Ölümü, bu kişinin ne kadar eşsiz benzersiz olduğunu açıkça anlatır bize;
“Sevdiğimiz bir kişi öldüğü zaman, sağ kalmak suçunun kafaretini yüreğimize işleyen yegın bir pişmanlıkla öderiz. Ölümü, bu kişinin ne kadar eşsiz benzersiz olduğunu açıkça anlatır bize; varlığının, bir zamanlar, bütünüyle var kıldığı, yokluğunun, kendi bakımından ortadan kaldırdığı dünya kadar uçsuz bucaksız hale gelir bu ölü; yaşamamııda daha çok yer tutması, gide gide yaşamamızın tümünü kaplaması gerekirdi gibi gelir bize. Kendimizi sıyırırız sonra bu sersemleyişten: O da, öbürleri arasında, öbürleri gibi bir bireydi, o kadar, diyoruz. Ancak, kimsecikler için elimizden geleni -hiç bir zaman yapmadığımızdan, (kendi elimizle çizdiğimiz, tartışılabilecek sınırlar içerisinde bile elimizden geleni yapmadığımızdan,) kendimize, gene de, bol bol sitem edecek sebepler buluruz.”
Ölüm kaderdir. Hayatta kalma isteğiniz ve yok olma korkunuz hep var olacaktır. Bunlar protoplazmanıza yerleştirilmiş içgüdüsel duygulardır ve nasıl yaşadığınız üzerinde büyük bir etkisi vardır.
Ve ne demektir ölüm? Belki insanın yüz duygusu var da, insan öldüğünde bunlardan bizim tanıdığımız beş tanesi ölmektedir de, öteki doksan beş tanesi canlı kalmaktadır.
Halkına zülüm ve işkence yapmayı gaye olarak güden başkanın halkmı Allah eksiltir, Afet ve belâlarla ölüm vak’alarmı içlerinden eksik etmez, Ticari hayatları sarsılır, afetler yüzünden ziraatçılar ektiklerini alamazlar. Sürü sahipleri günden güne kayıp verirler. Adalet üzerine hareket eden başkanın bu adîl tutumu bütün kitle içinde yayılır, bütün halk ölçülerini tam tutar, aralarındaki hak ve hukuka riayet ederler, adîl konulara sarılırlar. Artık bundan sonra eğri olan
şeyler aralarında yok olur ve hak olan şeyler aralarında belirir. Semadan rahmet eksik olmaz, yeryüzünde bereket çoğalır, ticaret gelişir, ekicilerin ürünlerinde bir bereket olur, böylece halkm gıda durumu gelişir. Filozof
ların bildirdiğine göre: «Bütün halk başkanm bozguncu hareketiyle bozulurlar, dürüst davranışıyle dürüst olur
lar.» Tabilerin 11 ileri gelenlerinden Süfyan Sevri12 Abbasî halifelerinden Mansur’un yanma vardığında Mansur:
«Sevri! uzun zamandanberi halkımı ve yardımcılarımı yoluma koyup itimat edecek kimseyi bulamadım», deyince Sevri! «Müminlerin başkam! Saydığınız şahısların deru- nunda büyük işlere ön-ayak olacak biri var. Şayet bu düzelirse hepsi düzelmiş olur.» der. Mansur: «Anlattığın ve tasvir ettiğin şahıs kimdir?.» deyince Sevri: «Bütün
halkm önderi ve başkanı olan Mansur’dur». der. Bunun üzerine Mansur:«Ah! bu zamana kadar uyanmadım. Kendimi bırakıp başkası ile uğraşmam neyime gerekirdi?» diyereiv kendi kendini azarlar.