Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
621 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Zor Kadın ürkasında büyük bir boşluk, damağımda nefis bir tat bırakarak bitti. Daha önce haftada iki gün paylaşımlarla okuduğum, sonrasında pdf’ini kaç defa okuduğumu unuttuğum bir kitabın bitmesine de bu kadar üzüleceğimi doğrusu hiç tahmin etmezdim. Aşka değer vermeyen bir adamın; kalbinin aşk ateşiyle sarıldığını bir türlü kabul etmediği, eski
Zor Kadın
Zor KadınFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2015905 okunma
305 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir bilim kurgu romanı. 8 kişi bir proton saptırıcısı sunumuna gider ve orada cihazda bir sıkıntı oluşur. Sonrasında hastanede gözlerini açan bu insanlar gerçek dünyada yaşamadıklarını, o esnada kim uyanık ise onun hayal ettiği dünyada yaşadıklarını fark ederler. İnsanların içerisindeki kötülük hızlı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Acaba esas karakterler bu durumdan kurtulabilecek midir? Soluksuz okunacak bir kurgu romanı.
Gökteki Göz
Gökteki GözPhilip K. Dick · Alfa Yayıncılık · 2015206 okunma
Reklam
190 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Almanya'da yaşayan bir adam olan Zargana, zengin bir adam olup, bazı kişileri para yoluyla angaje etmektedir. Bu insanlara belli metinler vermekte ve onlardan o metne uygun karakterleri oynamalarını istemektedir. Ancak bir süre sonra işin rengi değişecek, parayla tuttuğu insanlar, karakterlerini kendilerinden çok benimsemeye başlayacaktır. Bu arada karakterler ile ilgili olarak güzel sürprizler beklemekte. Bana göre yeni dönemin en iyi yazarlarından biri olan Günday'dan güzel bir roman daha.
Zargana
ZarganaHakan Günday · Doğan Kitap · 20137,3bin okunma
halksız şehirler değil kris, şehirsiz halklar çok halklar, çok şehirsizler, çok moral bozucu son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum her yıl yeni modelleri çıkıyor melankolinin içimden bir ses gelmiyor, hayır bazen geliyor içimden bir ses, sesin dışarıdan geldiğini söylüyor -iki saray odası alana bir saray odası bedava o montu almam iyi
Ne güzel insanlar vardı eskiden. Çocukluğumuzu kaplamışlardı. Bize masal anlatırlardı Cinlerden, perilerden. Büyük anneler, büyük babalar vardı. O zaman hepsi uzaktı ölümden. Hem sevdirir hem korkuturlardı. Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı. Demek bunun için gittiler hikâyelerden. Ne güzel insanlar vardı eskiden. ___ Özdemir Asaf
"Toplum, sanatçılardan esin ateşi ister; halkın zevki ve sanat coşkusu için dolup taşan bu ateş, eninde sonunda elbette kendilerini yakıp kavuracaktır. O zaman onlara acınır, başlarına gelen yıkımları, belaları haber aldıktan sonra akşam yuvasına dönen iyi bir kentsoylu, temiz yürekli, uysal karısına: - Biliyor musun, der, o güzel sesli kız yok mu, üzüntüden öldü. O güzel şeyler söyleyen ünlü şair de kendi canına kıydı. İkisine de yazık oldu kadınım...Bütün bu insanların sonları kötü oluyor. Mutlu olanlar, yine bizim gibi sıradan insanlar..."
Reklam
464 syf.
9/10 puan verdi
Küçükten büyüye bir soy üzerinden yalnızlığı farklı bakış açılarıyla irdelemiş yazar. Sürükleyici bir dille anlatılmış ; konu genişliği ve konuyu çok dağıtmama bakımından birçok kitabı geride bıkacağı kanısındayım. Beni en çok etkileyen teknolojik gelişmeleri insanlar üzerindeki etkisi , insanların tepkisi ve alışma sürecini çok güzel aktarması. Kitabın bir kısımda 1984 atıfta bulunulmuş gibi geldi. Akraba evlilikler bakımında bu kitabı eleştirmek bence çok yanlış. (Akraba evlilikleri savunmuyorum. Dedemler zamanında mecburiyetten atalarım yapmış ve ufak tefek genetik hatalardan nasibini almış bir insanım.) Şimdi bile çok yaygın olan bir olay ve yazar kitapta eski zamanları düşünerek kurgulamış. Tasarladığı toplum da bilinçli olmasa da genetik bozukluğun oluştuğunu biliyor. Birde yaratılan karakterlerin o anki psikolojik durumuna göz önüne alınması gerekir.
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,3bin okunma
''O pasajdaki birahaneye yine gitsem. O masaya otursam o masaya. İnsanlar gelse otursa çift çift kadınlı erkekli. Ben tek başıma. Milyonlar içinde tek başıma. Acı gitgide acıyor. Kavun acısı gibi, zehir gibi bir acı. Kaybettikten sonra bulduğumuz şey. Nedir o bil? Nedir o bil? Kaybetmeden bulamadığımız bilemedin kaldır vur! Pencereden kim baktı. Neden baktı? Kapa gözlerini kapa. Ellerin büyüyor mu? Yok büyümüyor. Büyümüyor, büyümüyor, yaşasın. Ama acıyor, hayır acımıyor, yalan söyleme. Yüreğinin üstünde bir şey varmış gibi değil mi? Yalan. Mutlak bir yerde okudun. Yahut biri anlattı. Yahut aklında böyle kalmış. Yüreğinin üstünde bir şey yok. Yalnızlık. Yalnızlık güzel. Güzel değil. Kavun acısı. Kavun acısı da ne.''
Onu iki yıl sonra ilk görüşüm bu. Karaköy'de, Nişantaşı dolmuş kuyruğunun sonlarındayım. O da hemen karşıdaki Şişli kuyruğunun önlerinde. Bilmiyorum, fark etti mi beni. Yine güzel. Saç biçimi ve rengi aynı. Biraz zayıflamış. Az sonra dolmuşuna bindi ve gitti. Öyle anlar vardır ki bir merhaba, Ufak bir selam her şeyi yeniden
40 Yaşındasın Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah, lemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Reklam
GÜZEL BİR HİKAYE PAYLAŞAYIM SİZLERLE :) Bir gün sormuşlar ermişlerden birine. “Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?” “Bakın göstereyim” demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş “Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir de şart koymuş. “Peki” demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.Bunun üzerine “Şimdi…” demiş ermiş. “Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.”Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. “Buyrun” deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. “İşte” demiş ermiş. “Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır.Şüphesiz şunu da unutmayın.Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.