Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Unutmayın ki milliyetçiliğin ayaklandığı ve hayatımızı etkilemeye başladığı 19. asırda bile imparatorluğumuzun Rum büyükelçileri, valileri vardır. Ermeni yüksek sınıftan memurları, nazır ve müsteşarları vardır. Yahudiler büyükelçilik ve nazırlıklarda görülmez; ama bürokraside ve taşra bürokrasisinde şaşılacak kadar göze çarpmaktadırlar.
Osmanlı Büyükelçileri
Herhalde bunun sebebi Seyit Ali Efendi'nin, Osmanlı devleti tarafından bir Avrupa başkentine tayin edilen ikinci büyükelçi olmasıydı. ..... Osmanlı Büyükelçisi'nin evine yakın oturmak, bir statü göstergesi haline gelmiş, bu da mahalledeki tüm evlerin fiyatına yansımış, evler astronomik seviyede yükselmişti.
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı Büyükelçileri
Nihayet 24 Haziran günü Paris'e giren Osmanlı Büyükelçisi Seyyid Ali Efendi, ancak önemli krallara yapılan büyük devlet töreniyle karşılandı. (Fransız yazar Maurice Herbette, o zamana kadar Paris'i ziyaret eden Rus Çarı Deli Petro'ya bile böyle bir ilgi gösterilmediğini özellikle belirtiyor)
Osmanlı Büyükelçileri
Parisliler, Osmanlı Büyükelçisi'ni pencerede olsun görebilme umuduyla geceli gündüzlü evinin önünde bekliyorlardı. Ayrıca Osmanlı Büyükelçisi'nin evine yakın oturmak, bir statü göstergesi haline gelmiş bu da mahalledeki tüm evlerin fiyatına yansımış, evler astronomik seviyede yükselmişti.
Osmanlı Büyükelçileri
Paris halkı bu değişimden çok etkilenmişti. Özellikle Parisli kadınlar başlarına kavuk takmaya, Osmanlı şalvarı ve Anadolu fistanı giymeye, hilâl şeklinde mücevherler kullanmaya başlamışlardı. Sosyete, Osmanlı Büyükelçisi Seyyid Ali Efendi'nin kılık kıyafetini taklitte yarışıyordu. Paris caddeleri, Osmanlı kıyafetine girmiş Parisliler yüzünden İstanbul caddelerine benzemişti. Böylece Paris'te bir Türk modası oluşmuştu
Unutmayın ki milliyetçiliğin ayaklandığı ve hayatımızı etkilemeye başladığı 19. asırda bile imparatorluğumuzun Rum büyükelçileri, valileri vardır. Ermeni yüksek sınıftan memurları, nazır ve müsteşarları vardır. Yahudiler büyükelçilik ve nazırlıklarda görülmez; ama bürokraside ve taşra bürokrasisinde şaşılacak kadar göze çarpmaktadırlar.
Sayfa 51 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Astar değişmez; yamalamaya çalışanda, allayıp pullayanda aynıdır..
1896 Temmuz'undaki İstanbul Osmanlı Bankası başkanı, Ermenilerin Sultanaahmet'te toplanarak Galata'ya yürüyüşe geçmeleri ile başladı. Rusya ve Avrupa'nın şımartmasıyla bir zamanlar Osmanlı'nın gözde tebaası Ermeniler, Osmanlı'nın başkentinde ona kabadayılık taslayarak; hakaretler, küstahlıklar, taşkın hal ve
Sayfa 16
milliyetçiliğin ayaklandığı ve hayatımızı etkilemeye başladığı 19. asırda bile imparatorluğumuzun Rum büyükelçileri, valileri vardır. Ermeni yüksek sınıftan memurları, nazır ve müsteşarIarı vardır.
Atatürk'ün dedesi Hafız Ahmet Efendi,
Atatürk'ün baba tarafından dedesi Kırmızı Ahmet Efendi'nin bir diğer sanı da Firari Ahmet Efendi'dir. Bir aralar orduya hizmet ettiği anlaşılan Ahmet Efendi'ye firari lakabının verilmesinin sebebi tarihlere Selanik Vak'ası olarak geçmiştir. Selanik Vak'ası'nın içyüzü şudur: Müslüman olan bir Bulgar kızı,
Sayfa 12 - Bilgeoğuz YayınlarıKitabı okudu
1896 Temmuz'undaki İstanbul Osmanlı Bankası baskını, Ermenilerin Sultanahmet'te toplanarak Galata'ya yürüyüşe geçmeleri ile başladı. Rusya ve Avrupa'nın şımartmasıyla bir zamanlar Osmanlının gözde tebaası Ermeniler, Osmanlının başkentinde ona kabadayılık taslayarak; hakaretler, küstahlıklar, taşkın hal ve hareketlerle Eminönü'ne ulaştıklarında bir Jandarma subayı daha fazla dayanamayıp şahsen müdahalede bulundu. Çoğu silahlı olan gruptan açılan ateşle öldürüldü. Bunların önüne herhangi bir emniyet gücü çıkamadığı gibi, halk da bu hezeyanı, hakaretleri, ürkek bir şekilde uzaktan izledi. Bu başıboş kitle Galata'ya gelince buradaki Osmanlı Bankası'na saldırarak binanın altını üstüne getirmeye koyuldular. Onlar bu işi yaparken Tophane rıhtımında ekmek paralarını kazanmaya çalışan hamal, çimacı ve kayıkçılardan oluşan Türklerin tepesi atınca sopalarla çıldırmış haldeki Ermenilerin arasına daldı­lar, kan gövdeyi götürdü. Ertesi gün ne kadar Avrupa devleti varsa hepsinin büyükelçileri sarayda ll. Abdülhamit'in huzurundaydı. Ağızlarından alevler çıkarak, bir gün önceki olaylarla ilgili akıl almaz şeyleri saydılar, döktüler. Abdülhamit sakindi. "Beni takip etsinler" dedi. Bir odanın önünde durup kapısını açarak, onlara içerideki silahları gösterip: "Bu silahları Ermeni yurttaşlarım kullandılar. Benim memleketimde bu silahları üreten fabrika yok," dedi. Sonra onları başka bir odaya götürüp içeride istif edilmiş sopaları gösterip: "Bunları da Türk vatandaşlarım kullandı. Bu odunlar benim memleketimin ormanlarına aittir," dedi, arkası­nı dönüp gitti.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.