O gecenin sabahına açılan gözlerini aynada fark etmeye çalışıyordu. Geri dönmek istiyordu; bir daha uyanmamak... Biliyordu ki orasıydı onun özgür dünyası, yaşamaya değer yanları, düşleyip düşünebildikleri, susmadan söyleyebildikleri... İfadesinde acı tuzlu taneleri ile düşünmeye başladı, bu aralar hükümsüz düşünceler sarmıştı tüm benliğini.
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Dostoyevski'nin bu kitabını okumak bu hayatta bir insanın yaşayabileceği en büyük deneyimlerden biridir. Hâlâ okumadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz!
Bu incelemenin yorumlar kısmında bu
Farkında değil misiniz?
Hepimiz hayat boyu kendi zindanlarımızı oluşturuyor sonra oluşturduğumuz zindanlara kendimizi mahkûm ediyoruz.
En acısı da bütün emeklerimizin bu zindanı inşa etmeye gitmesi...
"Hakikat şu ki, hepimiz kendi yarattığımız zindanda yaşamaya mahkûm edildik." (s. 248)
Hiç düşündünüz mü ne için
Biraz sitem mesajı olacak bu … Neden insanlar bu kadar kötü kalpli neden bir başkasının mutluluğu nu görünce hemen onun mutluluğunu bozmak için elinden geleni yapmaya çalışır ki bu kadar mı kötü olduk artık bu kadar mı insanları kıskanıp çekemez olduk ben mutlu değilim o neden mutlu diye neden yani anlamış değilim….. Şurada mutluluğumu sizlerle paylaşıyorum birisi sırf laf olsun diye laf sokmak için üşenmemiş saatlerce yazmış yok şöyle yok böyle öbürü diyor yok o niye öyle şu niye öyle takmıyorum ama yazık diyorum yazık…..
Günaydın!.. 🌼...
Gününü, karanlığın aydınlığa ulaştırıcısı
kitapların sayfasında açanlara ve herkese!
Çok değerli ve kısıtlı olmasına rağmen,
basitliğindeki karmaşıklık ve öyle bir sineye
çekilmişlikle yaşatılıyor ki,
yaşamsızlığı içinde hayatımız;
herkes uzaklaşıyor, herkes güvensizleşiyor,
herkes gündüzünde dahi geceye çekiliyor.
Bırakın, günün
Sevgili 1k ailem bugün benim 40. yaş günüm. Her ne kadar doğum günü kutlama huyum pek olmasada ( çünkü insan yaşlandığını neden kutlasın:) kırk yılda bir olsun sizlerle paylaşmak istedim😊 Aranızda olmaktan mutluyum, kendim için bol kitap okuyacağım, sağlıklı, huzurlu bir yaş diliyorum. Sizler içinde öyle olsun .Mutlu sabahlar.
🌹🌹🌹🌹🌹
Ben,
Benim de bir hikâyem olduğunu fark etmem, müşteri temsilcisi ile yaptığım telefon görüşmesi sırasında oldu. Belki de özlemin ve yalnızlığın yarım kalan bütün hikâyelerini benden önce dinlemişsinizdir. Ben de uzun uzun başkalarının hikâyelerini dinlemiştim. Bir arama ile başlayan benim hikâyemi geç de olsa bugün öğreneceksiniz.
Önceki günler
Çakıl,
demek yerine:
“Günaydın çakıl”,
imrenirdim sana
yıllarca,
kabul etmekle
konuşmayı benim yerime.
“Günaydın ozan”
demeliydin, hatta
“Günaydın çakıl”,
tanıtlamak için bana
aldanmayasın diye sözcüklerle.
Ben çakıl olduğum zaman,
daha değerli senden,
özlerdim
insan olmayı.
Biz kardeş olurduk,
ve öyle kıskanç
kıyıcı doğamızla.
💮Alain Bosquet🕊️
"AH DOKTOR!!! NEVRİM DÖNÜYOR, DÜNYA DÖNMÜYOR!!"
Tıkır tıkır, tıkır tıkır... Tahta beşik sallar gibi. Bir, iki, üç, dört, beş.. On ikiye kadar. Sonra bir dakika susuyor, yeniden başlıyor.
Ah o hidrofor yok mu?! Delireceğim uykusuzluktan...
..............
Bahçeli, iki katlı, müstakil bir evde doğdum ben. Babamın kendi elleriyle
Güne öyle bir enerjiyle başlamıştım ki günaydın diye avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Hayallerimle, hayata yeniden merhaba dedim. Buradaydım ve pes etmiyordum. Duygusal bir insan olabilirdim ama hayatı dolu dolu yaşamayı da seviyordum.