Gelseydin eğer anlatırdım her şeyi, kalsaydın eğer yanımda anlardın beni. Belki de bana hak verirdin, belli mi olur. Otursaydın yanıma denize nazır hayaller kursaydık, önce hayallerimizi sonra beni sevseydin. Bulutların şeklinde resim çıkarsaydık, radyoda çıkan şarkıya "Bu en sevdiğim" deseydik aynı anda. Çok ortak yanımız olsaydı, hiç ayrı düşmeseydik mesela. Öyle de çok sıkıcı mı olurdu ki? Neyse bazı yerlerde fikir ayrılıklarına düşebiliriz. Tek sorunumuz bu olsun...
Viktorya dönemi ile ortak sorunumuz...
Yapmacık, ikiyüzlülüklerle, mizacımızın bütün sateliklerinin pohpohlanmasyla yeterince kirlenmemiş mi çağımız?
Sayfa 409Kitabı okudu
Reklam
Kudüs'ü Yahudileştirme Çabaları 2 Eylül 1997 tarihinde Londra'da bulunan islâmi Araştırmalar Akademisinin ilkini düzenlediği Kudüs konulu bir konferansa konuşmacı olarak davet edilmiştim. Konferansa katılarak konuşmamın başında şunları söyledim: Bu yıl (1997), birinci sorunumuz olan Filistin ve Kudüs Sorunuyla ilgili önemli anıları yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Bu yıl. 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde Theodor Herzl liderliğinde toplanan I. Siyonist Kongrenin ve bu kongrede kurulan Dünya Siyonist Teşkilatının yüzüncü yılıdır. Bu yıl, Ekim 1917'de imzalanan ve Filistin'de Yahudilere milli yurt kurulmasına imkân veren Balfour Deklarasyonu'nun sekseninci yılıdır. Bu yıl, 1948'de İsrail'in kuruluşuna zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler'in 1947 tarihli Filistin'i bölme kararının ellinci yılıdır. Bu yıl, 5 Haziran 1967'deki 'Altı Gün Savaşı'nda Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin İsrail tarafından işgalinin otuzuncu yılıdır. Bu yıl, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'in 1977'de İsrail'i ziyaret etmesinin yirminci yılıdır. Bu ziyaret Arap Dünyasının, İsrail'e karşı sergilediği ortak tavrında bozulmalara yol açmıştır.
Sayfa 23 - nida
Ortak sorunumuz
Eskiden bu kadar keyif aldığım bir arkadaşlık, bana neden aynı tadı vermiyor artık? Oysa hiçbir şey değişmedi, dedim kendi kendime. Sonra fark ettim ki, sorun da bu zaten. Değişen hiçbir şey yok. Hep aynı şeyleri konuşuyoruz. Aynı hikâyeleri tekrar edip duruyoruz.
Sayfa 123Kitabı okudu
Nurullah Ankut'tan
Hatırlanacaktır; bunlar, 10 yıllar boyu Laikliğin önemini de hiç kavramadılar. Biz platformlarda, toplantılarda, gençlik ve aydın ortamlarında Laiklik dedikçe, bize şiddetle karşı çıktılar. “Bizim Müslüman halkımızla bir sorunumuz yok. Laiklik Kemalistlerin işi, Laikçi Teyzelerin işi. Bizim ne işimiz olur ki Laiklikle?”, dediler. Ortak hazırlanan bildirilere Laikliği savunmayı öneren tezimizi koyduramadık. Onlar çoğunluktu, biz bir başımızaydık. Bu adları keskin “Komünist”, “Marksist-Leninist”, “Askerileştirilmiş Politik Savaş Stratejisi” uyguladığı iddialarını taşıyan; özlerinde ise tüm yapıp ettiklerinin küçükburjuva anarşizminden başka hiçbir şey olmadığı, bilimin ışığında ayan beyan meydanda olan sözde sollarımız, bizi “Şeriat paranoyası görmek”le suçladılar. Bir suçlamaları daha vardı: “Sevr paranoyası görmek.” Bize yönelik bu suçlamaları kayıtlıdır, o günlerde karşılıklı yazılıp çizilen sayfalarımızda. Bugün, olaylar en kör gözlere bile içerdiği gerçeği batırmıştır artık. Türkiye, hızla Ortaçağ’ın karanlıklarına yuvarlanmaktadır. “Tayyibistan Faşist Din Devleti” tuğla tuğla örülmektedir. Ve Yeni Sevr ya da bugünkü adlandırılmasıyla BOP, adım adım hayata geçirilmektedir.
Sayfa 29 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Acı ve zillet yıldönümleri:
Bu yıl (1997), birinci sorunumuz olan Filistin ve Kudüs Sorunuyla ilgili önemli anıları yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Bu yıl, 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde Theodor Herzl liderliğinde toplanan I. Siyonist Kongrenin ve bu kongrede kurulan Dünya Siyonist Teşkilatının yüzüncü yılıdır. Bu yıl, Ekim 1917'de imzalanan ve Filistin'de Yahudilere milli yurt kurulmasına imkân veren Balfour Deklarasyonu'nun sekseninci yılıdır. Bu yıl, 1948'de İsrail'in kuruluşuna zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler'in 1947 tarihli Filistin'i bölme kararının ellinci yılıdır. Bu yıl, 5 Haziran 1967'deki 'Altı Gün Savaşı'nda Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin İsrail tarafından işgalinin otuzuncu yılıdır. Bu yıl, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın 1977'de İsrail'i ziyaret etmesinin yirminci yılıdır. Bu ziyaret Arap Dünyasının, İsrail'e karşı sergilediği ortak tavrında bozulmalara yol açmıştır. Bugün bizler, bu acı olayların meyvelerini topluyoruz. Bu meyvelerin en acı olanı ise İsrail'in; 250 milyonun üzerinde Arab'ın ve bir milyarı aşkın İslâm âleminin gözü önünde Birleşmiş Milletler ve ona bağlı Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayarak, günümüzde kendini yegâne güç ve ilâh olarak gören ABD'nin de desteğini alarak belirli plan ve yöntemlerle Kudüs'ü Yahudileştirme çabalarıdır.
Sayfa 19 - Nida YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
37 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.