Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“…müdürler ve muavinlerin suratlarından pek farkı olmayan duvarlar da yüksek ve yüce, çirkin, kirli bir renkteydi. Çirkinliğe büyüklük eklendiğinde tiksinme duygusunun korkuya dönüşeceğini bilen devlet, okulların böyle bir renge boyanmasını uygun görmüştü…”
Sabah ezanları okunmaya başladığında yatağından kalkıp elini yüzünü yıkadı. Aynada makasla bıyığını sünneti şerifeye uygun olarak düzeltirken uykunun bir uyanış ve düşlerin de gerçeğin ta kendisi olduğu fikri kafasını meşgul etmeye başlamıştı. Az önce uyanıp gözlerini gerçek dünyaya açarak yatağında gerinmeye başladığında belki de bir uykuya dalmıştı. Eğer bu doğruysa, şimdi gördüğü her şey bir düştü. Gördükleri ister gerçek ister düş olsun, bundan gerçeği ya da düşü gören bir özenin varlığı çıkıyordu. Şu durumda bütün bunları gören bir kişi olarak o, vardı. "Rendekar'ın dediği gibi ben varım" diyordu, "Peki ama ben kimim? ayna bana İhsan Efendi olduğumu söylüyor, rüyamdaki ayna ise Bünyamin olduğumu söylüyor. Ben kimim? Bütün bunları gören özne aslında kim?"
Reklam
Bir dünya haritası yapmayı kafaya koyan Uzun İhsan Efendi, bu işe Özenen diğer kâşiflerin tersine, yerinden kımıldamadan yeni kıtalar keşfetmenin peşindeydi.İlk bakışta imkansız görünen bu işin bir yolunu bulduğunu sanıyordu: Düşlerin,uyku esnasında ruhun bedenden ayrılıp çeşitli yerlere gitmesinin bir eseri olduğu malumdu; uyku esnasında ruh bedenden ayrılıp diyar diyar gezdiğine göre ,ruhun zaten gidebildiği bu yerlere bir de bedeninin kalkıp binbir zahmetle gitmesi abes olurdu . Öyleyse kendisinin diğer kaşifler gibi taban tepip yelken açmasına gerek yoktu. Keşfedilmemiş kıtaları görmek için usulüne uygun olarak uyku şurubundan içerek istihareye ya da rüyaya yatması yeterliydi . Ancak bu yöntemin bazı mahsurları da yok değildi. Çünkü sık sık aynı düşleri gördüğü oluyor ve ruhu birtakım alakasız mekanlara ,sözgelimi çölde bir kuyuya, Çemberlitaş civarındaki bekar odalarına ve üzerinde deniz kızlarının şarkı söylediği kayalıklara tebelleş oluyor , bu da yapmayı tasarladığı Atlas için fuzuli oyalanmadan ortaya çıkarıyordu.
Sayfa 44 - İletişimKitabı okudu
Hegel demiş ki, "Gerçek olan akla uygundur. Akla uygun olanda gerçektir..." Bakıyoruz, içinde yaşadığımız gerçekler hiç de akla uygun değil, hatta tümüyle akla aykırı!...
İyilerin ödülü ahiret hayatının güzelliklerini yaşamaya uygun olmalıdır. Gunahkarlarin cezası ise onların ölüp ortadan kalkmalarıdır. Çünkü onlar ahiret hayatının güzelliklerine layık değillerdir. Günahkarlar kötülüklerinden dolayı öte dünyadan mahrum olurlar ve tıpkı hayvanlar gibi yok olup giderler.
-Bu günlerde bir "parlamenter" muhabbeti almış başını gidiyor. Bu vaziyet nedir? -Bu feci bir vaziyet. Eskiden bunlara "mebus" denirdi. Sonra "milletvekili" oldular. Şimdi son zamanlarda, üç beş yıldır, bir de bakıyorsunuz televizyona çıkıp "biz parlamenterler", "parlamento" laflarıyla kendilerine sözde Avrupalı süsü veriyorlar. Şimdi biz de diyoruz ki, bu kelimelerin Latince, İtalyanca kökeni "boş laf üreten" manasına gelir. "Parlamento" da, "boş laf üretilen yer" manasına gelir. Kendilerine bu kelimeleri uygun görüp Avrupalı havalarına girenleri uyarıyorum: Bu millet boş laf üretenleri değil, vekillerini bekliyor.
Sayfa 118 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
imla
İmla Kılavuzu aslında, siyasi görüşleri ne olursa olsun romancıları, "'Sağa-sola... Dön!', 'Tüfek Omza!', 'Uygun adım... Marş!' gibi emirlerle, bir Duce yahut Fuhrer'in ve bu liderlere ibadet eden kuru kalabalığın önünde kaz adımlarıyla yürüten bir yanaşık düzen talimnamesiydi.
Sayfa 71 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ruhun şad olsun, Esat Oktay Yıldıran
Sonra bir gün koridordan çok acı bir ses geldi; inleyerek, ama çok acı bir iniltiyle “Neee mutluuu Türküm diyeneee” diyordu, sesi uygun adıma yakın bir tempoyla geliyordu. Birkaç gün sonra anladık ki, komşu bir koğuştan bir adama cop sokup yürütmüşler, cop adamın içindeyken yürütüyorlar. Ama çok acı bir sesti, hiçbir işkence seansında duymadığım bir iniltide sesti...
Dünya dili İngilizce olmuşmuş. Bilim yalnız İngilizce ile olurmuş! Bunlar kasıtlı olarak üretilmiş yalanlardır. Amerika, İngiltere zayıfladıkça İngilizce'nin önemi azalmakta, çeşitli dillerin önemi artmaktadır. Üstelik İngilizce bilim dili için hiç de uygun bir dil değil.
Sayfa 119Kitabı okudu
"Aynada makasla bıyığını sünneti şerifeye uygun olarak düzeltirken uykunun bir uyanış ve düşlerin de gerçeğin ta kendisi olduğu fikri kafasını meşgul etmeye başlamıştı."
474 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.