Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Akıl Hastanesinde Sıradan Bir Gün
"Her acıdan bilgelik devşirilmez ya da daha doğru bir söylemle, herkes her acıdan bilgelik devşiremez zira bazı acılar insanı 'gerçekten' delirtir. Gerçi bilge dediğiniz kişi de kendi deliliğinin farkında olmasına rağmen normali oynamayı başaran kişi değil midir ki? O hâlde vazgeçin kendi psikolojik hezeyanlarınızı hakikat kisvesi altında sunmaktan. En azından kendi deliliğinizin farkına varıp belli ölçüde bilgeleşin dostlarım. En azından şu dünyada evrensel tek bir hakikatin bile olmadığı gerçeğiyle yüzleşebilecek kadar erdemli olun." dedi bir hasta. "Bu denli cesur olabilecek kadar korkak değilim." diye yanıtladı onu başka bir hasta. "Allah size akıl fikir versin!" diye mırıldandı bu diyaloğu kamera ekranından dinleyen görevli. 😄
222 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Arthur schopenhauer'ın okuduğum ilk eseri ve bunun son olmayacağını da düşünüyorum ki bu kitabı da kitaplığımda yerini aldı. Yazarın kendisini ve eselerini bilsem de çok yatkın olduğum bir tür olmadığı için kitaplarını alıp okumadım ama bu kitapla birlikte bütün fikrim değişti tabii. Kitapla tanışmam tesadüfen karşıma çıkan bir inceleme
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Yaşam Bilgeliği Üzerine AforizmalarArthur Schopenhauer · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20197bin okunma
Reklam
338 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bu kitaba nasıl bir inceleme yazılır hiçbir fikrim yok ama çok sevdiğimi söyleyerek başlayabilirim. Prenses Gelin hem yazar hem de önemli bir senarist olan William Goldman tarafından 1973'te yazılmış kitabı ve 1987'de çekilmiş filmiyle aslında oldukça popüler olan bir eser. Ülkemizde ise pek bilinen bir yapıt değil ya da ben denk
Prenses Gelin
Prenses GelinWilliam Goldman · Epsilon Yayınevi · 2023104 okunma
O kadar doğru ki..
"Ufacık şeylerle mutlu olandan ufacık şeyler esirgenir, hiçbir şeyle yetinmeyenlerin önüne dünyalar serilir. Hayat böyle biraz.."
·
Puan vermedi
"Ya saadetine yahut felâketine doğru yürür insanoğlu."
"Kişinin yaşamı, uzaklıklar ile yakınlıklar arasında yürür : kişi, ne yaparsa yapsın, hep, ya, birşeylere —birilerine— yaklaşıyor, ya da birşeylerden —birilerinden— uzaklaşıyordur — hiçbirzaman, biryerde —birileri ile birlikte—, duruyor değil: hep yürüyor..." Tamda bu cümlelerle başladı kitabın heyecan noktası.... Oruç Aruoba,hani hep
Uzak
UzakOruç Aruoba · Metis Yayıncılık · 20203,004 okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Siyah Lale aşığı adama
Kitapla çok farklı bir şekilde tanıştım. Kitabı daha önce duymuştum ama açıkçası bu kadarını beklemiyordum. Alexandre Dumas tarafından 1850 yılında kaleme alınan romantik bir eser. Çok detaya girmeden bahsedeceğim(spoiler içerir!) Ben bu kitabı kısa sürede elime alıp bitirdim. Şunu söyliyeyim kitabın başı başta sıkıcı geliyor sarmıyor gibi hatta
Siyah Lale
Siyah LaleAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202114bin okunma
Reklam
sen benimle gökyüzünde koşmayı sen benimle ölürken buluşmayı paylaşabilir misin güneşi koklayınca çatlayan bir tohumu ırmağın yüreğinde çiçeklenen yangını her akşam yalnızlığı uyandıran toprağı her sabah bir gölgeyi sevindiren yaprağı paylaşabilir misin sen benimle gökleri paylaşabilir misin hani salkım saçaktır bulutlarda sevgiler hani bir turna
"- Çocuklar mı dediniz? -dedi. Çocuklara mı değindiniz? Bunun toplumsal bir sorun ve birinci derecede toplumsal bir sorun olduğuna ben de katılırım. Ama çocuk sorunu büsbütün başka bir biçimde çözümlenecektir. Aileyle ilgili her şeyi olduğu gibi, çocukları da tümüyle reddedenler var... ama biz bu konuyu daha sonra konuşuruz, şimdi şu boynuz
Arkadaşım MacGregor’ın arabasıyla çıkmışsak –onun deyimiyle kumsala küçük bir gezinti– gece yarısına doğru kendimi tuhaf bir muhitte, yabancı bir salonda, kucağımda bir kızla bulurdum. Kız genellikle hiç umursamadığım biri olurdu çünkü MacGregor benim kadar bile seçici değildi. Bazen arabasına binerken ona, “Tanrım, yeter, usandım artık... Bir yerlere küçük bir gezinti yapalım sadece... Sheepshead Korfezi’ne ne dersin?” derdim. Daha bir kilometre bile yol katetmeden arabayı aniden kaldırıma yanaştırıp beni dürterdi. “Şuna bak şuna,” derdi, kaldırımda yürümekte olan kızı göstererek. “Tanrım, şu bacaklara bak!” Ya da – “Baksana, onu bize katılmaya davet etmeye ne dersin? Bir arkadaşını da çağırır belki?” Ve ağzımı açmama fırsat vermeden kıza el sallayıp her zamanki açılış konuşmasına başlardı, ki herkes için aynıydı. On seferin dokuzunda gelirdi kız. Fazla uzaklaşmadan, kızı serbest eliyle yoklayarak, ona bize eşlik edecek bir arkadaşı olup olmadığını sorardı. Kız mesele çıkarırsa, tanıştıktan bu kadar kısa bir süre sonra o şekilde dokunulmaktan hoşnut kalmazsa, “Tamam, in aşağı öyleyse... Senin gibilerle harcayacak zamanımız yok,” der, arabayı kaldırıma yanaştırıp kızı dışarı iterdi. “Böyle amcıklarla işimiz olmaz, değil mi Henry?” derdi, yavaşça kıkırdayarak.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.