Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
129 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
19. Yüzyıl Rusya'sındaki yozlaşmayı eleştirel bir dille anlatan trajikomik bir oyun türü. Yazarın okuduğum ilk eseri ve gördüğüm o ki diğer yazarlara kıyasla çok sivri dilli bir üsluba sahip. Dönemin toplumsal problemlerini açıkça yansıtmış ve bozulan bürokrasiyi de eleştirmekten geri durmamış. Yazar; bu anlatıları kullanırken de mizahın gücünden çokça yararlanmış. Eseri okurken olaylar bizlere de hiç yabancı gelmeyecek.
Müfettiş
MüfettişNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,890 okunma
Bedriye Atsız, Almanya'ya Gidiyor: Yağmur Atsız Almanya'ya gidişlerini şöyle anlatıyor: "1959 Yılı'nda Annem, eşi Atsız'la arasındaki şiddetli geçimsizlik dolayısıyla, zamanın Maarif Vekili (Millî Eğitimi Bakanı) ve yakın gençlik arkadaşı Tevfik İleri'den kendisini yurtdışında bir göreve tâyin etmesini ricâ etdi. O da Bonn Büyükelçiliği'ne bağlı Talebe Müfettişliği ve Kültür Ataşeliği'ne Muâvin olarak gönderdi. O sıra asıl Müfettiş, Âile Dostumuz Adnan Ötüken'di. Annem 'adam olmamız için' yanına beni ve küçük kardeşim Buğra'yı da aldı... Gidiş o gidiş..." (Yağmur Atsız 2005: 10). Atsız'ın 26 Eylül 1958'de Fahrettin Kırzıoğlu'na yazdığı mektupta ise şöyle bir kayıt var: "Bedriye ve Buğra, Almanya'dan döndüler. 18 Eylül'de, Buğra'nın mektebi başladı." (Hacaloğlu 2013: 53). Tevfik İleri'nin ikinci defa Millî Eğitim Bakanlığı 13 Nisan 1957-25 Kasım 1957'dir. Demek ki Almanya'ya gitmek için teşebbüs 1957'de yapılmış ve muhtemelen 1957 güzünde Almanya'ya gidilmiştir. Belki de başlangıçta Yağmur beraber götürülmemiş ve o ancak 1959'da annesi ile kardeşine katılmıştır. Yine de Deliorman'ın, Atsız'dan naklettiği cevabı, yıllar sonra hatırlayıp yazdığını göz önünde bulundurmak ve tırnak içinde verilen cevabın, Atsız'ın bire bir sözleri olduğunu düşünmemek gerekir.
Reklam
Önce Kaliteli İnsan, Sonra Kaliteli İş, Gerisi Gelir…
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor. Birinci yaşanmış hikâye Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
Sonra da ayakkabıcının yanındaki eski çiti hemen yıktırıp, yerine sarı işaret kazıklarını diktirin de, sanki yol çalışması varmış gibi görünsün. Bir kentte ne kadar çok yıkım varsa , kentin başkanı o kadar meşgul görünür.
Sayfa 20 - Can Yayınları / Anton Antonoviç (Kaymakam)Kitabı okudu
Okuyucusuna boyun eğmeyen bir yazar :))
Ya yazdıklarımı zihninizden "Benim kafam çalışmıyor mu? İsmet Özel'in yazdıklarını anlama seviyesini niçin tutturamıyorum?" suallerini geçirerek okuyorsunuz veyahut 2) benim yazdıklarımı teftiş gayesiyle okuyor, İsmet Özel fikriyatına müfettiş edasıyla yaklaşıyorsunuz.Başka ihtimaller yok mu, olamaz mı ? Hayır, yok ve olamaz. Eğer olsaydı ne yaptığım fark edilecek, benim o fark edenlerle şu veya bu aşamada teşrik-i mesai içinde bulunmam da vaki olacaktı. Seneler boyu yazdıklarım niçin benim birileriyle fikirbirliği içinde hareket etmemi sağlayamadı?
Sayfa 229Kitabı okudu
Soruşturmada bir sürü şey ortaya çıktı ve yaklaşık on kişi okuldan atıldı. Müdirenin arkadaşları, onun işe yaramadığını görünce diğer müdürlerin işlerine karışsın diye onu müfettiş yaptılar. Bunda da pek başarılı olamadığını öğrendiklerinde onu parlamentoya soktular, o da ömrünün sonuna kadar mutlulukla yaşadı.
Reklam
mış gibi...
...eski çiti hemen yıktırıp, yerine sarı işaret kazıkları diktirin de, sanki yol çalışması varmış gibi görünsün. Bir kentte ne kadar çok yıkım varsa, kentin başkanı o kadar meşgul görünür.
Tedavi konusundaki önlemlerimizi aldık...
Hastayı ne kadar kendi haline bırakırsanız o kadar iyi olur. Hiç pahalı ilaç kullanmayız. İnsan basit bir varlıktır zaten: Ölecekse ölür, iyileşecekse iyileşir.
198 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabımız deniz kıyısından sarp dağlara sürgüne gönderilen bir öğretmenin öyküsü. Bu öğretmen gittiği Hakkari'de çok zorluklarla karşılaşıyor. Yokluğu çaresizliği ve çaresizliğe çare olmayı öğreniyor. Bir yandan oradan ayrılma isteği bir yandan ise onların gözündeki çaresizliği yok etmek. Görev yaptığı Pir Köyünde onu birçok zorluk bekliyor. Son zamanlarda çıkan salgın hastalığından dolayı özellikle çocukların ve bebeklerin ölmesi onu günden güne daha çok çaresizleştiriyor. Yolların karla kaplı olmasından dolayı sağlık ekiplerinin köye gelememesi her şeyi daha bir zorlaştırıyor. Karların erimeye başlamasıyla sağlık ekibi köye gelir ama iş işten geçmiş olur. İlkbaharın gelmesi ile beraber köye gelen bir müfettiş sürgünün bitimini haber verir. Öğretmenin sürgünü bitmiştir ama öğretmen hiç mutlu değildir. Çocuklarla başlarda aynı dili konuşamadığı için pek çok zorluk yaşamıştır. Bu süreç böyle devam ederken. Bu haber onu bir yanıyla mutlu eder. Ama içi hep buruktur. Çocuklar Türkçeyi öğrenmişlerdir dersleri gayet iyidir ama öğretmenin gidişiyle onlarda çok üzülürler. O köye nasıl geldiğini nasıl gittiğini bilmeyen bu denizci en sonunda bir kayığa binip köy terk etmiştir.
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Sel Yayıncılık · 201710,1bin okunma
Sümer atasözleri
-Gümüşü olan mutlu olabilir, Arpası olan mutlu olabilir, Hiç bir şeyi olmayan rahat uyur -Mal, konacak yer bulamayan uçan kuşlara benzer. "Malına güvenme." -Kalpteki düşmanlık getirmez, dildir düşman eden. -Bulduğunu söyleme, kaybettiğini söyle. -El ele adamın evi yapılır, Mide mideye adamın evi yıkılır -Çiftleşmeden gebe kalınmaz,
Reklam
Avrupa ve Osmanlı nezdinde yargılama usulü:
l 16. yüzyıl sonunda Anadolu'da kamu güvenliği özellikle sancak­ beylcrinden soruluyordu. Yerel eşkıya iyice denetimden çıkıp da olaya doğrudan cl koymak üzere bir müfettiş ya da kolluk kuvveti göndermek gerekmedikçe, hükümetin pek umurunda olmuyordu. Avrupa'da dere­ beyliğin erken dönemlerinde olanın tersine, yerel Osmanlı beyi yerel ca­nileri tutuklayıp, yargılayıp, cezaya çarptırmıyordu; bunun yerine, eyaler­ teki her sancakbeyi, bölge kadısının isteğine uyarak ya da sadrazaının o is­teğe uyan buyruğu gereğince, şeriat ve kanunları temel alan adaleti yerine getirmek üzere, yerel suçluları kadının huzuruna çıkarıyordu.
Mustafa Kemal Paşa’nın üniforma ile gelmesi Erzurumluları pek memnun etmedi. Kongre esnasında, Harbiye Nazırı, Kâzım Karabekir’e, Mustafa Kemal Paşa’yı ve Rauf Bey’i tevkif için emir verdi. Aynı zamanda da Kâzım Karabekir Paşa’yı Doğu Anadolu’daki bütün askerî kuvvetlerin müfettişi (yani Mustafa Kemal Paşa yerine) nasbediyor ve Kongre’yi derhal kapatmasını emrediyordu. Kâzım Karabekir bu emre itaat etmedi. Mustafa Kemal Paşa’nın yerine bir müfettiş tayinini gayri meşru sayıyordu. Bir defa, Mustafa Kemal Paşa’yı Millî Hareket’in başı olarak kabul ettikten sonra, Kâzım Karabekir sözüne sadık kalarak Mustafa Kemal Paşa’dan emir aldı. Mustafa Kemal Paşa da o zaman ordudan istifa etti.
Kâzım Karabekir Paşa’nın arkasında büyük bir ordu vardı. Bundan başka da, Erzurum halkı kendisini tutuyordu. Bundan dolayı, ona dokunmak mümkün değildi. Erzurum’un kongre merkezi olarak seçilmesi, bundan başka da Doğu vilâyetlerinde bir Ermenistan kurulması ve Trabzon’un da ona liman olarak verilmesi tasavvuruna karşı alınmış bir tedbirdi. Bu
129 syf.
8/10 puan verdi
Müfettiş veya Ayak takımının Rütbelilere yaptığı Dalkavukluk
Toplumda adam kayırmacılığın, rüşvetin, Rütbelilere gösterilen gereksiz, soğuk samimiyetsizliğin ne noktalara geldiğini gösteren bir eser. Gogol bunu hicivle komik bir dille anlatması daha etkileyici kılıyor. Günümüzden 200 yıl önce yazılmış bir eser olmasına rağmen hali hazırda bile geçerliliğini yitirmemiş ve hala o düzenin var olduğunu göstermesi üzücü, bir o kadar da trajikomik olduğunu söyleyebilirim.
Müfettiş
MüfettişNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,890 okunma
176 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Ev sahibi Bay Shaitana evinde briç masası partisi organize eder. Bilemez ki bu oynadığı oyun onun son oyunu olacaktır. Ev sahibinin öldürülmesi briç masasını tam olarak cinayet masasına dönüştürür. Partiye davetli olan dedektifimiz Hercule Poirot’un yanı sıra Müfettiş Battle, Albay Race ve Ariande Oliver bu cinayet masasında diğer dört kişinin içinden bu cinayeti kimin işlediğini çözmeye çalışacaktır. Bu dört katil zanlısının da her birinin bu cinayeti işlemesinin yeterli bir sebebi olması kafaları karıştırsa da Hercule Poirot her zaman ki gibi farklı açıları değerlendirerek bizlerden bir adım önde olacaktır. Üzerinde durmamız gereken soru tam olarak şudur; ‘’Briç masasında dört kişi oyun oynamaktadır. Beşinci kişi şöminenin önünde oturmaktadır. Bu dört kişiden acaba hangisi şömine karşısında oturan adamı öldürmüştür.’’ Bu dört araştırmacının yanı sıra beşinci araştırmacı siz olacaksınız. Notlarınızı iyi alın ve detaylara dikkat edin. Katili bulmak o kadar da kolay olmayacaktır. Briç masasındaki bu dört kumar tutkunun her biri çok iyi blöf yapan kişilerdir. Olayları araştırırken ve detayları incelerken gözden kaçıracağınız yerler olursa katili bulmak zora girecektir. Beni ters köşe yapan kitapları her zaman sevmişimdir ve bu kitapta da aynı durumu yaşadım. Polisiye cinayet romanı okumayı sevenlerin listesinde yer alması gerektiğini düşündüğüm bir kitap… Keyifli okumalar dilerim…
Briç Masasında Cinayet
Briç Masasında CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20202,467 okunma
1.448 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.