Evet ben hep kapıya yakın oturdum, biraz olsun yapayalnız hissedersem orda kalamazdım korktum sevilmemekten değilde anlaşılmamaktan çünkü şu koca dünyada sesimi biraz olsun duyuramamak karanlık gibiydi benim için çok çırpındım çok güvendim çok savaştım çok kavgalar ettim hatta ben çok da sevdim az yapmayı bilmezdim hani şairin “Annem çok sevmelerin kadınıydı..Daldaki kirazları, Yazmasındaki oyaları,Fistanındaki çiçekleri,Asmadaki üzümleri,” dediği bir şiir varya işte o şiirdeki kadınım ben, yanlışta, oldum doğruda, anlayan da oldum, anlamayan da, belki sessiz sakin olamadım öfkem denizleri aştı yeri geldi hatalı inacı küçük bir çocuk oldum ama bi gün bencil bir kadın olduğumu duyacağım şaşırtıcıydı elbette cesur oldum mu?bilmem ama korktuğum çok şey oldu ve her birini yaşadım bir gün kapımı ölümler çaldı giydim üzerime yorgunluk hırkasını oblomov bile oldum karanlığa battım dediğim anlarda bile umut benim için hep vardı inanmadım belki ama ben yaşamaya neşeye kedilere yağmura aşka kitaplara aşıktım sevmenin hayatımda olmadığı bir an hiç olmadı. Hayatı sevmeyi bıraksam kitapları sevesim tuttu kitapları bıraksam kedileri kendimi bıraksam seni. Bencil miyim bilmem ama kırgınım kelimelerim içime içime sığmıyor veda say isterim kavramlar karışıyor yine de sen hiç duyma sitemlerimi ben arkamda dağ olduğunu sanıp uçurumla bakışmışım oysa şimdi zaten kapıya yakındı dersin sen dibinde dahi otursam çıkmamak için büyük savaşlar verdiğim, bir uçurum kenarında yıkılan bir dağ aradım belkide hiç var olmamış hayalini kurduğum bir dağ.