Bu ülkenin insanı 4'e ayrılır...
1. Ne Behzat Ç izlemiş ne de Oğuz Atay okumuş grup...Bunlar ülkenin 3/4'ünü oluşturan gruptur.Bunlar, direkt sistemin ve toplumun konformist yünü içindeki iğrenç rahatlığın kanından beslenen "TUTUNANLARDIR" lar. Az çok canlanmıştır gözünüzde...Diğer özellikleri ni sizler ekleyip çıkarabilirsiniz
2. grup/ Behzat Ç izlemiş ama hiç oğuz Atay okumamışlardır...Bunlar tutunanlardan ciddi.biçimde ayrıksıdırlar. Ama henüz bilinçsel ve devrimsel içsel aydınlanmanın ışığından uzaktırlar. Oturulur sohbet edilir kişilerdir. Topluma s.ktir çalışa yakındırlar ama biraz kafaları karışık biraz da göbekleri hala sisteme.ve topluma bağlıdır. Kurtuluşları vardır ama olmadan ölenleri de çoktur...
3. grup / Oğuz Atay okumuş ama behzat Ç izlememiş...Böyle.bir.durum.olamaz. Oğuz Atay okumuş bir beyin behzat Ç'yi izlememişlik yapmaz/yapamaz...
4..grup ise.hem Behzat izlemiş hem de Oğuz Atay okumuştur. Bunlar ne topluma ne sisteme.ne de kendilerine "Tutunamayanlar"lardan oluşur. Özellikleri ise bireysel ve bilinçsel "Nirvana" düzeyindedirler. Sayıları çok azdır. Sonları intihardır.genellikle...[T/ily/a]
Passionately he wished to know nothing about himself anymore, to have rest, to be dead. If there only was a lightning bolt to strike him dead! If there only was a tiger to devour him! If there only was a wine, a poison which would numb his senses, bring him forgetfulness and sleep, and no awakening from that! Was there still any kind of fi lth he had not soiled himself with, a sin or foolish act he had not committed, a dreariness of the soul he had not brought upon himself? Was it still at all possible to be alive? Was it possible to breathe in again and again, to breathe out, to feel hunger, to eat again, to sleep again, to sleep with a woman again? Was this cycle not exhausted and brought to a conclusion for him?
Güvenemeyen insanlar, inanırlar. İnanç geçicidir; sahte para gibi bir aldatmacadır. Güvenebilen insanların inanca ihtiyacı yoktur. Yaşam yeterlidir. Üzerine bir tanrı veya nirvana yüklemen gerekmez. Gerek yoktur. Yaşam yeter de artar bile. Hayatı yaşarsın.
Bir Hintlinin amacı ahlaksal açıdan kusursuzluğa ulaşmak değil, nirvana durumuna gelebilmektir. Kendisini doğadan soyutlamak ister ve bu amaca yönelik olarak meditasyon yaparak hiçliği ve imgesizliği yaratmaya çalışır.
Hayatı en yüksek kalitede yaşadığımız dönemler vardır. Bu aslında bundan sonra o kalitenin üstüne çıkamayacağımızı, varılan o yerin nirvana olduğunu gösterir. Onun ötesi yoktur ve o noktadan sonrası geri dönüştür aşağıya doğru savruluştur. Yarınlar yokmuşçasına yaşamak her zaman doğru bir karar değil. Evet yarınlar var ve göz ardı etmemeliyiz. Fuguiye o kadar kızgınım ki okurken yakasına yapışıp, tokat atıp kendine getirmek istiyordum.
Kitap isminin aksine çok ölüm barındırıyor ve her ölüm diğerinden daha çok acıtıyor. Gözlerim çok buğulandı çok gözyaşı döktüm. Harika bir kitap.
* evet tabii ki spoiler içerir
_Okurken bazen kendimden geçtiğim hayretler içerisinde gülümsediğim... Maslow'un tabiriyle doruk deneyimler yaşadığım bir kitaptı
Neden mi? Hemen izah etmeye başlıyorum...
Diyor ya hani Bahtiyar Vahapzade: "Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah"
youtu.be/hWEM9KHWlkA?si=...
Bir
"Bir insanın güvenilir olup olmadığını anlamak için ona güvenmek gerekir. İmkan vermeden itham etmek önyargıdır.
Şöyle ki, şimdiye kadar 99 kişinin sana yanlış yapması, 100. kişinin de yanlış yapacağı anlamına gelmez. Hiç sınamadığın biri hakkında bu kesin ahlaksızdır deme hakkın yoktur. Nedense hemen herkes kendi söz konusu olduğunda nasıl bir kafa yaşıyorsa artık, dünyanın en edepli, en iffetli, en dürüst, en anlayışlı, en ince ve de en müslüman kişisidir, kendisi iyi aile çocuğudur ama başkaları özür dilerim orospu çocuğu olabilir. Özellikle de bu ortamlarda bu tiplere çok sık rastlanmaktadır.
Kendisi kesinlikle Nirvana'ya ulaşmış, üstün insan olmuş ama diğerleri karaktersiz, şerefsiz boyutunda kalmış. Ne yiyorlar, ne içiyorlar bilmiyorum ama insanlık, Müslümanlık, ahlak, edep birilerinin tekelinde değil. Senin beğenmeyip burun kıvırdığın insan, Allah katında bir değere sahiptir de sen beş para etmiyor olabilirsin. Senin kendi aklınla belirlediğin kriterler belki de çok sığ şeylerdir de sen farkında değilsindir. Birkaç kitap okumakla oldum zannedip ukalalığı özgüven zanneden tiplerin nesli tükenir İnşaAllah. Onların varlığı, insanlığa ne kazandırmış da ulaşılmaz havalarına girip ve oradan çıkamayıp kimseyi beğenmezler çok merak ediyorum doğrusu."
.....
....
İnsan hayatı aslında acılardan ibarettir, bu acıların sebebi bencil ve doymak bilmez isteklerdir. insanın bencilliği ve istekleri sona erdirilebilir sonuçta bütün bu doymak bilmez Arzu ve iştah ortadan kaldırıldığında, ulaşılan durum Nirvana olarak adlandırılır.
Hermann Hesse bu romanında, Siddhartha isimli kahramanın arayış ve hayatı anlayış öyküsünü anlatıyor. Siddhartha'ya göre, huzura kavuşmak, ermek ya da kitaptaki tabiri ile Nirvana'ya ulaşmak için herkesin farklı bir yolu olmalıdır. Ancak herkes kendi yolundan giderse huzura erebilir. Daha önceki kişilerin yolundan gitmek, bilge kişilerden bir şeyler öğrenmeye çalışmak, ezbere metotlarla huzuru aramak doğru bir yöntem değildir. Siddhartha'nın felsefesine göre, “Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir.”
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202038bin okunma
Her şeyin yakıcı,yok edici bir ateş olduğunu,ateşi besleyen şeyin de arzular,istekler, öfke, nefret dünyaya aldanma olduğunu söyler.Nirvana, işte bu ateşin sönmesidir.