"Vaktim yok "ise lügatımızın en çok kullanılan kelimesi oldu.
~ Eşimiz, evladımız, ailemiz, hatta edebi hayatımız dahil, dünyevi ve uhrevi tüm değerler paranın arkasından geliyor. Hassasiyetimizi de giderek yitiriyoruz. Bir bakın bakalım, tesbihimiz, takkemiz hâlâ cebimizde duruyor mu? Tesbihatimizi hâlâ yapıyor muyuz? Hala kendimize eğitici kitapları okuyor muyuz? Komşuluk ilişkilerimizi sürdürüyor muyuz? Ailemizde en son ne zaman bir araya gelip birlikte bir yerlere gittik?.. ~
Sayfa 71 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Bizde Roman
Hakikaten biz okuyor muyuz, şikayet edilecek derecede garp sanatının tesiri altında mıyız? Ben buna kolay kolay inanamam. Biz de okuyan adam o kadar azdır ki hatta tanılır bile. Bizde dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir elit zümre teşekkül etmiştir; okuyanlar zümresi. Tek bir satır yazmadığı, tek bir söz söylemediği hâlde sırf okuduğu için hürmet gören adamların bulunduğu memlekette pek fazla okuyan adam olmasa gerek.
Dergâh Yayınları 1995 Sayfa: 48
Reklam
Kuran'ı Kerim'i yeterince okuyor muyuz.
"Kur’an oku ve okuduğun nisbette cennet basamaklarından tırman. Dünyada ağır ağır okuduğun gibi şimdi de ağır ağır oku. Şüphesiz senin cennette yerleşeceğin yer okuduğun âyetlerin son noktasıdır. Ne kadar okursan o kadar yükselirsin" (s.a.v)
Okudukça hayretim artıyor...
Nobel ödüllü Alman fizikçi Max Planck,”Bütün maddenin kaynağı, hakikati ve varoluşu atom parçacıklarını titreştiren ve ufak bir güneş sistemi gibi onları bir arada tutan, üstün bir güce dayanır… Bu gücün arkasındaysa büyük bir bilinç ve zekâ içeren bir akıl olduğunu kabul etmeliyiz. İşte bu akıl tüm maddenin matrix’idir…” der. Ve aynı zamanda Planck, maddenin “gördüğümüz şekilde” var olmadığını ifade eder. Bu anlatım Kuran’la verilen bilgilerle inanılmaz derecede örtüşen bir anlatım… Nasıl mı? Artık bilimsel olarak kanıtlanmış olan şu ki, biz “eşyaları” “hakiki” halleriyle görmüyoruz. Beynimiz algıları aracılığıyla o eşyayı kendi “yorumu” suretiyle “okuyor” yani algılıyor. Bu Planck’ın ve artık pek çok fizikçinin söylediği bir şey. Biz eşyayı algıladığımız şekliyle yorumluyor ve onu öyle görüyoruz. Ancak eşyanın hakikati o şekilde değil. Mesela bir elmayı algılayabilmemiz için beynimizde suret olarak bir elma algısı var. Dışarıda o eşyanın enerjisel yapısını beynimiz kendi bilgi tabanındaki elma bilgisiyle eşleştirip elmanın resmini beynimiz içinde oluşturuyor. Algıladığımız her şey böyle. İnsanların dahi bütün resmini görmediğimizi ve beynimizin bu resmi tanımladığını biliyor muyuz?
Sayfa 198Kitabı okudu
Bu yalnızlık içerisinde ve bu kadar güçsüzken, bir taraftan da onun insani özüne dönmesini engelleyecek bir yığın kuşatma ve saldırı altındadır günümüz insanı. Bir üretici olarak sermayenin gizli açık saldırısı altındadır. Yükümlülükleri kadar hakları da olan bir vatandaş olarak pek çok kurumu ve yasasıyla devletin saldırısı altındadır. Düşleri,
Tek bir anımız boş geçmemeli. Çalışıyor muyuz? Hakkını vereceğiz. Spor mu yapıyoruz? Hakkını vereceğiz. Okuyor muyuz? Hakkını vereceğiz. Hayatta öğrenecek şey bitmese de zaman bir şekilde bitiyor.
Sayfa 48
Reklam
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.