Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Astar değişmez; yamalamaya çalışanda, allayıp pullayanda aynıdır..
1896 Temmuz'undaki İstanbul Osmanlı Bankası başkanı, Ermenilerin Sultanaahmet'te toplanarak Galata'ya yürüyüşe geçmeleri ile başladı. Rusya ve Avrupa'nın şımartmasıyla bir zamanlar Osmanlı'nın gözde tebaası Ermeniler, Osmanlı'nın başkentinde ona kabadayılık taslayarak; hakaretler, küstahlıklar, taşkın hal ve
Sayfa 16
Unutmayın ki milliyetçiliğin ayaklandığı ve hayatımızı etkilemeye başladığı 19. asırda bile imparatorluğumuzun Rum büyükelçileri, valileri vardır. Ermeni yüksek sınıftan memurları, nazır ve müsteşarları vardır. Yahudiler büyükelçilik ve nazırlıklarda görülmez; ama bürokraside ve taşra bürokrasisinde şaşılacak kadar göze çarpmaktadırlar.
Reklam
1896 Temmuz'undaki İstanbul Osmanlı Bankası baskını, Ermenilerin Sultanahmet'te toplanarak Galata'ya yürüyüşe geçmeleri ile başladı. Rusya ve Avrupa'nın şımartmasıyla bir zamanlar Osmanlının gözde tebaası Ermeniler, Osmanlının başkentinde ona kabadayılık taslayarak; hakaretler, küstahlıklar, taşkın hal ve hareketlerle Eminönü'ne ulaştıklarında bir Jandarma subayı daha fazla dayanamayıp şahsen müdahalede bulundu. Çoğu silahlı olan gruptan açılan ateşle öldürüldü. Bunların önüne herhangi bir emniyet gücü çıkamadığı gibi, halk da bu hezeyanı, hakaretleri, ürkek bir şekilde uzaktan izledi. Bu başıboş kitle Galata'ya gelince buradaki Osmanlı Bankası'na saldırarak binanın altını üstüne getirmeye koyuldular. Onlar bu işi yaparken Tophane rıhtımında ekmek paralarını kazanmaya çalışan hamal, çimacı ve kayıkçılardan oluşan Türklerin tepesi atınca sopalarla çıldırmış haldeki Ermenilerin arasına daldı­lar, kan gövdeyi götürdü. Ertesi gün ne kadar Avrupa devleti varsa hepsinin büyükelçileri sarayda ll. Abdülhamit'in huzurundaydı. Ağızlarından alevler çıkarak, bir gün önceki olaylarla ilgili akıl almaz şeyleri saydılar, döktüler. Abdülhamit sakindi. "Beni takip etsinler" dedi. Bir odanın önünde durup kapısını açarak, onlara içerideki silahları gösterip: "Bu silahları Ermeni yurttaşlarım kullandılar. Benim memleketimde bu silahları üreten fabrika yok," dedi. Sonra onları başka bir odaya götürüp içeride istif edilmiş sopaları gösterip: "Bunları da Türk vatandaşlarım kullandı. Bu odunlar benim memleketimin ormanlarına aittir," dedi, arkası­nı dönüp gitti.
Habertürk'te N. Bengisu Karaca, 2015 Temmuz'unda "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Çin yolunda" yapılan sohbetler­den aldığı ilhamla kaleme aldığı yazıda şu bilgileri vermişti: "Bir kronoloji çıkarmak gerekse, filmi 13 Eylül 2012' de Libya Bingazi'de Amerikan Büyükelçisi Chris Stevens'in öldürüldü­ğü güne kadar
Atatürk'ün dedesi Hafız Ahmet Efendi,
Atatürk'ün baba tarafından dedesi Kırmızı Ahmet Efendi'nin bir diğer sanı da Firari Ahmet Efendi'dir. Bir aralar orduya hizmet ettiği anlaşılan Ahmet Efendi'ye firari lakabının verilmesinin sebebi tarihlere Selanik Vak'ası olarak geçmiştir. Selanik Vak'ası'nın içyüzü şudur: Müslüman olan bir Bulgar kızı,
Sayfa 12 - Bilgeoğuz YayınlarıKitabı okudu
Elin Çinlisi bile Hamidin müstebit olduğunu görmüş
Midhat Paşa sayesinde anayasa ilan edilmiş, kanunlar yenilenmiş ve yeni bir diplomasi tesis edilmiştir. Ülkesinde güvenliği yeniden tesis etmiştir, halk da memnun olmuştur. Eğer Türk sultanı Midhat Paşa’yı dinlemiş olsaydı, Türkler güçlü ordularının da yardımıyla, bu reformlarla ülkelerini güçlendirebilir, 20 yıl içinde Fransa, Almanya, Avusturya
Reklam
Osmanlı Büyükelçileri
Herhalde bunun sebebi Seyit Ali Efendi'nin, Osmanlı devleti tarafından bir Avrupa başkentine tayin edilen ikinci büyükelçi olmasıydı. ..... Osmanlı Büyükelçisi'nin evine yakın oturmak, bir statü göstergesi haline gelmiş, bu da mahalledeki tüm evlerin fiyatına yansımış, evler astronomik seviyede yükselmişti.
Sayfa 164Kitabı okudu
milliyetçiliğin ayaklandığı ve hayatımızı etkilemeye başladığı 19. asırda bile imparatorluğumuzun Rum büyükelçileri, valileri vardır. Ermeni yüksek sınıftan memurları, nazır ve müsteşarIarı vardır.
Avrupalilastiramadiklarinizdaniz
Avrupalı olma maceramızın tarihi oldukça eskidir aslında avrupalıydık en azından Avrupa'da geniş toprakları olan bir dünya Devleti idik ama son zamanlarda Osmanlı Devleti'ni yönetenler ne hikmetse bu konuda Avrupalı büyük devletlerin referansına ihtiyaç duyuyorlardı tarih tekerrür dür diyenler bir kez daha mi haklı çıktı nedir? kendilerini
Sayfa 157Kitabı okudu
“Enveriye”den Ayrılma Yıl 1908, esas öykünün gerçekten başlamasından on yıl önce. Osmanlı İmparatorluğu devrimin eşiğindedir. Jön Türkler, 1878 Anayasası hemen geri getirilmezse, İstanbul’a yürüme tehdidinde bulunuyor. Kötü şöhretli uğursuz “kızıl sultan” boyun eğer ve Jön Türkler başkentte ve imparator­lukta iktidarı fiilen ele geçirir. Sultan
Reklam
“Enveriye”den Ayrılma Yıl 1908, esas öykünün gerçekten başlamasından on yıl önce. Osmanlı İmparatorluğu devrimin eşiğindedir. Jön Türkler, 1878 Anayasası hemen geri getirilmezse, İstanbul’a yürüme tehdidinde bulunuyor. Kötü şöhretli uğursuz “kızıl sultan” boyun eğer ve Jön Türkler başkentte ve imparator­lukta iktidarı fiilen ele geçirir. Sultan
Rudolf Höß
Bu, birçok bakımdan, yaşı konusunda yalan söyleyerek askere yazılan, trenle ve at sır­tında önce İstanbul’a ve daha sonra Irak cephesine yaptığı yolculuğun “henüz on altı yaşma basmamış bir çocuğun yaşamında derin etkili bir olay” olduğunu anılarında açık­layan Baden-Baden’li bir delikanlının öyküsüdür. Ama et­kileyici de olsa, zihnine
Amerikan elçisi, Almanya’nın Türk donanması üzerinde büyük etkisi var; askerî heyetleri fiilen Türk ordusunu yönetiyor. Ayrıca von der Goltz [Golç Paşa) ile büyükelçileri de kabineye danışmanlık yapıyor’ diye yazıyordu. 27 Eylül 1914’te Cavit Bey, günlüğünde ‘Eminim ki Almanya biz savaşa girene kadar bize hiç para vermeyecek’ diye anlatıyordu.
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.