Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
288 syf.
8/10 puan verdi
Bir kaç sene olmuştur okuyalı.. Normalde bu tarz kitaplar pek dikkatimi çekmez ama almış bulunmuştum bir kere.. Ama iyi ki de almışım diyorum.. Sonu için birçok tahmin yapmama rağmen hiçbiri tutmadı ve kitap bittiğinde ağızım açık kalmıştı.. Ben beğendim açıkçası tavsiye edebilirim..
Ölüm Dalgaları
Ölüm DalgalarıAgatha Christie · Altın Kitaplar · 2018677 okunma
Reklam
Tolstoy: "Hayatla ölüm arasında son bir kez çırpındım ve içimde olanları tekrar gözden geçirmeye başladım. Birdenbire ancak Allah'a inandığım zamanlarda yaşadığımı fark ettim. Sırf O'nu düşünmekle bile, hayatın dalgaları kabarıyordu benliğimde. Çevrede her şey canlanıyor, her şey bir anlam kazanıyordu. Hâlbuki O'nu unuttuğumda ve O'ndan uzaklaştığımda yaşamla olan bağlantım kesiliyor, hayat duruveriyordu. 'Öyleyse, ne arıyorsunuz daha?' diye haykırdı içimde bir ses... O gün bugün, bu ışık hiç bırakmadı beni."
Ve ölüm budur işte, nar çatlıyor ve kan rangindeki damlacıklar damlamaya başlıyor. Ve ince beyaz tüller dalga dalga kızıla boyanıyor. Ve kızıl rengin dalgaları durmadan genişliyor ve genişliyor ve genişliyor..
Sayfa 46 - ithakiKitabı okudu
Kaderin çok küçük ve dokunaklı bir cilvesi..
Tumenin katolik din görevlisi ,Viyanalı rahip Ruzek, can çekişen askerlere yardımcı olmak için mayın tarlasına girmişti ... Mayın temizleme müfrezesini beklemek istememiş... _"Tanrıyı bekletemem " demişti. Sonra tek başına yola çıkmıştı .Ölenlerle can çekisenler arasında üç ağır yaralı bulmuştu . Bunların canlarının kurtarılması, kendilerine uygulayacak tedavinin cabukluguna bağlıydı. Bunun üzerine sırtında her seferinde bir yaralı olduğu halde rahip mayın tarlasindaki korkunç yolculuğunu üç gidiş ,üç de geliş olmak üzere altı kez yapmıştı. .. Oradaki bazı piyadeler ,isa peygamberin teberiye gölünün dalgaları üzerindeki yürüyüşünü görür gibi oldular ..sırtındaki ağır yükle adım adım ilerliyor, her an ayağını bir ölüm aygıtının üzerine basma tehlikesiyle karşılaşıyordu. ..ama hiç biri patlamadı.
Sayfa 81 - Başkan yayınları 1981Kitabı okudu
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
*Karadeniz'in mühdelip dalgalı bir gününde sahilde oturmuş elime aldığım bu kitabın bir hikayesi olduğunu düşünerek dalgaları seyrediyordum. Herşeyin bir hikayesi var bizim buraya bu yazıyı yazmamızın bile. Ahmet Erhan'ın bu kitabı diğer kitaplarından ayıran özellikteki; beni en çok etkileyen o hikayeden yada gerçeklikten bahsetmeliyim sizlere. Ahmet Erhan; Ankara Esat’ta yalnız yaşayan, kendi halinde bir öğretmendir. Gecenin üçünde evini polis basar. 2. şube’ye götürülür. Emniyet amiri, “ne iş yaparsın?” diye sorar. “büyük kolej’de öğretmenim.” der. Amir şaşırır: “benim kızım da orada okuyor.” polislere, “niye aldınız lan hocamı!” diyerek çıkışır. Sebep, dağdaki bir pkk’linin cebinden, Erhan’ın Alacakaranlıktaki Ülke kitabı düşmüştür." Sizler istediğiniz gibi yorumlaya bilirsiniz, nitekim Ahmet Erhan'ın bilen tanıyan gerçek okurları onun yaşantısından ve şiirinin ne denli geniş kitlelere ulaştığını gururla görmektedir. Ahmet Erhan gerek yüzünde eksik olmayan gülüşü ile gerek naif bakışları ile zıt düşmüş yazdığı ölüm temalı her şiirini bu kitaba sığdırmış, bizi ıssız kasabaların ışıksız köylerinde dahi geceleri kitabını okuyacak hallere sokmuş bir şairdir. Büyük bir şairdir. Bu kitabında üstte bahsettiğim 'Alacakaranlıktaki Ülke' şiirinin yanı sıra baş ucunuzdan dilinizin ucuna ayiramayacağiniz bir birinden güzel şiirler ikâmet etmektedir.
Alacakaranlıktaki Ülke
Alacakaranlıktaki ÜlkeAhmet Erhan · Bilgi Yayınevi · 1997180 okunma
Reklam
Ve ölüm budur işte, nar çatlıyor ve kan rengindeki damlacıklar damlamaya başlıyor. Ve ince beyaz tüller dalga dalga kızıla boyanıyor. Ve kızıl rengin dalgaları durmadan genişliyor ve genişliyor ve genişliyor.
Sayfa 46 - İthaki Yayınları
Yaşam buydu işte, çatlayan olgun narlar, bembeyaz tüller ve kan kırmızısı damlalar. ... Ve ölüm budur işte, nar çatlıyor ve kan renginde damlacıklar damlamaya başlıyor. Ve ince beyaz tüller dalga dalga kızıla boyanıyor. Ve kızıl rengin dalgaları durmadan genişliyor ve genişliyor ve genişliyor.
Sayfa 45 - undefinedKitabı okudu
Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedeçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan almak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış.Bana ne tayfalardan; umurumda değildi Pamuklar, buğdaylar, Felemenk ve İngiltere; Bordamda gürültüler patırtılar kesildi; Sular aldı gitti beni can attığım yere.Med zamanları, çılgın
Kral Hirodes Antipa
Benim öyle mücevherlerim var ki kraliçe annenin hiç görmediği . Muhteşem mücevherler! Dört sıraya yerleştirilmiş inci kolye gümüş ışınlarıyla zincirlenmiş aylara benziyor. Ağa yakalanmış yüzün yarısı kadar ay. Zamanında kraliçenin Fildişi gibi olan göğüslerinde dinleniyorlardı. Sen de takarsan kraliçe gibi olursun. Benim iki çeşit ametistim de
ჩემი რჩეული მსოფლიო
Reklam
Bu ânı itiraflarım'da şöyle dile getirir Tolstoy:Hayatla ölüm arasında son bir kez çırpındım ve içimde onları tekrar gözden geçirmeye başladım.Birdenbire ancak Allah'a inandığım zamanlarda yaşadığımı fark ettim.Sırf O'nu düşünmekle bile hayatın dalgaları kabarıyordu benliğimde.Çevremde her şey canlanıyor,her şey bir anlam kazanıyordu.Hâlbuki O'nu unuttuğumda ve O'ndan uzaklaştığımda yaşamla olan bağlantım kesiliyor,hayat duruveriyordu.'Öğleyse,ne arıyorsun daha?' diye haykırdı içimde bir ses...O gün bugün bu ışık hiç bırakmadı beni.
Sayfa 75 - ŞuleKitabı okudu
741 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.