Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bölüm 4: Aquinalı Aziz Thomas'ın Siyaset Felsefesi Özeti
Thomas Aquinas, Ortaçağ'ın en kapsamlı ve en sistematik Hristiyan filozofudur. ... Augustine'in İnsan Kenti ile Tanrı Kenti arasında yaptığı ayrım, siyasal yöneticilerin geçici otoritesiyle Kilise'nin ruhani otoritesini uzlaştırmada yeterli değildi. Thomas, Papa'nın nihai üstünlüğünü muhafaza ederken, İmparatorun da uygun iddialarına saygı
Kuşku edilemez ki, saymakla bitmeyecek kadar çok olan bu tür vahiylerle aklın uzlaşabileceğini düşünmek güçtür. Aksine akıl, bunlara karşı her an isyan edercesine muhtemelen şu sorulan sorma ihtiyacındadır: İslamdan başka din ve inançtadırlar diye neden insanlar öldürülsün? Neden onlara karşı düşmanlık beslensin? Neden ana baba ya da kardeşler için, farklı inançtandırlar diye mağfiret dilenmesin? Önemli olan şey, insanlığa yararlı olmak, dürüst olmak, iyiliksever olmak vs... değil midir? İslamdan başka din ve inançta bulunan, iyi, dürüst, insansever kimselere karşı neden sevgi beslenmesin? Neden Tanrı, insanlar arasında köle olanlar ve olmayanlar diye ayrım yapsın ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan bu tür bir eşitsizliğe yer vermekle övünsün? Neden Tanrı kadını aşağılasın ve kadını aşağılamanın bütün insanlığı aşağılamak olduğundan habersiz bulunsun? Neden Tanrı insanların gönüllerini açıp onları dilediği gibi Müslüman yapmak gücüne sahip olduğu halde, onlara ganimetten pay ayırmak ya da güzel kadınlar sağlamak gibi usullere başvursun?
Reklam
Bir fenomeni bilmekle onu tanımak, kabul etmek, ona var olarak davranmak arasında ayrım yapmamız gerekmesi standart felsefi gözlemlerden biridir. Çevremizde­ki öteki insanların zihne mi sahip olduğunu, yoksa körlemesine davranmak için programlanmış robotlar mı olduklarını “gerçekten bilmiyoruz.” Fakat bu gözlem, asıl nok­tayı kaçırır: eğer muhatabımın zihnini “gerçekten bilseydim,” tam öznellikler-arasılık ortadan kaybolacaktı; o öznel durumunu kaybedecek ve -benim için- saydam bir makine haline gelecekti. Başka deyişle, ötekiler için bilinebilir olmamak öznelliğin, muhatabımıza bir “zihin” yüklediğimiz zaman kastettiğimiz şeyin önemli bir özelliğidir.
"Britanya görüşü denilen şeye göre, yaratıcı dahi ve sıradan insan arasın­ daki ayrım, geleneksel düşünceye karşıt olarak, niteliksel değil yalnızca nicelikseldir: şu sözde dahi, önemli başarılarını yalnızca çeşitli etkenlerin şanslı bir biçimde bir araya gelmesine borçlu­ dur; bu etkenler, kısmen doğuştan, kısmen çevreseldir, ama hepsi de kendi içlerinde oldukça sıradandır ancak dahinin du­rumunda ayrıcalıklı bir düzeye doğru gelişmiştir."
248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
RUMELİ'DE BİZDEN NE KALDI "HİCRETLERİN BAKIYYESİ HİCRANLI DUYGULAR" Bu kitap, Rumeli'de toplam 24 ay görev yapmış olan emekli bir kurmay subay ve akademisyen olan Hasip Saygılı tarafından hazırlanmıştır. Görev alanı dışında olmasına rağmen, sahip olduğu tarih şuuru ve atalar mirasına saygının meydana getirdiği kararlılıkla
Rumeli’de Bizden Ne Kaldı?
Rumeli’de Bizden Ne Kaldı?Hasip Saygılı · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 201986 okunma
Stalin'in kendisi de sürekli bir suikasta kurban gitme korkusu içinde yaşıyordu. Bütün yetkililerin aynı zamanda potansiyel bir kurban olduğu böylesi bir terör sistemi ayakta kalamazdı ve Stalin'in ölümünden sonra Sovyet yönetimi olanağını bulur bulmaz bu sistemi ortadan kaldırdı. Sovyet rejiminin ayrım gözetmeden insanları yok etmekten vazgeçmesi , devlet ile toplum arasındaki güç ilişkisinde toplum yararına bir kaymaya neden oldu ve bunun sonucunda Sovyet devleti artık bütün yaşam alanlarını denetleyemez hale geldi. Artık karaborsayı, yerel parti aygıtlarını ya da tüketici taleplerini bir çırpıda ezip geçmek ya da yönlendirmek mümkün değildi. Polis marifetiyle korkutma hâlâ devletin önemli bir silahıydı, ama genellikle geride tutuluyor ve daha çok tüketim malı üretmek gibi başka politik araçlarla ikame edilmeye çalışılıyordu. Gorbaçov öncesinde toplam Sovyet üretiminin yüzde yirmisine eşit miktarda mal ve hizmet yalnızca karaborsada bulunabiliyordu, yeni merkezi planlamacıların denetiminin tamamen dışındaydı. Altmışlı ve yetmişli yıllarda SSCB'nin Rus olmayan cumhuriyetlerinde her türlü "Mafya"nın ortaya çıkmış olması merkezin denetiminin azalmakta olduğunun bir göstergesiydi.
Reklam
Ana babalar olsun, öğretmenlerle uşaklar olsun, kardeşler arasında daha çocukken bir gerginlik duygusu uyandırmak gibi budalaca bir davranışa düşerler, bu yüzden çocuklar büyüyünce çoğunlukla aralarında çatışmalar başgösterir, ailenin dirliği düzeni bozulur, İtalyanlar kendi çocuklarıyla yeğenleri, yakın akrabaları arasında pek az ayrım gözetirler; aynı soydan olduktan sonra, bir çocuğun kendi bedenlerinden çıkıp çıkmadığı önemli değildir onlar için. Gerçeği söylemek gerekirse, doğada da durum böyledir; öyle ki, kalıtımın derecesine göre, zaman zaman bir yeğenin amcasına ya da başka bir akrabaya benzerliğinin, ana babasına benzerliğinden daha büyük olduğunu görürüz. Ana babalar çocuklarının girmesini istedikleri meslek dalını, buna göre ne öğrenip nasıl yetişeceğini zamanında kararlaştırmalıdırlar, çünkü bir çocuğa en iyi küçükken yön verilebilir. Çocuk neye eğilim duyarsa onu en çok başarır düşüncesiyle, onun sözüne pek uymamak gerekir. Evet, çocuğun belli bir mesleğe sevgisi ile yeteneği olağanüstü derecedeyse, bu durumun yabana atılmaması gerekir, ama genellikle "Optimum elige, suave et facile illud faciet consuetudo" "En iyiyi seç, alışkanlıkla hem kolay hem de sevimli duruma gelecektir." yararlı bir öğüttür.
Yosmalar, Genç Şehirli Nüfusun Olduğu Kadar Paris Halkının Da Önemli Bir Kesimini Oluşturur. Çekiciliklerinin Tüm Yönleriyle İncelenmiş Olduğu Söylenemez. Örneğin, Yosma Adı Altında, Ayrım Yapmadan, Terzileri, Şapkacıları, Çiçekçileri, Çamaşırcıları Tanımlarız; Nihayetinde Şapkalı, Şapkasız, Mutfak Önlüklü Tüm Bu Güzel Sevimli Yüzler, Farklı Dükkânları Önündeki Bu Tatlı Satıcılar Kendilerini Diğerlerinden Ayıran Ve Kendi Saflarında Olmayanları Endişelendirmeyen Bir Sınıfa Ait Görünür.→
Sayfa 46 - KAFEKÜLTÜR YayıncılıkKitabı okudu
NEDİR BU EVRENSEL YASALAR?
En önemli yasa BİRLİK - BÜTÜNLÜK YASASIdır. Ayrım ve ayrılık görünüştedir. Bütün insanlar aynı özden yaratılmışlardır. Bütün varoluş tek parçadan oluşur. Kuantum fiziğinin "dolanıklık" özelliği evrenin bütünlüğünün fiziki ifadesidir. Bu yasanın farkına varamadığında her şeyin senden ayrı ve sana karşı, senden kopuk olduğunu zannedersin. Mutsuzluğun ve acının nedeni işte bu ayrılık zannından doğar. Sen şuna dersini vereyim, şuna haddini bildireyim şunu kandırayım dedikçe, gün gelir iki yakan bir araya gelmediğini görürsün. İşte "karma" yasası denen "ne ekersen onu biçersin yasası" budur. Hayatın yaratım yeri olduğu gerçeğinden bakarsak, hayat yaratıcılığını ne kadar kullanacağının sınanması olabilir. Hayatın anlamı Evrensel Yasaların farkına varılmasından çıkar. Demek ki aslında hayatın ne olduğunu anlamak için pratik olarak şu soruyu sormalıyız; bu hayatta nasıl yaşadığında ve nasıl yaşamadığında mutlu oluyorsun? Çünkü mutluluk kendi ruhunuzun "evet şimdi bu bana uygun" demesidir. Ve ruhumuz da tanrının yaratımı olduğuna göre ruhun kodlamasına uygun yaşıyorsun demektir. İkinci en önemli evrensel yasa, ÖZGÜR İRADE YASASIdır. İnsan özgür seçime sahip bir varlık olarak yaratılmıştır. Dolayısıyla yaptıklarından sorumludur. Tanrı ya da başka bir güç seni hasta yapmaz, tanrı ya da başka bir şey talih, baht, kader, şans, gezegenler, bakteriler, cinler, şeytanlar seni hasta yapmaz. Senin yaşama biçimin, yeme içme biçimin, düşüncelerin, inançların seni hasta yapar.
Kuantum kuramında bir parçacığın ya da bir sistemin durumu bir “dalga fonksiyonu" ile gösterilir. Klasik fizikte fiziksel anlamdaki tüm nicelikler - kütle, hız, elektrik yükü, manyetik alan ve diğerleri- ölçülebilir durumdadır. Böylesi niceliklerin tümü aynı zamanda “gözlemlenebilir”. Kuantum kuramında durum böyle değil. Dalga fonksiyonu; önemli ve anlamlı olan, ancak gözlemlenebilir olmayan nicelikler için bir örnek oluşturmaktadır. Dalga fonksiyonun karesi ise gözlemlenebilir. Karesi alınan bu nicelik, parçacığı belli bir durumda ya da belli bir yerde bulma olasılığını verir. Klasik fizik ile kuantum fiziği arasındaki bu ince ayrım, bozon ve fermiyonlann davranışını kavrama açısından büyük önem taşımaktadır.
Sayfa 140Kitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.