Bilimin kazanımlarını kullanma ve onları ileriye götürme yeteneğimizi geliştirmeden gerçek bağımsızlığımız olamaz. İslam, ilk ortaya çıkışında, eski medeniyetlerin bütün bilgilerine hiçbir komplekse kapılmadan yaklaştı ve onları değerlendirdi. Günümüz İslam anlayışının, birçok ortak noktası olan Avrupa-Amerika medeniyetlerinin birikimlerine karşı farklı bir yaklaşım sergilemesine bir anlam veremiyoruz. Aslında bilim ve teknolojiyi benimseme sorunumuz yoktur -zira ayakta kalmamız için benimsernek zorundayız- sorun, bunu yaratıcı veya mekanik bir biçimde, şerefle mi yoksa aşağılık duygusu içinde mi yapacağız. Demek ki mesele, bu kaçınılmaz gelişme içerisinde kaybolup yok olacak mıyız yoksa kendi şahsiyetimizi, kültürümüzü ve değederimizi koruyabilecek miyiz de.
Gelseydin eğer anlatırdım her şeyi, kalsaydın eğer yanımda anlardın beni. Belki de bana hak verirdin, belli mi olur. Otursaydın yanıma denize nazır hayaller kursaydık, önce hayallerimizi sonra beni sevseydin. Bulutların şeklinde resim çıkarsaydık, radyoda çıkan şarkıya "Bu en sevdiğim" deseydik aynı anda. Çok ortak yanımız olsaydı, hiç ayrı düşmeseydik mesela. Öyle de çok sıkıcı mı olurdu ki? Neyse bazı yerlerde fikir ayrılıklarına düşebiliriz. Tek sorunumuz bu olsun...
Reklam
Ülke olarak ortak sorunumuz
Oysa çoğu dindar, inandıklarına inanmak için hiç de kanıt peşine düşmemiştir. İçine doğduğumuz kültür, inançlarımızın neredeyse tümünü belirler. Kendimizi "inanmış" bulur, bu inancı sorgulamayı da çoğu zaman gerekli görmeyiz.
Sayfa 33 - Ayrıntı Yayınları 2. BasımKitabı okudu
“İnsanlar, hele çocuksalar, itip kakmakla yola gelmezler… Çocuklara karşı ise, bir kat daha özenli olmalı… Sen ve senin gibi ilerici kafasızların hiçbir şeyden anladığınız yok! Başkalarına saygı duymazsınız, kendi kendinize kırılırsınız… Hem eğer ille de bilmek istiyorsan, söyleyeyim, evet Zamyotov’la ortak bir sorunumuz var.”
Çağın en büyük hastalığı - Ayhanores
Mutsuzluk için çok fazla bahane bulabildiğimizi farketmemiz. "ülkenin hali çok kötü, o zaman hemen mutsuz olmalıyım" 2 ve 3 nesil gerisi savaşlar gördü ve çılgın gibi eğlenmeseler de sahip oldukları hayata müteşekkir olarak yaşamayı her zaman bildiler. sen ise çılgın gibi eğlenmek, eğlendiğini göstermek için götünü yırtsan da
“Pendle bölgesi cadılarla dolu bir muamma,” dedi Hayalet. “En büyük sorunumuz sürekli değişen sayıları. Cadılar genelde kendi aralarında çekişir, kavga ederler; ama ortak bir amaç için birleştiklerinde güçleri müthiş artar. Her ihtimale karşı gözümüzü dört açmalıyız. Karşımızdaki sorun tam da bu işte: Cadı toplulukları birleşebilir.”
Reklam
Ortak Sorunumuz:
"Yapmaktan yorulduğum şeyleri artık yapmak istemiyordum. Özgürlüğümü istedim"
Sayfa 155 - Pegasus yayınları
Arkadaşlar ! dedi Benim anlayamadığım bir şey daha var. Biz , az gelişmiş bir millet miyiz ? Yoksa çok mu gelişmişiz? Eğer az gelişmiş, yahut hiç gelişmemiş bir milletsek, bu dövizleri neye har vurup harman ediyoruz ? Rıza bu soruyu da cevapsız bırakmadı: Biz! dedi Ortak pazara girerken çok gelişmiş bir milletiz. Amerika'dan, ya da Almanya'dan yardım isterken, az gelişmiş hatta hiç gelişmemiş bir milletiz! Çözümlenemeyen bir sorunumuz daha var. Asyalı, Avrupalı olma işimiz. Biz Ortadoğu paktına girerken Batılı,Cento'ya girerken Doğulu!.. Milletler arası Futbol Federasyonu'na girerken Avrupalıyız, İslam Konferansı'na girerken Asyalı!
41 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.