Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünyaya farklı gözlerle bakıyorlardı, onların meydan okuduğu şey ölümdü. Kendilerini silmesi için meydan okuyorlardı ölüme, bu fani hayatın her şey olduğunu, ötesinde bir şey olmadığını göstermesi için meydan okuyorlardı; sıkıysa acımızı görmezden gel, öteki dünyada bizi ödüllendirme diyorlardı; onların dünyasında anlamsızlık ve tesadüf diye bir şey yoktu.
Sayfa 105 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Çabaya övgü..
Okullardaki ödüllendirme sistemi inanılmaz derecede yüzeyseldir ve etkili övgü konusunda bildiğimiz tüm kurallarla çelişki içindedir. Gelişmeye yönelik bir zihin yapısı oluşturmayı hedeflediklerini iddia etseler de neredeyse her zaman çabaya değil, sonuca odaklanırlar.
Reklam
Heyecanlarıyla hareket eden bir oyuncu kendini daha çok verir işine
HEYECAN KAPİTALİZMİ verimlilik artışı sağlamak için aslında emeğin ötekisi olması gereken oyunu da ele geçirmiştir. İş dün­ yasını ve yaşam alanını oyunlaştınr. Oyun işe heyecan katar, hat­ ta işi dramatikleştirir, böylelikle de motivasyonu yükseltir. Çabuk elde edilen başarı deneyimi ve ödüllendirme sistemi saye­ sinde performansın ve kazancın artmasını sağlar.
Sayfa 57 - Metis Yayınları , 3.baskıKitabı okuyor
"Toplum fikri güçlü bir imgedir. Tek başına denetlemeye ya da insanları harekete geçirmeye muktedirdir. Bu imge bir biçime sahip­tir; dış sınırları, kıyıları, dahili bir yapısı vardır. Dış hatları uygun dav­ranışları ödüllendirme ve saldırıyı püsktürme gücüne sahiptir. Kıyıları ve yapılandırılmamış bölgeleri enerji yüklüdür"
Ücret ,takdir ve ödüllendirme sistemlerinin stratejik hedefle uyumlu olmamasıydı.
Sayfa 220Kitabı okudu
Sahici bir ikilem: Zararın neresinden donseniz kâr sayar- sınız, ama bir hiç için para harcama fikrinden de hiç hoşlan- mazsınız. Bir ilişki, diyecektir uzman, diğerleri gibi bir yatı- rımdır: Zaman, para, çaba yatırıyorsunuz, bunu başka hedef- lere ayırabilirdiniz ama yapmadınız, iyi bir tercihte bulundu- gunuzu umdunuz, yitirdiğiniz ya da değerlendirmekten geri durduğunuz şeyin vakti geldiğinde size-faiziyle geri ode- neceğini beklediniz. Hisseler satın alıyorsunuz ve onları bir değer artışı görülene dek elinizde tutuyorsunuz, sonra kärlar düşer düşmez ya da başka hisseler yüksek bir gelir habercisi olduğunda alelacele satıyorsunuz (bütün numara, uygun ânı kaçırmamakta). Eğer bir ilişkiye yatırım yapıyorsanız, bun- dan beklenecek yarar öncelikle güvendır, hem de terimin her anlamında: sıkıntı durumunda bir yardım elinin uzanacağına, bahtsızlıklarınızda imdadınıza koşulacağına, yalnızlığınıza eşlik edileceğine, dertlerden kurtarılacağınıza, yenilgi duru- munda teselli göreceğinize ve zaferde alkış tutulacağına du- yulan güven; ama aynı zamanda, bir ihtiyacın ardından hiç gecikmeden gelen odullendirme anlamında. Bununla birlikte şunu bilin: Girdiğiniz ilişkide bağlılık vaatleri "uzun vadede anlamsızdır." Elbette anlamsızdır: İlişkiler de diğerleri gibi yatırımdır. ama bir simsardan satın aldığınız hisselere sadakat yemini et- mek hiç aklınızın ucundan geçmiş midir? lyi gunde kötu gun- de, hastalıkta saglıkta, "ölüm sizi ayırana dek" semper fidelis [daima sadık kalmayı vaat etmek aklınızdan geçmiş midir? Daha önemli ödullerin size işmar ettiği yere (kim bilir?) göz ucuyla da olsa bakmamaya söz verdiniz mi?
Reklam
İçimizdeki insanlık= İçimizdeki şeytan olmuş
İnsanlara cidden alerjim varmış gibi reaksiyon gösterip aralarından o tek tük olanları nasıl bu kadar sevebiliyorum onu düşünüyorum. Şey bir de o kadar değer verip ona rağmen sonradan herkesleşmelerini? İnsana, insan sevme yasağı çıkartırıyorlar. Biliyor musun hem çok basit düşünüyorlar hem de sıkıcılar, olmaması gereken en berbat özellikleri
Birincisi, bu site ve uygulamalar zihnimizi sık aralıklarla ödül isteyecek şekilde eğitmek için tasarlanıyor. Kalp ve beğeni açlığı çekmemize yol açıyorlar.Provincetown'da bunlardan mahrum kal­dığımda sancılı bir yoksunluk döneminden geçmem gerekmişti. Bu pekiştirmelere ihtiyaç duyacak şekilde koşullandınldığınızda, diyor Tristan, "gerçeklikte, fiziksel dünyada, inşa edilmiş dünyada olmak çok zor oluyor - çünkü diğeri kadar sık, o kadar doğrudan ödüllen­dirme sunmuyor".
Siz kendiniz bir azınlık olsanız da, tuhaf ve sı­radışı olanı ödüllendirme yönünde eğitilmiyordunuz ve çevrenizdeki tuhaf ve yalnız kalmış insanları bağrınıza basma düşüncesi sizi açmıyordu. Özellikle yeniliklere ka­palı olduğunuz için, daha fazla İngiliz sayılırdınız, çünkü insanların yüzyıllardır inandığı şeyler, tuhaf kişiliklerin bir gecede geliştirdikleri eksantrik düşüncelerden, gerçe­ğe çok daha fazla yakındı. Fakat çoğulculuğu kendi içinde bir meziyet olarak değerlendirdiğinizde ve herkesin aynı şeyi düşündüğü bir dünyanın gülünç olacağını bildi­ğinizde, liberal bir İngiliz olamazdınız. Tersine, herkesin aynı düşündüğü bir dünyanın harika olacağını düşünür­dünüz. Dünyanın çok farklı insanlardan ve çok farklı dü­şüncelerden oluştuğunuzu bilirdiniz, ama bunu olumlu bir özellik olarak değil, daha çok bir talihsizlik olarak de­ğerlendirirdiniz.
575 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.