"Valla ben çok iyi bir insanım" diyen biri kusura bakmayın da ruh hastasının önde gidenidir bence.Kime göre neye göre iyisin iyilik fakültesi vardı da onu mu bitirdin? Altı haftalık hızlandırılmış iyilik kursuna mı gittin?
Edepli ol
Seni merkep sanmasın
Düzgün dur
Seni çirkin sanmasın
Zeki görün
Seni cahil sanmasın
Ne anladın hayattan
Başkasına yaşadın hep sen
Sesini bile çıkarmadan
Yaşadın mı yani sen?
Kime göre yaşadın
Hep başkasına yaşadın
Merkep demesin diye
Konuşmanı
Çirkin demesin diye
Şeklini
Cahil sanmasın diye
Kendini
Ortaya döktün
Neye yarar?
Bazen şöyle olur: Bir yerden geçersiniz ilk kez, bir gülümsemeye tesadüf edersiniz ilk kez fakat ezelden tanıdıkmış gibi hissettirir. Hiç gitmediğiniz bir kentte dahi olur bu. Benzeteceğiniz yerler yahut insanlar da değillerdir üstelik. Fuat Sevimay, "Geçmişte bulunduğumuz bir yere, mahallemize, okulumuza, sokağımıza, evimize rast gelince
"Eğer size Tanrı'nın şu kapının ardında olduğunu, onu göremeyeceğinizi ama sesini duyabileceğinizi söylersem, O'nun size ne demesini isterdiniz?"
"Benden özür dilemesini isterdim." dedi Peri.
"Adalet, karmaşık bir kelimedir. Kime göre adalet, neye göre? Dünya tarihinin en katı bağnazları, fanatikleri, kendi kafalarındaki 'adalet' uğruna en ağır adaletsizlikleri işlemişlerdir." "O çok yücelttiğin 'adalet' konusunda iyi edersin. Senin gibi düşünenler dünyanın çivisini çıkardı, baksana."
Kime göre, neye göre anlamlı bir yaşamdan bahsedebiliriz? Mutlu olmak mı? Sadece mutluluk ise hedefimiz; anlamlı bir hayat sürebilir miyiz? Anlamlı hayat sürmek için mutluluğu kaçırırsak o gerçekten anlamlı bir hayat olmuş mudur? Çevremizin bizim hayatımızın anlamlı olup olmadığı konusunda bir görüş sergilemesi bizim hayatımızın anlamlı olduğunu gösterebilir mi? Anlamlı bir hayat yaşamak için değer yargılarımız nelerdir? Bu değer yargılarına kim karar veriyor?… Bunun gibi onlarca soruyu soran ancak en sonunda yine bu soruların cevaplarıyla sizi baş başa bırakan biraz yorucu bir kitap. Elbette bu kitabı okuduktan sonra “hayatın anlamı buymuş, oh be işte şimdi bunu yapmaya başlayabilirim” gibi bir beklentim yoktu ancak daha derinlemesine bir inceleme de bekledim. Lakin şu var ki hiçbir kitap size tüm filozofların bir sentezini yapıp işte cevap bu demeyecek. Herkes kendi yolunu bulmak zorunda. Kendisi için anlamlı olan neyse.
Bazi kitaplar hayattan kesitler sunar bize. Martin Eden de oyle biraz. İlkokul diplomasi bile zor bulunun Martin'in, burjuva kesimi icin kendini kanitlama cabasi, gece gunduz kitap okuma, kendini egitmek icin ugrasisi ve yazarlik serüvenine baslamasi... Sahi eğitim sadece diplomadan mi ibarettir? Yoksa bu burjuva kesiminin bize dayattigi statüsel egitim sınıflandırmasından mi ibarettir? Okulsuz eğitim, egitim degil midir? Birini sevebilmek sadece okul diplomasindan mi gecer ? Bu sorularin cevaplari kesin midir? Peki kime gore, neye göre? Son soz olarak;
"SADECE BEDENLERİ, ŞEKİLLERİ, GÖRÜNTÜLERİ SEVENLERE NE YAZIK! ÖLÜM HER ŞEYİ YOK EDECEK.
RUHLARI SEVMEYİ DENEYİN.
-Victor Hugo-"
Martin EdenJack London · İndigo Kitap · 201891,3bin okunma