Ana babalar olsun, öğretmenlerle uşaklar olsun, kardeşler arasında daha çocukken bir gerginlik duygusu uyandırmak gibi budalaca bir davranışa düşerler, bu yüzden çocuklar büyüyünce çoğunlukla aralarında çatışmalar başgösterir, ailenin dirliği düzeni bozulur, İtalyanlar kendi çocuklarıyla yeğenleri, yakın akrabaları arasında pek az ayrım gözetirler; aynı soydan olduktan sonra, bir çocuğun kendi bedenlerinden çıkıp çıkmadığı önemli değildir onlar için. Gerçeği söylemek gerekirse, doğada da durum böyledir; öyle ki, kalıtımın derecesine göre, zaman zaman bir yeğenin amcasına ya da başka bir akrabaya benzerliğinin, ana babasına benzerliğinden daha büyük olduğunu görürüz. Ana babalar çocuklarının girmesini istedikleri meslek dalını, buna göre ne öğrenip nasıl yetişeceğini zamanında kararlaştırmalıdırlar, çünkü bir çocuğa en iyi küçükken yön verilebilir. Çocuk neye eğilim duyarsa onu en çok başarır düşüncesiyle, onun sözüne pek uymamak gerekir. Evet, çocuğun belli bir mesleğe sevgisi ile yeteneği olağanüstü derecedeyse, bu durumun yabana atılmaması gerekir, ama genellikle "Optimum elige, suave et facile illud faciet consuetudo" "En iyiyi seç, alışkanlıkla hem kolay hem de sevimli duruma gelecektir." yararlı bir öğüttür.