Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Olumlu düşünce üzerine
Yağmur yağdıktan sonra bir süre toprağın üzerinde yağmurun ilerleyeceği kanallar oluşur. Daha sonraki yağmurlarda, sular hep bu kanallardan akar. Beynimizde de bu tür yağmur kanalları vardır; herkesin beynine aynı yağmur yağar, fakat ayrı kanallara gider.
Aklının korunması için Tanrı'ya ilk yalvaran insanın isteği yerine getirildi. O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu. Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insanın bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı. Akıl, insandan korundu. İnsan beş duyulu bir hayvan oldu. Bedeni ölümlü, aklı korunan, beş duyulu bir hayvan. Tanrı’nın insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek. Aklı, insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana kadar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek. Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.
Sayfa 123
Reklam
Bowlby (1973), temeli, erken yıllarda bağlanma davranışsal ve yakın bakım sistemlerinin özellikleri tarafından şekillenen duygu,düşünce ve davranış örüntülerinin "beşikten mezara" kadar sürdüğünü ve gelişim süreci içinde diğer ilişkilere de genellendiğini öne sürmüştür.Bowlby'ye göre erken dönem deneyimleri , "bağlanma içsel çalışan modelleri " ya da kısaca "zihinsel modeller " denilen şemalar aracılığıyla zamanla bilişsel olarak kristalize olurlar ve ileri yıllara taşınırlar.Çocukların erken yıllardaki ebeveynleri ya da bakım veren kişiler duyarlı ve destekleyici ise çocuklar , sevilmeye ve bakım verilmeye değer bir benlik algısı ve bu algı temelinde olumlu bir bağlanma benlik modeli geliştirirler.Aynı zamanda da başkalarını destekleyici,ulaşılabilir ve iyi niyetli kişiler olarak görerek olumlu başkalık modeli geliştirirler.Güvensiz bağlananlar ise hem kendilerine hem de başkalarına ilişkin olarak olumsuz benlik ve başkaları modelleri geliştirerek yakın ilişkilerdeki davranışlarını ve beklentilerini karamsarlık ve olumsuzluk üzerine inşa etme eğilimine girerler.
Sayfa 17 - Koç Üniversitesi Yayınları
Tam Metin
(Çok uzun bir sessizlik) Ama senin dostların var. (Uzun bir sessizlik) Çok dostun var. Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Aklının korunması için Tanrı’ya ilk yalvaran insanın dileği yerine getirildi. O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu. Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insan bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı. Akıl, insandan korundu. İnsan, beş duyulu bir hayvan oldu. Bedeni ölümlü, aklı korunan, beş duyulu bir hayvan. Tanrı’nın insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek. Aklı, insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana ka dar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek. Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.
Doğan Kitap, E-pub
Reklam
Olumlu düşünce üzerine
Fizik kanunlarına göre, iki şey aynı anda bir arada olamaz. Eğer beyninize olumlu düşünceyi yerleştirirseniz, olumsuz düşünce oraya yerleşemez.
Gençlik ve Yaşlılık Üzerine
Muoth bir ara demişti ki, kuşkusuz şakadan söylemişti bunu, gençlik yaşamın en çetin dönemlerinden biridir, bütün yaşlılar gençlerden çokluk daha şen, halinden daha memnun kimselerdir. Babam güldü bunu duyunca, sonra da düşünceli düşünceli şöyle söyledi: “Biz yaşlılara sorarsan kuşkusuz tersini söyleriz bunun. Ama senin dostunun konuşmasında yine
Yapı Kredi Yayınları
Tartışmaya katılanların ortak yanı, aydını nesnel, bilimsel-sosyolojik bir kavram olarak değil; olumlu bir kavram, bir paye, bir değer yargısı olarak tanımlamaları. Böylece metafizik bir aydın kavramı çıkıyor ortaya. Oysa bilimin, kendine özgü, nesnellik iddiası olan araçları ve kavramları vardır. Bilim, fizikötesi değildir; doğaötesi değildir; değer yargılarıyla yapılmaz. Yalnız aydın kavramının değil, kültür, düşünce, akıl gibi aydın tanımıyla ilişkili kavramların da sık sık bilimin dışına taşınarak idealleştirildiği görülüyor. Öte yandan ulusal-evrensel, Doğu-Batı gibi karşıtlıklara da, tarihin ve nesnelliğin dışında içerikler veriliyor. Aydın merkezli bir idealizme tanık oluyoruz. Çok şaşırtıcı değil. Çünkü ülkemizde “Aydın Üzerine” tuğla gibi üç cilt kitap yazdığı halde, aydın kavramını fizikötesine taşıyanlar oldu.
“Neredeydin? ” dedi yataktaki yaşlı kadın. “Tuvaletimi yapmam gerekiyordu ama yanımda kimseyi göremedim.” Genç adam. onun hırçın ses tonuna karşılık, ayakucunda duruyor ve sakin bir şekilde gülümsüyordu. Kelimelerin ne anlama geldiğini unutmuş gibi, belli belirsiz bir sesle “Tuvaletimi yapmam gerekiyordu” diye tekrarladı. Adam, “Sana
676 öğeden 661 ile 675 arasındakiler gösteriliyor.