[Cihandaki sıcaklıklar aşk ateşindendir. Cefadaki yumuşaklıklar da onun vefa sütündendir.
Güneşi utandıran o ay parçasından insan utanma duygusunu
kaybeder. Ne utanmazca haller bu?
tal Cevherimiz, yakut renkli bâdeden değerlendi. Elimizdeki kadeh elimizden feryada geldi;
O kadar çok mey üstüne mey içiyoruz ki, biz şarabın basma vurduk, şarap da bizim başımıza vurdu.
[al Yazık ki geç kaldık ve biz hâlâ tek başımıza yapaya Kıyısı belirsiz bir denizdeyiz. Gemiye binmiş gece bulutlar arasında yol alıyoruz; Tanrı denizinde onun verdiği erdem ve başarı ile gidiyoruz.
(4 Gel! Senin o yanağının parıltısı şamdan mumunun işığı değil! O sendeki nakışlar, sudan ve insan tohumundan değil, gel! Kendini öfke içinde gizleme. Sendeki bu güzellik gizlenecek güzelliklerden değil, gel!