Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Akşam olunca bu zavallı genç dünden biraz daha neş'esiz, hayattan bir parça daha bedbin olarak yatağa yatar. Müreffeh bir hayat sürmek ve. mes'ut olmak ister. Fakat bilmez ki her iş az, çok yorucu bir ceht sarfını müstelzemdir. Hiç bir sevinç zahmetsiz elde edilmez. Her saadet bir enerjiyi istilzam eder.
NEŞ'ESİZ
Ben ağlıyorum, gülen hayatın Bir gölgesidir yüzümde gümrâh(yolunu şaşırmış). "Ben ağlıyorum fakat yüzümde yolunu şaşırmış hayat gölgesi gülüşü var. "
Sayfa 467 - Akçağ YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz. Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı. Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime; Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime: "Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür; Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür." Yahya Kemal BEYATLI
94 syf.
9/10 puan verdi
İlk Namaz
Ömer Seyfettin, “İlk Namaz” adlı hikâyesinde kendisinin namaz kılmak için kalktığı keskin bir soğuk kış sabahında duyduğu ezan ile birlikte on beş sene önce yaşanan bir olayı anımsamasını anlatır. Birbiri içerisine geçmiş üç bölümden oluşan öyküde otobiyografik izlenimlerinden yola çıkarak Ömer Seyfettin, insanlığının çocuk saflığının bozuluşunu,
İlk Namaz
İlk NamazÖmer Seyfettin · Timaş Yayınları · 2011850 okunma
Moda hep var demekki :)
Şâir Hüsnî'nin (v.1894) bir gazeli; Şîvesiz yâr ile ülfetde letâfet göremem Neş'esiz bezm-i mahabbetde halâvet göremem Sûretâ yâr görünen ma'nîde ağyârdır hep Her görüşdüğüm ehibbâda sadâkat göremem Modaya mâ'il olan kimse sayılmaz âkil Dâ'imâ şık gezen âdemde fetânet göremem
Fatih önce bize bir şehir hediye etti; ona bir medeniyetle kültürün tohumunu attı. Sonra bu şehri Anadolu'nun beyni haline koydu. XX. asırda biz bu şehri, pek çok Afrika ve Avustralya şehirlerinde bile rastlanmayan zevksizlik, duygusuzluk abidesi haline getirdik. Bugün şehirciliğin katledildiği şehir İstanbul'dur. Bu öksüz beldenin şekilsiz, manasız, neş'esiz yollarında dolaşan san'at iradesi varsa eminim ki şöyle hıçkırır: Utandım ağlayarak, ağladım utanmayarak!...
Reklam
Geceleyin kar yağdı ve sabahleyin Çukurca, bahçeler, şose eski sessizliğine büründü. Hele Çukurca!.. Çukurca'nın sessizliği duygulu ve ezici bir sessizlikti. Kış uzadıkça sakin uyuyan ölülerin, köyünden, toprağından alınıp sürülmüş, şimdi kimbilir nerelerde yalpa vuran insanların, eski savaşlarda şehit düşmüş gençlerin ruhları akşam karanlığıyla birlikte evlere sokuluyor, insanların yüreklerine dalıyor, basık, neş'esiz evlerde söylenen türkülerle dile geliyordu.
Sayfa 192 - Ötüken Yayıncılık
Geri13
55 öğeden 46 ile 55 arasındakiler gösteriliyor.