Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Okudukça kendinizi göreceksiniz.
Kendisi olmasa, herkesin daha iyi olacağı düşüncesini hatirladı. Kara deliklere fazla yaklaşırsanız, yerçekimi kuvvetiyle sizi kendi karanlık, kasvetli gerçekliklerinin içine çekerler. Aklındaki fikir kesintisiz bir kramp, katlanılamayacak kadar rahatsız edici ama yok sayılamayacak kadar güçlü bir şey gibiydi. Nora sosyal medya hesaplarına
Tanrı'nın sadece tek bir yolla kendini göstereceği gibi bir fikriniz var. Bu çok tehlikeli bir düşünce. Sizi Tanrı'yı her yerde görmekten alıkoyuyor. Tanrı'nın yalnızca tek bir şekilde göründüğünü, bir şekilde işitildiğini düşündüğünüz ve bunun tek yol olduğuna inandığınız sürece Beni gördüğünüz halde görmeden geçip gidersiniz. Hayatınız boyunca Tanrı'yı arar ve O'nu bulamazsınız. "Tanrı'yı basitlikte de derinlikte de göremezseniz, gerçeğin yarısını kaçırıyorsunuz" derler. Bu gerçekten doğru. Tanrı üzüntüde de kahkahada da, acıda da tatlıda da vardır. Her şeyin arkasında her şeyin varlığında olan yüce amaçtır.
Reklam
# Gökyüzü Yolcusu
Ak sakallı bir âlim, seccadesinden başını kaldırmış Allah'a yalvarmaktadır: "Ey Rabb'im. Yaşım ilerledi, ömrümün sonuna geldim. Bana lütfeylediğin bu ilmi, kütüphanemdeki şu güzel kitaplarımı kime vereyim ki, kıymetini bilsin, içindeki hakikatlerden istifade sağlasın?.." Dualarla yatağına uzanan âlim o gece çok manidar bir rüya görür.
Ak sakallı bir âlim, seccadesinden başını kaldırmış Allah'a yalvarmaktadır: "Ey Rabb'im. Yaşım ilerledi, ömrümün sonuna geldim. Bana lütfeylediğin bu ilmi, kütüphanemdeki şu güzel kitaplarımı kime vereyim ki, kıymetini bilsin, içindeki hakikatlerden istifade sağlasın?.." Dualarla yatağına uzanan âlim o gece çok manidar bir rüya görür.
Sâbit el-Bennâni bir keresinde "Rabbimin beni andığı zamanı biliyorum!"dedi. Onun bu sözü üzerine orada bulunanlar ürktüler ve kendisine "bunu nasıl bildiğini" sordular. Bunun üzerine "O"nu andığım zaman O da beni anar" cevabını verdi. "(İtaat ve ibâdet ederek) beni anın ki, ben de sizi (mağfiretimle) anayım." ▪Bakara,152
"Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: 'Eğer dünya hayatını ve zevkini istiyorsanız, gelin boşanma bedelinizi verip sizi güzellikle serbest bırakayım. Eğer Allah'ı, Resûlü'nü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, şüphesiz ki sizden iyilik yapan ve iyi kullukta bulunanlar için Allah pek büyük bir mükafat hazırlamıştır." Ahzâb,33/28,29.
Reklam
Reşit Bey'in, Konyalı bir süt dayısı vardı ki, bakmakla doyulur şey değildi. Bu, sarıklı poturlu bir hoca efendi kıyafetinde görünüyordu. Onun karşısında duran fotoğrafını ise, mebus olduktan sonra frak ve tek gözlükle çıkarmıştı. Hoca Efendi, hiddetle gözlerini açarak mebusa bakıyor, mebus, dudaklarını bükerek hocayı alaya alıyordu. Bu manzara, o
Sayfa 331 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Oldum olası mesafeliydi "kabir hayatı" edebiyatına. O kadar tuhaf şeyler anlatılır olmuştu ki, herkesin kafasında neredeyse insanların yaşıyor olmasına içerleyen bir Allah imajı dolaşıyordu. "Nasıl da elimden kaçırdım sizi;hele bir mezara tıkayım, göstereceğim gününüzü!" der mi hiç Rahman! Eyüp Sultan' da Hacı Bayram' da "yılanlı çıyanlı" ölüm kitaplarından bir sürü vardı. Din buysa, insanlar "Bir ölürsen yakarım seni!" tehdidiyle hayatlarına yön verecekti demek. İnsanı onurlu yaratan Allah, böylesi onursuz bir yaşamaya niye razı olsundu ki... "Haşa..." diye iç geçirdi. "Benim bildiğim Allah sizin bildiğiniz gibi değil!" diyen Yakub'u hatırladı, Nuh'u hatırladı. Sonra hatırladı Sevgili Sözü 'nü: "Hiçbiriniz Allah hakkında güzel zanda bulunmadan ölmesin! “ Ana rahminden ölüp dünyaya doğan pişman oldu mu da, dünyada ölüp ahirete doğan pişman olsun?
Sayfa 40 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Okun Bir Daha Düştüğü Yer - 7
VI. On yaşında. Gölgelerin yer değiştirmesine, kısa aralıklarla mı olur bu? ve duvar kağıtlarının yırtığına, ve alçıya çakılı çiviye, onun paslı madenine, bu anlaşılmaz maddenin pul pul dökülüşü- ne baktığımız yaştır. Kayboldu mu? Gerçekte, uzun süredir büyük muammalar arasında ilerliyor. Hep yalnızdı. Devrik ağacın üzeri- ne oturdu,
Sayfa 60
Gözlerimi kısarak pencerenin hemen dışında şırıl şırıl akan suya baktım. Bin­lerce yıldız gibi ışıldıyor, sonbaharda gecenin içinde sonsuz bir nehir halinde köpük köpük akan Samanyolu'nu andırıyordu. Sır­tınıza batan bir kayanın üzerine yatıp fiyordun koyu karanlığında gözleriniz sızla yana kadar, uzay bütün genişliğiyle göğsünüze çö­küp nefesinizi kesinceye ya da tersine sizi yukarılara çekip bir da­ha asla geri dönmeyecek küçücük bir insan eti parçasına dönüştü­rünceye kadar izleyebilirdiniz bu sonsuz nehri. Yalnızca bunu düşünmek bile kaybolmaya yetebilirdi.
Sayfa 117Kitabı okudu
731 öğeden 481 ile 490 arasındakiler gösteriliyor.