Eski Yunan ve Roma
M.Ö.5.yy'de Leucippus ve Democritus'la başlayan atomcu filo zoflar materyalizmin ilk türünü ileri sürdüler. Bu teoreme göre gerçeklik hareket halindeki, bölünemez parçacıklardan -başka bir deyişle boşlukta hareket eden atomlardan- oluşuyordu. Maddi par-
425
RUPERT SHELDRAKE
çacıkların nesnelerin yüzeyinden her yönde
Ama en korkunç krizi benlik bahsinde oldu.
"O'nun yanına iki ben sığmaz," diye okuyordum. "Sen, ben diyorsun. O da ben diyor. Ya sen öl, ya O ölsün ki bu ikilik kalmasın. Fakat O'nun ölmesi imkânsızdır. Bu ne hariçte ne de zihinde mümkün olur. Çünkü O ölmeyen bir diridir. O kadar lütufkârdır ki imkân olmuş olsaydı senin
Ey Kadîr-i Hakîm! Ey Rahman-ı Rahîm! Ey Sadıku'l-Va'di'l-Kerîm! Ey izzet ve azamet ve celal sahibi Kahhar-ı Zülcelal!..
Bu kadar sadık dostlarını, bu kadar vaadlerini ve bu kadar sıfât ve şuunatını yalancı çıkarmak, tekzib etmek ve saltanat-ı rububiyetinin kat'î mukteziyatını tekzib edip yapmamak ve senin sevdiğin ve onlar
“Bu senin için nasıl bir şey?"
"Ne nasıl bir şey? Her şeyin o kutuda olması mı?"
Başımı evet anlamında salladım.
"Çok kötü değil. Gözden Irak, gönülden Irak. Gayet işe yarayan bir çözüm oldu, ta ki bugüne kadar. İnkârin faydalarına dair söyleyebileceğim çok şey var. Zaten sizin mesleğin inkâra hak ettiği değeri vermediğini düşünmüşümdür hep."
"Doğru! Kamp ateşinin çevresinde toplanmış oturuyoruz ama inkârı aramıza almıyoruz. İtiraf etmem gerekir ki ben de hastalarımdan, ofisime girmeden önce inkâr ceketlerini çıkarıp dışardaki
portmantoya asmalarını istiyorum."
46. Onları tehdit ettiğimiz azap ve felâketlerin bir kısmını daha dünyadayken gerçekleştirerek, özlemini çektiğin mutlu ve aydınlık günleri sana hemen göstersek de, çetin bir mücâdelenin ardından seni vefât ettirerek mükâfâtını âhirete ertelesek de, o zâlimler açısından değişen hiçbir şey olmayacak; sonuçta azaptan kurtulamayacaklar. Çünkü
Nihayet hareket ettik. Arabada giderken muhabbeti daha da koyulaştırmıştık. Mustafa Bey, şöyle bir iç çekerek konuş- maya başlamış ve derdini şöyle dile getiriyordu.
- Bana müsaade etsinler bunları hemen bir günde durdururum. Ben 1977 senesinde Bulgaristan'dan geldim. Bütün akrabalarım orada kaldı. İlk iş olarak belediyeye müracaat ettim.
Olay her zaman buraya geliyordu, öyle değil mi? Be- nim onu fethetmek istediğim kadar o da beni fethetmek
istiyordu. "Hayır," diye mırıldandım onu emmeye devam ede- rek. Şu an duramayacak kadar çok azmıştım. Ah, küçük,
vahşi kedimi dize getirmeye bayılıyordum.
Kıvranmaya devam ediyordu. "Evet," diye inledi. Ardından daha
Rekabetçi zihnin dışına çıktığınızda asla aceleci davranmanıza gerek olmadığını anlayacaksınız. Yapmak istediğin şey için senden başka kimse seni yenemez. Herkese yetecek kadar var. Bir yer kapılırsa, biraz ötede başka ve daha iyisi sizin için açılır. Çok zaman var. Şüpheye düştüğünüzde bekleyin. Vizyonunuzun tefekkürüne geri dönün ve inancınızı ve amacınızı artırın. Ve elbette, şüphe ve kararsızlık zamanlarında şükran geliştirin. İstediğiniz şeyin vizyonunu düşünmek ve onu elde ettiğiniz için samimi bir şükran duymak için harcanan bir veya iki gün, zihninizi
Sonsuz ile o kadar yakın bir ilişkiye sokacak ki, harekete
geçtiğinizde hata yapmayacaksınız. Bilinmesi gereken her şeyi
bilen bir zihin vardır. Ve eğer derin bir minnettarlığınız varsa, bu
zihinle inanç ve hayatta ilerleme amacı ile yakın bir birliğe
gelebilirsiniz. Hatalar, aceleyle hareket etmekten veya korku veya
şüphe içinde hareket etmekten veya doğru güdüyü unutarak
hareket etmekten kaynaklanır - bu, herkes için daha fazla ve hiç
kimse için daha az hayat anlamına gelir.