Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aliye
İpsiz sapsız bir yer burası. Ama insanları öyle değil. Görülmeyen iplerle birbirlerine bağlanmış gibi hepsi sanki. Nereye çekersen iplerini, hepsi birden oraya hareket ediyorlar... İplerinin başındaysa televizyon kutularıyla bastırılmış, son kullanma tarihleri geçmiş kokuşmuş zihniyetler var. Karşıdan karşıya dahi üç kere sağa bakıp geçerler yani,
Çok tuhaf zamanlar geçiriyorum.
Mutsuz değilim, fakat mutlu hiç değilim. Sanki evime misafir gelmiş de, bana iyilik olsun diye bulaşık makinasını boşaltmış, fakat her şeyi yanlış yere koymuş gibi. Ben ondan boşaltmasını istemedim üstelik. Hiç ellemese daha çok yardımcı olacaktı. Niye elledi ki? Şimdi onun gitmesini bekliyorum sessizce. O gidince hepsinin yerini değiştireceğim. Çünkü olmadı, yapamadı. İşte böyle bir anlamsızlık içindeyim. Biri bana istemediğim bir iyilik yapmış ve hayatımı daha da karıştırmış gibi.
Reklam
“Bu Dünyada Ahde Vefa Kalmamış!” Dedirtmem
Hz. Ömer Ömer Radiyallahü Anh’ın hilafeti döneminde, gerçekleşen gerçek ve muhteşem bir hikâye… Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Ashab-ı Kiram ile beraber bir mecliste oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler, bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuşlar ve belli ki halifenin huzuruna çıkarmak üzere
AŞKA NEVBAHAR HAVALARI
Ben durup durup sensizliği mahvettim, Aşk bu durmaz, Belli ki kalpte. Ben yağmurlardan kaçıp dururken, Aslı senden kaçmaktır, Bu böyle olmaz. Ben saniyeler sayarken her gün,
KÖLE İLE AT SATIN ALMAK
Ebu'l Vadî' anlatıyor: "Bir gazvede bulunduk. Bir yere indik. Bir arkadaşımız, bir köle karşılığında bir at sattı. O günün geri kalan kısmında ve geceleyin beraber kaldılar. Sabah olunca göç hazırlığı yapıldı. Adam kalkarak atını eğerlemeye gitti. Bu satıştan pişman olmuştu. Öbürüne gidip akdi bozmak istedi. Fakat diğeri kabul etmedi, atı vermeyi reddetti ve "Aramızda Muhammed’in ashabından Ebu Berze hakem olsun" dedi. Ona gelip, durumu anlattılar. Ebu Berze: "Aranızda Muhammed’in hükmüyle hükmetmeme razı mısınız? Muhammed buyurmuştu ki: "Alım-satım yapanlar, birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler." Ben sizi ayrılmış göremiyorum." Kaynak: Ebu Dâvud, Büyü 53, (3457).
UĞUR ASLAN: Muz hiç bilmediğimiz bir şeydi! Hatay’ın Reyhanlı ilçesi, Melekli Köyü’nde doğdum. Babam kâhyaydı ve bir ağanın yanında çalışıyordu. Ben 9 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuydum. Evdekilerle aramda yaş farkı fazlaydı. Mesela en büyük abimle aramda 30 yaş vardı. Öyle olunca abilerim ve ablalarım çiftlikten erken ayrıldı, evlenip kendi
Reklam
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
O kadar güzel gelir ki , zifiriden aydınlığın doğusu gibi. Zemheriden sıcacık bir meltemin esintisine yürür gibi geldi bana da _ aldı sürükledi dere tepe yağmur kış fırtına tipilerde mücadele ederken buldum kendimi ve herkesin en sonunda ulaştığı ödül gibi o kadar güzel ödüllendirdi ki hayatımı. hani kabullense yaptıkları ile kalacağım ama birde sebep ben olmuşsam kendime _:/
Kendimle yüzleşeceğim o gün mutlaka gelecek ve ben o zaman aklımı kaçıracağım. Ya şimdi? Belki bir şeyleri değiştirebilirim. Her zaman bir umut vardır!
Öğlene Kadar Uyuyacağım
Öğlene Kadar Uyuyacağım
İlave...
Bu ileti takribî bir sene evvel yapılmış bir inceleme/tahkikatın devamıdır. (BKZ. #200635571) Hakikaten, Cenab Şahabettin bu eserinde (
Tiryaki Sözleri
Tiryaki Sözleri
) harikalar gösteren bir icaz-kâr-ı hünerdir. Onun nesri kadar oynak, onun nesri kadar ivicacı, onun nesri kadar süslu ve zarif bir nesir hiçbir edibimizde, hiçbir şairimizde yoktur. "Uslûb-ı beyan ayrı insandır!" diyen Fransız edib-i şehiri (
Georges-Louis Leclerc
Georges-Louis Leclerc
)Buffon'a hak vermemek mümkün değildir... Cenabın yazılarııda imzası bizzat üslübudur. Ayrıca imzaya ihtiyaç yoktur. İki cumlesini okumak kendisini tanımak için kâfidir. Bkz. İSTİHZA ERBAB-I ZEKANIN HUKUK-I TABİİYESİNDENDİR. Lisanı (bilhassa nesri) şuh, şakrak, tanınan ve perrandır. Cenab'ın mevkii Edebiyat- Cedide içinde en büyük sanatkâr mevkidir. Ben bu eserini seve seve okurum. Hatta kendim ciltledim. Fakat onun üslubu bana sehl-i mümtenile yapılmış bir tekellüf hissini veriyor mesela bazı cambazlar vardır ki gayet güç perendelere falan kalkışıyorlae aman yapamayacaklar, düşecekler, diye içiniz titrer. Halbuki umduğunuzdan daha alâ zıplarlar. Cenab da öyledir. Üslübunu okumaya başladığınız zaman içiniz titremeye başlar. Bu oyunları beceremeyecek, şimdi şaşıracak diye korkarsınız halbuki o fevkalade muvaffakıyetlerle hüzeyli gösterir.
Reklam
Şimdi, vakit geldi
Leyla dedi ki: "Ey kâmil varlık, ey günahsızlıkla, Allah'ın yakınlığını kazanan insan!" "Olgunluğunun ulaştığı dereceyi sınıyor, hâlinden haberdar olmak istiyordum;" Şimdi nasıl bir håle sahip olduğunu anladım. Bu, çok yüce bir mertebedir. Allah mübarek etsin!" "Aferin, doğrusu, tertemiz bir insanmışsın;
Evet ben hep kapıya yakın oturdum, biraz olsun yapayalnız hissedersem orda kalamazdım korktum sevilmemekten değilde anlaşılmamaktan çünkü şu koca dünyada sesimi biraz olsun duyuramamak karanlık gibiydi benim için çok çırpındım çok güvendim çok savaştım çok kavgalar ettim hatta ben çok da sevdim az yapmayı bilmezdim hani şairin “Annem çok sevmelerin kadınıydı..Daldaki kirazları, Yazmasındaki oyaları,Fistanındaki çiçekleri,Asmadaki üzümleri,” dediği bir şiir varya işte o şiirdeki kadınım ben, yanlışta, oldum doğruda, anlayan da oldum, anlamayan da, belki sessiz sakin olamadım öfkem denizleri aştı yeri geldi hatalı inacı küçük bir çocuk oldum ama bi gün bencil bir kadın olduğumu duyacağım şaşırtıcıydı elbette cesur oldum mu?bilmem ama korktuğum çok şey oldu ve her birini yaşadım bir gün kapımı ölümler çaldı giydim üzerime yorgunluk hırkasını oblomov bile oldum karanlığa battım dediğim anlarda bile umut benim için hep vardı inanmadım belki ama ben yaşamaya neşeye kedilere yağmura aşka kitaplara aşıktım sevmenin hayatımda olmadığı bir an hiç olmadı. Hayatı sevmeyi bıraksam kitapları sevesim tuttu kitapları bıraksam kedileri kendimi bıraksam seni. Bencil miyim bilmem ama kırgınım kelimelerim içime içime sığmıyor veda say isterim kavramlar karışıyor yine de sen hiç duyma sitemlerimi ben arkamda dağ olduğunu sanıp uçurumla bakışmışım oysa şimdi zaten kapıya yakındı dersin sen dibinde dahi otursam çıkmamak için büyük savaşlar verdiğim, bir uçurum kenarında yıkılan bir dağ aradım belkide hiç var olmamış hayalini kurduğum bir dağ.
Attığımda O Oku
benden daha ne olur, yürür yalan söylerim bir şey acır içimde bu göğsüme ne kattın sende noksan bulmadım şu yerle gök yanarken attığımda o oku ben atmadım sen attın Rab bu nasıl denizdir yüzme bilen kuşu yok içimde acır bir şey bu göğsüme ne kattın anlar gibi olmuştum yetmiş üçte bir cuma attığımda o oku ben atmadım sen attın geçer gider hacegân ve ahûlar ve zaman acır bir şey içimde bu göğsüme ne kattın bilmem değmişse bile ağa yahut karaya attığımda o oku ben atmadım sen attın.
Süleyman Çobanoğlu
Süleyman Çobanoğlu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.