Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Fakat yalnız olmak, özünde ne pozitiftir ne de negatif. Her şey sizin nasıl olduğunuza bağlıdır."
İçimizdeki yaralı çocuğun ilişkilerimize etkisi
Çocukluğumuzda ifade edemediğimiz acılarımızı bir sırt çantası gibi taşırız ve biz farkına bile varmadan hareketlerimizde ifade bulurlar. Daha düşünmeye firsat kalmadan belli bir biçimde davranmış oluruz. Bir ilişkide en büyük sorunları bu tür tepkiler yaratır. Ne yazık ki, geçmişte çözülmemiş öfkeleri ve ıstırapları kendi tepkilerimiz
Reklam
Tüm girişimlerine yönelik "Yapamazsın, senin için zor olur, sen değil de bir başkası yapsın, yanlış düşünüyorsun." Sevgi ve güzellik dolu yaklaşımlarına "Ne yapmaya çalışıyorsun." Bakışlar ve davranışları karşısında"yanlış anlaşıldım" düşüncesinin oluşması gibi tüm girişimleri negatif tepkiler ile bastırılmış bir yaşam biçimi benimsetilerek yaşatılmış bir hayat...
Yalnızlık Yalnızlık ise kimi insan için ihtiyaç, kimisi için tercih, kimine göre de kurtulamadığı bir derttir. Öznel bir durumdur. Bir duygudur ve değer yüklüdür. İnsan bazen yalnız bırakılır, bazen yalnız kalır, bazen yalnızlığa itilir, bazen de uzlete çekilir. Yani... Yalnızlık içsel ve dışsal süreçlerin ortaya çıkardığı bir durumdur. Yalnızlığın içgörü sağlayan, insanı kendisine yaklaştıran/kavuşturan ve bir özgürlük bölgesi oluşturan pozitif tarafları vardır. Bir de... Kendine, insan'a ve hayat'a yabancılaştırabilen, içsel ve dışsal yalıtılmışlığa götürülebilen negatif yönleri...
Dindarlık ve yalnızlık insan tecrübesinin temel görünümleriyle ilgilidir. Dindarlık, duygusal tecrübeleri, düşünceleri ve davranışları çok güçlü bir şekilde etkiler. Dindarlığın bazı formları psikolojik iyi olma ile bağlantılı iken diğer bazı formları ise psikolojik uyumsuzlukla ilgilidir. Ayrıca dindarlık ve yalnızlık, ilişkilerin nitelik ve fonksiyonlarını belirleyen kavramlardır. Şöyle ki yalnızlık durumunda karışık /olumsuz ilişkiler insanlarladır. Yani bu durumda yönelinen obje insandır. Dindarlıkta ilişki ise, temel olarak Allah'la veya ilahi bir yapıyladır.!9? Batı'da yapılan tecrübi araştırmalarda, dindarlık-yalnızlık ilişkisi, şu şekilde ortaya konulmuştur: Paluotzian ve Ellision 1982'de ve yine Ellision 1983'te UCLA yalnızlık ölçeği ile dint iyi olma ölçeği (Religious Well-Being Scale) arasında anlamlı negatif bir ilişkiye ulaşmışlardır. Jones ve arkadaşları 1985'te kültürler (Puerto Rico'lu öğrencilerle USA'lı öğrenciler) arası bir araştırmada, yalnızlık-dindarlık arasında anlamlı negatif bir ilişkiye ulaşılmıştır. Johnson ve Mullinş 1989'da genellikle sağlıklı yaşlılar örnekleminde yaptıkları çalışmada, dinin sosyal görünümlerine önemli düzeydeki katılımın düşük yalnızlıkla önemli derecede ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Yine onlar, dındarlığın sosyal boyutunu canlı tutan ve dini grup-klise sorumluları tarafından ziyaret edilen yaşlıların daha az yalnız oldukları sonucuna ulaşmişlardir.188
Sayfa 267Kitabı okudu
"Verilerimize göre ilköğretim ve orta öğretim mezunları, yükseköğretim ve lisansüstü mezunlarından daha fazla iç güdümlü dindar oldukları görülmektedir. Ortaya çıkan bu istatistiksel tablo, daha teslimiyetçi bir dini tutum ve davranış içerisinde olan eğitim düzeyi düşük yetişkinlerin, bilişsel olarak daha az dinsel şüphe yaşadıkları gibi sosyo-psikolojik ve bilişsel faktörlerle açıklanabilir. Anket uygulamasına katılan örneklemden hareketle Müslüman-Türk kültür örüntüsüne sahip bir sosyal yaşam içerisindeki bireylerin eğitim düzeyine göre bu şekilde ayrışmaları, temelde dinsel ve/veya seküler düalitesine sahip Türk eğitim sisteminin niteliği ve sosyal öğrenme çerçevesinde kitle iletişim araçlarının sosyalleşme süreçlerine yaptığı din sunumuyla da ilişkilendirilebilir. Genelde eğitim sistemleri, bireylere hem yeni perspektif ve değerlere açılma olanağı verir hem de geleneksel değerler konusunda daha akılcı/rasyonel düşünmeyi özendirir. Fakat Türk eğitim sisteminin, bir açıdan bakıldığında dinsel normlardan dışlanarak seküler/ dünyevi bir yapıya sahip olması, örneklemi oluşturan bireylerin belki de dinsel inanç ve pratiklere ilişkin bazı şüphelerinin oluşmasına neden olabilir; bazen de bu ve benzeri sebepler, ilgisiz bir tutum ve davranış yönelimine yol açabilir. Öte yandan, yetişkinlerin sosyal oğrenme süreçlerinde önemli fonksiyon icra eden kitle iletişim araçlarında, genel olarak dine ve dinsel konulara olan ilgisizlik ya da argılarla kuşatılmış yanlış yönlendirme gibi faktörler de dindarlık olgusunun sağlıklı biçimlenmesini negatif yönde etkileyebilir.” ,
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam
3.4.3. Hikmete Sarılma Modeli Bu modele göre din, elem ve ıstırapları negatif olarak algılama potansiyelini olumlu yönde değiştirir." Yani din, insanlara her hadisede ilahi bir hikmet, kaderi bir sebep bulunduğu inancını yerleştirmekte ve onların hadiselere daha sağduyulu ve iyimser bir bakış açısı ile bak. malarını sağlamaktadır. Benzer şekilde zorluklar ve tehlikelerle dolu bir dünyada yaşayan insanın, kader inancıyla birlikte inandığı varlığın koruyuculuğunu hissederek rahatlaması, hayata olumlu bakmasına ve ümitli olmasına önemli katkılar sağlamaktadır.116 Bu model Tanrısal eylem düşüncesi teorisi ve olumlu duygular teorisi olarak da adlandırılır.” 117
Sayfa 154Kitabı okudu
" Yalnızlık duygusu ve sosyal ilişkilerle ilgili değişkenler, atılganlık, kendini açma, riske girme, benlik bilinci ve çekingenlik gibi yaşantılardır. Çekingenlik, eksik benlik bilinci, duygusal uyarılma ve çatışmalar ve sosyal anksiyetenin yalnızlık duygusunun oluşmasına sebep olduğu belirtilirken; atılganlık, riske girme, benlik saygısı ve kendini açma yaşam doyumu ve iyimserlik gibi yaşantılarla yalnızlık arasında ters bir etki ve negatif korelasyon olduğu tespit edilmiştir. Yalnızlık durumunda kişi değersizlik, göz ardı edilme, ihmal edilme, çekici olmadığı ya da yanlış anlaşıldığı yönünde düşünceler geliştirir ve bu düşünceler olumsuz duyguların ortaya çıkmasına neden olur. Ayrıca, çocuk istismarı ve ihmal, fiziksel sağlık sorunları, stres ve ölüm nedeni ile birisini kaybetme gibi yaşam olaylarının yalnızlık ile ilişkili olduğu sonucuna da varılmıştır. Yalnızlık yaşayan bireyler, bazı tipik davranışlarla durumlarını yansıtmaktadır. Bu kişilerde başkalarına öfkeli duygularla yaklaşma, mutsuzluk, keder, korku, anksiyete, gerginlik, yerinde duramama, can sıkıntısı ve depresyon gibi durumlar gözlenmektedir. Kişisel özellikler, sosyal ilişkiler ve bu ilişkilerden beklentiler, ekonomik durum ve kültürel faktörlerin kişinin yalnızlığa olan duyarlılığını etkilediği belirtilmiştir.“
Wesss'in ortaya koyduğu görüşleri, alan çalışmasıyla araştırma imkânı bulan de Jong Gierveld ve Raadschelders, yalnızlığın üç boyutundan bahsederler: Duygusal yalnızlık, karakteristik yapısı/ ilk boyutu itibarıyle sevgi ve mutluluk gibi pozitif duyguların yokluğunu; korku ve belirsizlik gibi negatif duyguların varlığını barındırır. Yani insanın sevgisine, beklentilerine, değerlerine istediği ve hak ettiğine inandığı olçüde yanıt alamaması üzerine yaşadığı yalnızlıktır. Sosyal yalnızlıgın mahrumiyet boyutu, yalnızlığın doğasındaki ilişki kaybına işaret eder, Yalnızlığın zaman boyutu ise, üç alt başlığı barındırır: Tecrübe edilen yalnızlık süresine bağlı olarak, yalnızlığın değişmezlik /süreklilik (kronik) boyutu, yalnızlığın geçicilik boyutu ve kişinin yalnızlık yaşantısının kaynağını/ sebebini ötekiye izafe etme boyutu."
1. İmkansız Çift
Her şeyden öte her birimiz ilk aşka kadar takip edebileceğimiz bir aşk objesi seçeriz. Freud bunu daha öz bir şekilde ifade eder: Bir seksüel ilişkide hazza sahip olabilmek için ensest yasağının yenilmesi gerekir yoksa o ilişki işlemez. O, bunun daha çok ikinci evlilikte ya da ilişkide olabileceğini de ekler. Öyle görünüyor ki ilk ilişki geçmişin bütün negatif ağırlığını taşımaktadır.
43 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.