerinden bahsedebiliriz. Kurmaca ve kurmacanın gerçekliğini detaylıca anlatıp kitap önerilerinde bulunduğum videoyu izlemek için: youtu.be/ZNrbgsyeZs4
Neyi bilebiliriz?
Neyi bilebiliriz normalde gerçekten? Gördüklerimizi mi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı, bize anlatılanları? Bize gösterilenleri? Ben doğduğum günü biliyorum. Emin miyim,evet. Neden eminim bu kadar ? Bilmiyorum. Orada mıydım? Bilinç olarak sanmıyorum. 1492'de keşfedildi Amerika. Nereden biliyorum, nasıl inanıyorum 500 yıl öncesinin bana
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.