Dünyayı sarsmayacak, kimseyi öldürmeyecek, tek bir mermi bile sıkmayacak ama siz onu ölünceye kadar unutmayacaksınız, son nefesinizi verirken kitabımı anımsayacak ve gülümseyeceksiniz.
Şehrin içinde, önceden belirlenmiş yollarımda, içme suyu ırmaklarındaki bir damla gibi, aydınlık sellerindeki bir ışık parçacığı gibi dolaşmıştım, çöken duvarlarda bir taştım; şehrin caddeleri gibi kırılmıştım ben de.
Ate kazağının kolunu dirseğine kadar sıyırdı ve üst kolunun altındaki sarkık deriyi çekiştirdi. Baksana şuna diye bağırdı, sesinde tiksintiyle, baksana şuna.
"Bu gözler, ölümü görmüş gibiydiler. Kirpikler bitişiyor, kapanıyordu. Bense boğulmaktan kılpayı kurtulmuş birine benziyordum, can çekişmenin dehşetinden sonra gene su yüzüne çıkmıştım."
-Özür dilerim ama bir şeyi anlayamıyorum. Bir insan, nasıl bir şey yapmadan durabilir? İnsanın ayakları altında bir yol olmazsa nasıl yürüyebilir? Bir balık su olmazsa nasıl yüzebilir? Hayat bir yolculuktur, özür dilerim Semyon Semyonoviç ama bu sözünü ettiğiniz beyler de bir yol üzerinde giderek çalışıyorlar. Farz edelim ki bir yanlışlık yaptılar. Bu herkesin başına gelebilir, yine tekrar baştan başlayabilirler, ilerleyen insanın hedefine varmaması imkansızdır. Er veya geç hedefine ulaşma ümidi vardır. Duran bir insan nasıl yol alabilir? Yol kendiliğinden gelmez ki...