"Doğum tarihim, doğum yerim, soyum, bedenim, cinsel kimliğim, bebekliğim, şahsen sevmediğim bu ontik belirlenimlerin hepsi, asla üstesinden gelemeyeceğim bu ilk atılmanın izleridir. Borçlu olduğum hissi de dolayısıyla kökensel kendimi kendime verme gücümle Heidegger'in olgusallık adını verdiği oraya atılmış olma durumum, terk edilmişliğim arasındaki çatışmanın belirtisidir."