İnsan koskocaman bir canlı çöplüktür ki, insan denilen bu çöplüğün herhangi bir çöplükten ayrımı, en pis en iğrenç olanının içinde bile, ama içinin tam bilinmeyen bir yerinde, dünyalar değerinde, değer biçilmez değerde bir cevherin, insanlık cevheri olan cevrin bulunmasıdır. Kimi mutlu insanların bu cevheri dışta kaldığından ya da kolayca dışa vurduğunda ya da olanakları bulunduğu için aranıp dışarı çıkarıldığında, onlar pırıl pırıl parlar; Ama kimilerinin cevheri öyle derin de, derenin de derin de bir yerdedir ki, kimse de çıkarılmasına yardım etmediğinden, onlar da cevherleri hiç çıkışımadan, hiç parlamadan, cevherleri ile birlikte ölürler.
İnsansa, insanlık cevher olmayanı olmaz. Kendiliğinden ya da yardımıyla nasıl olursa olsun cevheri ışıyanların insanlık görevi, cevheri dipte kalmış öbür canlı çöplükleri de hiç usanmadan eleyerek, o insanların derinlerinde bir yerlerinde  gizli kalmış cevherlerini dışarı çıkartıp parlatarak dünyanın karanlığını hoca evlerin nur yalazlarında boğup, yakıp, yok ederek, yeniden yepyeni, aydınlık bir dünya yaratmaktır.
Hayri arkadaş, buraya dek söylediklerim sana söyleyecek çok bulunur. Çünkü işin asıl zoru bu değildir. Bundan daha önemli insanlık Görevimiz, yüzyıllardır denenmiş ama sonuç alınamamış olan tek tek insanların çevreni aramanın tek insanı kurtarmak, daha doğrusu kurtardığını sanmak olsa bile, bunun insanları, bütün insanlığı kurtarmak olmadığını, herkes kurtulmadıkça hiç kimsenin kurtulamayacağını artık anlayarak, her insan cevherinin yaşayacağı koşulda ortamı yaratmaktır.