Beauvoir, "kadın"ın doğal bir olgu değil, tarihsel bir fikir olduğunu iddia ederken, biyolojik olgusallık olarak cinsiyet ile bu olgusallığın kültürel yorumu veya anlamı olarak toplumsal cinyiset arasındaki ayrımı açıkça vurgular. Bu ayrıma göre kadın olmak, hiçbir anlamı olmayan bir olgusallıktır, ancak kadın olmak, kadını olmak, yani bedeni tarihsel bir "kadın" fikrine uymaya zorlamak, bedeni kültürel bir gösterge olmaya ikna etmek demektir.