Nihayet Bizim Köy'e kavuştum. Okumak için bundan daha güzel bir zaman olamazdı. Neden mi? Merak edenler buyursun...
Bazı kitap dostlarım bilir. Mesleğimin 28. yılında yeniden köy öğretmeni oldum. 20 yıl sonra tekrar köyde olmak ilk başlarda bana zor gelse de zamanla alıştım.
Köy öğretmeni olmak bence muhteşem bir şey. İstediğin an doğada
Bir öğretmen olarak unutmayacağım bir saçmalığı sizinle paylaşmak istiyorum zira bu mesleği öğrenciden çok diğer unsurların nasıl verimini, enerjisini düşürdüğünü birilerinin söylemesi lazım. Pek çok meslektaşim da benimle aynı dertleri paylasiyordur eminim. Gelelim hikayeye:
Şırnak'ta birleştirilmiş sınıflı bir köy okulunda görev yapiyorum.
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
1919 yılı Mayıs'ın 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüm:
(...)Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Şüphesiz 19. yüzyılda yetişmiş Rus edebiyatının en büyük isimlerinden biri de
Nikolay Gogol’dür. Onun eserlerini okumaya Dostoyevski’nin “Hepimiz Gogol’ün Paltosu’ndan çıktık” sözü üzerine “Palto ve Burun” hikâyesini okuyarak başladım. Bu kitabı okuduğumda Dostoyevski’nin neden böyle bir söz söylediğini daha iyi anladım. Özellikle de ondan etkilenen ve
Merhaba dostlar. Günlük hayatımız alışkanlıklarımızı nasıl da etkiliyor değil mi? Yaşadığımız şartlardan dolayı, doyasıya kitap okuyamamanın üzüntüsünü yaşarken, bir yandan da normal şartlarda olmasa da görevimi yaptığım için mutluluk duyuyorum. Çünkü her an birilerinin gazabına uğrayabilir ve görevimden uzaklaştırılabilirim. Görevden
Öncelikle söze, hiç Atay okumamış biri, Atay okumaya bu kitapla başlayıp da kitabı yarım bırakma gafletine düşmesin diye başlamak istiyorum.
Atay'ı okumaya başlamadan önce biraz araştırma yapmak gerekiyor. Nasıl bir dönemde yaşamış, kimlerle birlikte olmuş, kimlerden etkilenmiş vs. Tabii bu durum bütün yazarlar ve kitaplar için geçerli ama eğer
Pablo Picasso: "Sanatçı, her yandan gelen duyguları algılayan bir anten gibidir," demiş. Bana göre de bir sanatçının olmazsa olmaz denebilecek özelliklerinden biri "algılarının açık olması"dır. Yaşadığı toplumdan tamamen bağımsız eserler veren ve toplumun sorunlarını görmezden gelen kişi tam anlamıyla sanatçı değildir. Tabii bu