Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir
- Sen hayatında her şey yapmış bir kadınsın. Fakat hiç birine alışamamışsın, hiç birinde ihtisas kazanamamışsın: Evlendin, fakat tam mânasıyla zevce olmadın; sevdin, fakat yekpare bir aşkın olmadı, birçok hâdiseler en büyük ihtirasın billûrunu kırdı; seyahat ettin, fakat sende bir seyyah melekesi teşekkül etmedi; birçok hafiflikler yaptın, barlarda, balolarda, tiyatroların kulis aralarında yaşadın, fakat bir kokot pişkinliği elde edemedin; tercemeler yaptın, fakat bir satır yazı neşretmedin; çocuklara bayılıyorsun, fakat ana olmadın; her emelin, her gayenin büyüklüğünü ve güzelliğini anlıyorsun, fakat hiç bir emelin ve gayen yok; bir çocuk saflığıyla en basit yalanlara inanabilirsin, fakat hiçbir şeye iman etmiyorsun. Birdenbire avucunu ağzıma kapadı: -Sus! dedi, seni Makbet'teki cadılara benzetiyorum. Tüylerim ürperiyor... Zekânın aynasında kendimi korkunç görüyorum. -Ben senin gibi insanlar tanımadım değil. Hatta kadınlardan daha çok. Bunlar bizim memlekette âdeta bir sınıf teşkil ederler. Hem de hepsi asil dediğimiz ailelere mensupturlar. -Sus! Ben yalnız olmak isterdim. -Hiç kimse bir zümreye mensup olmaktan kurtulamaz. Bununla beraber içlerinde en tipik örnek sensin. Çok hızlı gidiyorsun sen. -Bizim sonumuz ne olur? Fakat cesur bir cevabımdan o kadar ürktü ki hemen gözlerini sımsıkı yumdu: -Söyleme, dedi, haydi, içelim.
Reklam
Aptalım. Çünkü canın ne zaman isterse o zaman geldin ve ben hiç birinde hayır diyemedim.
BEN BU KADAR DEĞİLDİM Ben bu kadar değildim Kışlada ölü bir zaman Bir güzel at durdukça gider Gittikçe döner bir güzel at durdukça Askerim, benim ağzım kuşlardan. Güneşi sormuyorum lekelenmiş dallardan Dalları sormuyorum dallardan daha iyi Yüzümü istiyorum bir süvari alayından Ne yapsam istiyorum, ama istiyorum Bir kişi bile değilim yalnızlıktan. Bir kişi bile değilim yalnızlıktan Gözlerim ormanlara asılı Ağaçlar, kırlar ve şehirler geçiyor kaputumdan O kadar geçiyorlar ki, sadece duyuyorum Bir an bir yerde ölümü tanımazlığımdan. Ben bu kadar değilim Kışlada ölü bir zaman.
“Benim ben, Figen Negatif?” Çirkin olduğu kadar sağlıklı da. Hemen bir kafes bulmam lazım! Savaşta bile böyle korkmamıştım. Köpekbalığıyla deplasmanda karşılaştığınızı düşünün: “Evimde ne arıyorsun kadın?!” Alev almış bir cadı gibi çığlık atıyor: “Civan diye biri sizi arıyor Ruhi Bey.” Verem mikrobunun büyütülmüş haline benziyor. Gözleri; ekşimiş yoğurttaki çürük böğürtlenler. O kadar meymenetsiz ki, ona sopayla dahi dokunmak istemem: “İyi de sen kimsin?” Zilli beşaret “Aşk olsun Ruhi Bey” diyor ve suratındaki, Türkiye’nin en büyük et benine dokunuyor: “Onbeş senedir yanınızda çalışıyorum. İzindeydim ya, döndüm. Haydi, telefondakini bekletmeyin…” Dırdırıyla bir erkeği kısırlaştırabilir.
SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
Reklam
"Gurbette, yabancı diyarlarda gibiyim; yerime, evime, kaynağıma dönmek arzusunun bir açlık gibi içimi bayılttığını duyuyorum. Aynı İstanbul'un içinde İstanbul'u arayarak ve artık bulamayacağımı pek iyi anlayarak hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Ben İstanbul'un, eski İstanbul'un, o şahsiyetli ve güzel İstanbul'un iç yüzünü afacancasını tanıyan bir evladıydım; onu ben ne iyi anlardım... Sanki o da bana ayrıca, herkese yaptığından fazla yüreğini açardı. İşte ben, bu pek iyi tanıdığım ve pek çok sevdiğim vücudu kaybettim. Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.