➤Yani mezarlıklardakiler ölü evet, lakin mezarlıklar ölü değil. Mezarlıklarda hayat var. Ve ölenlerden yaşayanlara bir nasihat var.
➤Ölülerin yerine koymaya çalıştım kendimi. Yapamadım. Görmek istediğinden ve göstermek istediğinden fazlasını göremiyor insan. Yaşamaya bu kadar çok alışınca ölmek diye bir şey yok sanıyor yada unutuyor, unutturuluyor.
➤ O bütün gün Yahya Efendi Dergâhının mezarlığında bunları düşündüm ve bu ölenler nerede şimdi diye geçirdim hep içimden. Bütün bu ölenler de benim gibi hiç ölümü düşünmeden yaşadılar belki de ama şimdi sadece bedenleri toprağın altında. Peki ya kendileri neredeler? Ölüm, beden için ama ruhları yani asılları, gerçek olan yanları onlar şimdi nerede duruyorlar?
Zaman değişiyor gibi.. Anlayabiliyor aslında ölümün herkesi öldürmediğini. Bir mezarlığın içinde insan hayatın manasını daha iyi kavrıyor. Tezat gibi duruyor hayatı ölümle anlamak ama her şey zıttı varsa var değil mi? Hayat ölüm var oldukça anlamlı. Ölümü kavrayamadıktan sonra hayat bir çileden başka hiçbir şey ifade etmiyor insana.