Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sena

Sena
@ontmoeten
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
İskenderun
27 Haziran
13 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
"O güne kadar bir başkası için hiç bu kadar üzülmemiş, sırtında sarsıla sarsıla ağlayan ve tam bir güvenle ona sarılan küçüğün, eline asılan büyük çocuğun acılarına böylesine katılma isteği duymamıştı. İçini dolduran ağrıdan, üzüntüden bar bar bağırmak geliyordu içinden..."
Reklam
"Etrafındaki kalabalığa rağmen her şeyden öyle uzak, öyle yalnızdı ki, o giren çıkan kalabalığın içinde koyu bir leke gibi duruyordu."
Ama bedeni iyileştirmek için önce yüreği iyileştirmek gerekir.
Sayfa 261Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Türk’ün kılıcı ülkeler fethederken zekâsı da kelimeler fethediyordu. Ülkeler ne kadar bizimse kelimeler de o kadar bizimdir.”
Halkın başına geçen adam çoğunluğun kendine kul olduğunu görünce yurttaşlarının kanına girmeden edemez. Onun gibilerinin hoşlandığı lekeleme yolunu tutar, onu bunu suçlandırıp mahkemelere sürükler, vicdanını kirletip canlarına kıyar, ağzını, dilini hısım akrabasının kanıyla boyar; kimini sürer, kimini öldürtür; bu arada halka borçların bağışlanacağı, toprakların yeniden dağıtılacağı umudunu verir. Böyle bir adamın kaderi bellidir artık. Ya düşmanlarının eliyle ölecek ya da zorba bir kurt olacaktır.
Sayfa 297Kitabı okudu
Reklam
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makûl değil miydi?
-Demek yöneten, şehirde birinin yalanını yakalarsa, Homeros'un dediği gibi: "İster bir sanat adamı olsun, ister falcı, ister hekim, ister doğramacı" onu cezalandıracak. Yalan, devlet gemisini batıracak bir fırtınadır.
"İnanmayan insan başı ağrımayınca Allah’ı düşünmez."
“Helâlin adı kaldı, onu gören yok. Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok! Ey oğul, helali nerede arayıp bulmalı?"
Mutluluk bir dağ yolu gibidir. Bakarsın tepelere tırmanır, sonra bir bakarsın, aşağıya iner. Tek başına nedir insan? Ama başkalarıyla birleşirse dağları devirebilir. Bizim şu güzel, şu yaşanası dünyamız böyle işte.
Reklam
"İnsan hiçbir şeyin önünde düşmemeli ve alçalmamalı. Kendi dışında ve içindeki güçlere karşı verdiği sonsuz mücadele ve ortaya koyduğu kültür mirasıdır insan yaşamı."
"Gök ile özdeş tutulduğu için saygı duyulan ve çok sevilen mavi, Türkler için doğu yönünün simgesidir. Mavi renk dünya mitolojilerinde sık sık rastlandığı gibi, Türklerde de akıl, idrak, sağduyu, basiret, barışı sembolize eder. Eski Türkçe metinlerde "gök sakallı", "kök temur" (gök demir) gibi ifadeler maviye göndermedir."
"Kalplerini gülümseme maskesi ardına saklayarak daha fazla kırılmaktan korumaya çalışanlar bir gün artık sahiden gülümseyemediklerini fark ederler. Çünkü artık gülüşün gerçek dürtüsünü ve rengini unutmuş, böylece yitirmişlerdir. Unuttuklarımızı yitiririz! Ancak daha önce incinmiş olanlar, hüzünlü bir gülüşün arkasına saklanarak güvende olmayı unutma acısına tercih ederler çoğunlukla."
Bu devletlerin başındakiler, gölgeler üstüne birbirleriyle cenkleşmede, sanki başa geçmek büyük bir nimetmiş gibi, kim başa geçecek diye birbirlerini yemektedirler. Doğru olansa şudur: Bir devlette başa geçenler, başa geçmeyi en az isteyenler oldu mu, dirliğin de düzenin de en iyisi orada var demektir. Baştakilerin böyle olmadığı yerdeyse, tam tersine, ne dirlik vardır ne düzen.
Sayfa 238Kitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.